Latince"homo"(insan)veya"humanus"tan(insan)gelen "hümanizm" kelimesi Avrupa dillerinde 18.yüzyılın ortalarından sonra görülmüş,1850'ler de yaygın bir biçimde ve bugünkü anlamında kullanılmaya başlanmıştır.
Genel anlamı;insanlık aşkı,insanlığa muhabbetle yaklaşmak,insancılık;tüm insanları renk,ırk,din ve mevkiyi dikkate almadan sevmek,onun iyiliğini düşünmek...Felsefi anlamı ise "insani değerlerin savunmasını esas alan dünya görüşü veya genel olarak,akıllı insan varlığını tek ve en yüksek değer kaynağı olarak gören,bireyin yaratıcı ve ahlaki gelişiminin,rasyonel ve anlamlı bir biçimde,doğaüstü alana hiç başvurmadan,doğal yoldan gerçekleştirebileceğini belirten ve bu çerçeve içinde insanın doğallığını,özgürlüğünü ve etkinliğini ön plana çıkartan akımdır .Bu akımın önderleri Platon'dan başlayıp Montaıgne ve Desiderius Erasmus'dır.
Unutulmamalıdır ki kültür ve sanat eserlerinin içerdikleri dünya görüşü,konusu,biçimi,dil ve üslup açılarından örnek almayı ve-bir anlamda- taklit etmeye Antik Çağa dönüşten almaktadır.Hümanist sanatkar,Antik Yunan ve Latin kültür ve sanatına dönerek onu kendine örnek almıştır.
Hümanist sanat-edebiyatın asıl konusu insandır.Elbette bu insan,evrensel insandır.Hümanistlere göre,doğuştan bir takım zaaflara sahip olan insan,eğitimle belli bir ruh-beden dengesine ulaşabilecek potansiyele sahiptir.Çünkü insan,bir Allah vergisi olan akla sahip ve bu aklı sayesinde Allah'a en yakın varlıktır.
Bu nedenle o sorumluluk sahibidir,iyi insan, inançlar ile aklı arasında bir denge kurabilmiş;iradesini Allah'ın iradesine verebilmiş olandır.Hümanist sanat/edebiyatın amacı,insan cennetteki kusursuzluğuna doğru götürmektedir.Bu nedenle bu sanatın içeriği,rasyonalizm,denge ve düzen kavramları çerçevesinde anlamını bulur.Amacı da eğlenerek,zevk vererek eğitmektir.
Hümanizm adı üstünde insancıllığı öne alan,yani dünya insanları veya insanlığı kucaklamaktır.Eski Yunan ve Latin'i örnek ve ideal kabul ettiğinden,sanatkarın içinde yaşadığı çağa,topluma ve bunların milli ve yerel değerlerine uzak kalmıştır.Önemli olan şu veya bu toplumun,zamanın,mekanın şu veya bu insanı değil,genel,evrensel olanın anlatılmasıdır.Bu nedenle hümanistler milli değil evrenseldir.
Hümanizmin dayandığı felsefeye göre"ana temeli;insanlar arasında dil,din,ırk farkı gözetmeksizin tüm insanlar kardeş sayan "bir felsefi anlayışa dayanır.Bu anlayış günümüzde UNESCO gibi kurumların da temel felsefesi haline gelmiştir.Hatta dünyadaki pek çok ulus kendi içindeki toplumsal sistemini de bu ilkeler üzerine kurmuş,kurmaktadır.
Sonuç olarak insana değer vermek esastır.İnsanı sevip onu yüceltme öz görevimizdir.İnsanlığın kendini her gün yeniden buluşu ve buluşla daha çok birbirlerini sevmek ve kaynaşmaktır.