"Daha bağımsız ve kişilik sahibi dış politika izlenmesini istiyorsunuz. Herkes aynı şeyden söz ediyor.
Nasıl yapacağım ben bunu?
Karar vereceğim ve işi teknisyenlere havale edeceğim.
Onlar ayrıntılı çalışmalar yapacaklar ve öneriler hazırlayacaklar.
Yapabilirler mi bunu?
Hepsinin çevresinde uzman denen yabancılarla doldu.
İğfal etmeye çalışıyorlar.
Bir görev veriyorum sonucu bana gelmeden, sefirden öğreniyorum.
Bağımsızlık Savaşından sonra Lozan`da barış antlaşmasında esas mücadele bu uzmanlar konusunda oldu.
Yoksa sınırlar zaten fiili durumda idi.
bizlere Bir tek uzman vermek için büyük ödünlerde bulunmaya hazırdılar.
Dayattık. Biz onların neden ısrar ettiklerini biliyorduk.
Onlar, bizim neden inatla ret ettiğimizi biliyorlardı.
Böyledir bu işler.
Peygamber edasıyla size dünyaları vaat ederler.
İmzayı attınız mı ertesi gün gelmişlerdir. Personeli gelmiştir, teçhizatı gelmiştir, üsleri gelmiştir. Ondan sonra sökebilirsen sök Gitmezler.
Ancak bu sorunun üzerine vakit geçirmeden eğilmek gerekir. Yoksa ne bağımsız dış politika ne bağımsız iç politika güdemezsiniz.
Havanda su döversiniz.
Fakat sanmayın ki, bu kolay bir iştir. Denediğinizde başınıza neler geleceğini kestiremem."
İsmet İNÖNÜ 1962
Bir düşünceye gönülden bağlı olanlar, onun gerçekleşmesi için her şeyi yaparlar.
İnanç sahibini kısıtlayan, aynı yönde gitmeye sevk eden kuralları vardır.
Uğrunda her şey göze alınan bazen bir ideal, bazen bir din olarak karşımıza çıkar.
İdeal"e ulaşmak için yürüyenler fedakârlık yapan insanlardır.
*****
Kimi zaman ilkesizlikleri ilke yapan bazı düşünce sahipleri Makyavellinin sözünü kendilerine düstur edinenler, amaçlarına ulaşmak için her yolu mubah sayarlar.
Aynen Müslümanlığı kimseye bırakmayıp papaz elbisesini giyenler gibi.???
Amaçları ne olursa olsun, hangi gurup, düşünce mensubu olursa olsun onlara taşeronluk yaparak, hedeflerine varacaklarını sanan çıkar çeteleri mevcuttur.
Tanrıya, çeşitli kutsal varlıklara inanmayı ve tapınmayı sistemleştiren toplumsal bir kuruma din deniyor. Yada ben öyle sanıyordum bu zamana kadar
Bu dinlere bağlı inanç sahipleri vardır. Dinine göre ona mensup olan imamlar, papazlar, hahamlar dışında Budistlerin, Zerdüştlerin ve benzerlerinin de öncü din adamları mevcuttur.
Herkes kendi dini için çalışır. Kendi dini öğretisini uygular. Misyonerlerin yaptığı da budur. Vatikan"dan ya da başka merkezlerden görevlendirilirler.
Amaç Hıristiyanlığı her yere taşımak ve kabul ettirmektir.
Bugün misyonerlik yeni ismiyle, çağdaş ve teknik boyutuyla dinlerarası diyalog olarak yürütülmektedir.
Düşündürücü olan düne kadar bedava İncil dağıtıp, sokaklarda Hıristiyanlık propagandası yapanlardan şikâyetçi olanlar, Müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz diyenler, şimdi dinlerarası diyalogun yani çağdaş misyonerliğin hem ortaklığını hem de öncülüğünü yapmaktadırlar.
Nereden çıkarıyorsun bunları diyenlere Papa II. Jean Paul"un sözlerinden aktararak cevap veriyorum:
Birinci milenyumda, Avrupa"yı,
İkinci milenyumda Afrika"yı Hıristiyanlaştırdık.
Üçüncü milenyumda da Asya"yı Hıristiyanlaştıracağız.
*****
Yine, Papa Vatikan"ın kurmuş olduğu dinlerarası diyalog komisyonunun tek bir amacı vardır, o da Hıristiyan olmayanları Hıristiyanlaştırmak, İsa"yı tanımayanlara İsa"yı öğretmek. Diye açıklar
Bunları kendilerine amaç edinmiş insanlarla sabahtan akşama diyalog yapsan ne olur? Yapmasan ne olur .Olanı biteni doğru inceleyecek olursak, gerçek nihai hedefin Türk coğrafyasını Hıristiyanlaştırmak,
Türkiye Cumhuriyeti Devletini bölmek olduğunu göreceksiniz.
Rönesans"ı bile Doğudan aldığı ışıkla gerçekleştirenler, İslam"la özdeşleşmiş olan Türk"ten nefret etmişlerdir.
Uzun yıllar Astronomideki ezici üstünlük, bir dönem Avrupa da Tıp eğitimi veren kurumlarda İbni Sina"nın kitaplarının ders olarak okutulması, onlar akıl hastalarını içine şeytan girmiş diye yakarken, Türklerin onları suyla tedavi ediyor olması Türklerin dışındaki milletlerde aşağılık kompleksi oluşturmuştur. Üç kıtayı hükmü altına alan Türklerin adalet anlayışı altında ezilenler, nefretlerini kin"e dönüştürüp bugünlere taşımışlardır.
