Yazılarıma gelen eleştirilerden bir kısmı, şu anda yazdığım olaylarla ilgili görevde iken ne yaptığım veya neden sessiz kaldığım şeklinde.
Rahmetli Özal, yıllarca devlet bürokrasisinde çalışmış, Süleyman Demirel'in Başbakanlığı döneminde de önemli görevlerde bulunmuştu. 80 ihtilalinin Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığı görevinde bulunmuş, askeri idare sonrası demokrasiye geçişte parti kurup o güne kadar edindiği tecrübeler doğrultusunda ülkeyi idare etmeye talip olmuş ve halkın güvenine layık olup Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı gibi yüce görevleri yapmaya hak kazanmıştır.
Bunu anlatma nedenim, bu tür görevlere talip olma niyetim olduğu anlamına gelmesin. Ancak benim, Büyükşehir Belediyesi'nde görev yapmadaki en büyük amacım; orada olup bitenleri öğrenmek, varsa yanlışlara ortak olmadan düzeltmeye çalışmak, bilgi dağarcığıma bir şeyler ilave edip şehrime, ülkeme ve insanlara hizmet etmekti.
Bu anlamda da yapılması gereken fedakarlığı azami derecede yaptığım kanaatindeyim. Kral hazretleri, 4 yıl tepe tepe kullandı beni. Hiç müteessir değilim. Çünkü ben de, bu kullanılma sayesinde neyin ne olduğunu çok iyi öğrendim. Zamanı geldikçe de sizlerle paylaşıyorum.
Mesela; "Denge Gazetesi'nin pazartesi günkü sayısında, manşetten verdiği 'Yürü be kayınço' haberi" yayımlanınca, aklıma o binalar ile ilgili mecliste yaptığımız plan notları geldi:
Atakum Belediyesi, zemin katlarda uygulanan otopark sistemini kaldıran bir karar alarak Büyükşehir Meclisi'ne getirdi ve Meclis'te onaylandı. Buna ilaveten Büyükşehir Belediye Başkanı imzası ile, bağlı tüm alt belediye başkanlıklarına bir yazı gönderilerek yapılacak plan tadilatlarında yasalara uyulması konusunda hassasiyet gösterilmesi ve binalarda ortak kullanım ile otopark konularında Meclis'in son kararının uygulanması istenmekteydi.
Ancak bizim kayınçonun sözleşmesini henüz bitiremediği Mimoza Evleri, bu uygulama ile hayli daire kaybedecek ve kayınço da kardan zarar edecekti. Zaten arsa sahipleri de bu işi ancak kayınçonun halledebileceğini bildiklerinden, arsayı kayınçoya veriyorlar.
Atakum Belediye Başkanı, "Olmaz, biz meclisimizden karar alıp Büyükşehir Meclisi'nden de onaylattık. Zaten buradaki amaç otopark yapmak değil; bodrum dairelerini zemin kata çıkarmak. Olmaz böyle şey!" deyince, Kral hazretleri, devreye girip, "Sen meclisinden geçir bu kararı, ben burayı hallederim" sözü üzerine, mecburen karar alıp Büyükşehir Meclisi'ne gönderiyor.
Bu kez bürokratların bana gelip, "Ne yapacağız? Bu çok yanlış bir uygulama. Sen Başkan'la bir konuş." demeleri üzerine, Kral hazretlerinin huzuruna varıp; "Efendim, ne yapacağız bu işi? Sıkıntı var burada." dedim. O da, "Adnancığım, (bu, -cığım ifadesini kullandığında anlayın ki, durum tehlikeli, kollayın kendinizi) bizim Sacit, köyde nesi varsa sattı. 3-5 kuruş para yapıp, bu işe girdi. Şimdi önünü açmazsak, o parayı da yer bitirir, sokakta kalır. Senden rica ediyorum, arkadaşlarla konuş da zorluk çıkarmasınlar" dedi.
Baktık emir büyük yerden, gittik durumu izah ettik ve, sağ olsun arkadaşlar, meclis kararının altına bir ilave yaparak, sanırım 6 aylık bir süre tanıyarak, o süre içerisinde ruhsat alanları uygulamadan muaf tutarak kayınçoya hizmeti sunduk!..
Olsun, ama bizim kayınço, dün gitti altın adam oldu. Vaftiz olup tertemiz oldu. Biz, o kulübe yardım toplayıp karşılığında hapis yatıp; onurumuzla oynanırken, kayınço hazretleri hiç piyasalarda yoktu.
Hatta eniştesine, "Enişte, bu adamlardan vazgeç. Bunlar yüzünden geldi başına bu işler." diyordu. Şimdi gitti 2.500 YTL gibi büyük! bir para vererek altın adam oldu ve bugüne kadarki tüm günahları da affolundu!..
Bizler çileye, onlar hizmete layık, tebrikler doğrusu.