*****
Bugün Türkiye Cumhuriyetinin topraklarında hemen hemen bütün komşularının gözü olmakla beraber, Yahudilerin vadedilmiş topraklar adı altında, Hıristiyanların da İncilin arkasına koymuş oldukları haritadan belli olduğu üzere vatanımızda gözleri vardır. Yapılan çalışmalar bu haritanın yeniden oluşturulması içindir.
*****
Yahudilerin Nil"den Fırat"a kadar vadedilmiş topraklar kapsamında Türkiye üzerinde emelleri vardır.
Bu yüzden devamlı savaşan taraf olarak gözükmekte, etrafını kollamakta fırsatını bulduğu anda da bu torakları ele geçirmenin planlarını yapmaktadırlar.
Ancak şimdilik Filistin"de yaptıkları katliamlarla, estirdiği terörle yetinmektedir yada bize olduğu gibi alçakça savunmasız insanları tarayarak öldürmüşlerdir
Bu yaptıkları onlar için kutsal terör olabilir, vadedilmiş topraklara erişmek için yapılanlar ve yapılacak savaşlar da kutsal olabilir.
Unutulmaması gereken Fırat"ın Türkiye sınırları içinde olmasıdır. Bizim kutsalımıza dokunulduğu noktada kim olursa olsun onların kutsalları Türk milletinin ayağının altında paspas olur!
Bunun en büyük savunucusu güçlü ordumuz TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİDİR .
Şu bilinmelidir ki dünyada güçlü bir silahlı kuvvetleriniz yoksa güçlü kanunlar koyamazsınız dünyaya yani hep ebe olursunuz oyun kuramaz oyunda kuralları belirleyemezsiniz güçlü kanunlar koyamadığınız gibi aleyhinize olsa dahi onların tek taraflı kanunlarına uymak zorunda kalırsınız .
dünya düzeni hala güçlü orduları olan milletlerin elindedir
*****
tüm Katolik Hıristiyanlarının kalbi durumunda olan Vatikan ve diğer dini merkezlerin Haçlı orduları zihniyeti, değişik taktiklerle devam etmektedir.
Bu düşünceye temel teşkil eden İncilin son sayfalarındaki haritadadır ve istenen bu haritanın gerçekleşmesidir.
Bu haritada mevcut isimlere bakın:
Misya, Bitinya, Pontus, Frikya, Galatya, Pamfilya, Likya, Pisidya, Likaonya, Kapadokya, Kilikya
O zaman FETHULLAH GÜLEN ve ekibinin bu diyalog meselesi neyin nesi?
Dinlerarası diyalog ne?
Müslümanlığı kimseye bırakmayanların bu işteki rolü, yeri ne?
Ne yapıyorlar, kime ya da kimlere yaranmaya çalışıyorlar.
Oysa Yüce Allahın emri kesin:
Ey iman edenler! Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, o onlardandır. ( Maide:51)
*****
Vatikan"ın amacı gayet net, tüm dünyayı Hıristiyanlaştırmak...
Bu amaç bilinirken; Papa 6. Paul tarafından başlatılan ve şimdiki papa benedick tarafından devam etmekte olan Dinlerarası Diyalog İçin
Fethullah gülen ve ekibinin söylediği sayın Papalık Konseyi (PCID) misyonunun bir parçası olmak üzere burada bulunuyoruz. Bu misyonun tahakkuk edişini görmeyi arzu ediyoruz. En aciz bir şekilde hatta biraz cüretle, bu pek kıymetli hizmetinizi icra etme yolunda en mütevazı yardımlarımızı sunmak için size geldik.
Bak bak ne diyor adam ya
pardon hoca efendi hazretleri
biraz cüretle ^^Hizmete geldik diyor
papa cenapları onun tabiriyle var mısın yok musun diyor ^^ YANİ YOKUM DİYOR ,, ^TÜRKİYEDE ^^^
Allah Allah şaştım ya
ne anlama geliyor?
Bu sözü hangi maksatla söylediniz sayın fethullah gülen
*****
Bunları söyleyenlerin ve savunanların
Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır,/ Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır.
mısralarından etkilenmesini beklemenin mümkün olmadığı gibi,
Şehitler ölmez, vatan bölünmez
sloganından, daha doğrusu gerçeğinden niye bu kadar rahatsız oldukları anlaşılmaktadır.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE ,, dersek kim bilir ne olurlar acaba
Yada al bayrağımızı açsak sokaklara
Bütün bu dertleri anlıyorum ama Allahın kesin hükmüne rağmen İmanın hangi noktasında duruyorlar bir türlü anlamış değilim.
*****
Muhterem hoca efendinin müridlerinden Ehil olanlarından biri açıklarsa ben ve benim gibi zır cahillerde aydınlanmış olur.
Yada sizin bu meşhur hocanız ne der acaba bu aşağıdaki konular hakkında
Almanya"nın Yüz Yılın Yolsuzluğu dediği Deniz Feneri davasını bir kez sorarmısınız
Başbakanın :Damadın ve oğlunun medya grubu ile ilgili banka kredilerini bize anlatır mısınız?
Başbakan"ın TBMM"de bulunan yolsuzluk dosyalarını sorarmısınız
Başbakan"ın ve Bakanların çocuklarının ticari işlerini bize anlatır mısınız?
Fethullah .Gülen"in, Bağ-Kur emekli maaşıyla, ABD Utah"ta 100 dönüm yerde onlarca müridiyle yıllarca nasıl yaşadığını ve neden Türkiye"ye gelmediğini bizlere anlatır mısınız?
Şimdide pensilvanyada ne yapıyor acaba geçimini nasıl sağlıyor merak ettim nereden geliyor bu değirmenin suyu Yada gelecekmi Türkiyeye seçim zamanı nı mı bekliyor Yoksa uzmanlarıylamı gelecek nede olsa ingilterede hala dinler arası diyaloğun kürsü başkanı
Saygılarımla