Toplumun huzur ve güvenini sağlamak, insanların malına, canına, çocuklarına, ailesine, kutsal değerlerine her hangi bir zarar gelmemesi için gayret içerisinde olmak sadece güvenlik kuvvetlerinin görev ve sorumluluğu değildir.
Bu değerleri korumak 7’den 70’e herkesin kendi bulunduğu pozisyon itibariyle asli görevlerindendir.
Peygamberimize sorulan bir soruya Yüce Peygamber; “deveni bağla ve öyle Allah’a tevekkül et” buyurmuştur.
Birey olarak tedbirli olmak, her vatandaşın dini, insani ve hukuki görevlerindendir.
Herkes üzerine düşen sorumluluğu öncelikle bilmeli ve sorumluluğunun gereğini mutlaka yerine getirmelidir.
Olumsuz sonuçların, insanları rahatsız eden hadiselerin ortaya çıkmaması için bunları ortaya çıkarın sebeplerin kaldırılması gerekir.
Öncelikle de sebeplerin iyi anlaşılması ve doğru tahlil edilmesi çok önemlidir.
Doğru bir tespitle olumsuz sonuçlara neden olan sebepleri ortadan kaldırdığımızda hiç kimse mağdur olmayacak ve huzurlu bir toplum yapısı ortaya çıkacaktır.
Huzurlu bir toplumun oluşturulması için güvenlik şarttır.
Güvenliğin sağlanması için sağlam kapılar ve çelik kilitler yeterli değildir.
İnsani değerlerin kapıları kırılmamalı, gönül atmosferi bozulmamalı, vicdanlarda tamiri zor yaralar açılmamalıdır.
Aksi halde demir kapılar ve çelik kilitler güvenlik için yeterli olmayacaktır.
Hayat; insan merkezlidir. Yaratılmış olan her şeyin insana hizmet ettiğini görmekteyiz.
Canlı-cansız hiçbir varlığın insanla probleminin olmadığını da görmekteyiz.
O halde toplumu yaşanmaz hale getiren, hayatı çekilmez duruma sokan, huzuru ve güveni ortadan kaldıran insanların birbirleriyle olan ilişkilerindeki olumsuzluklardır.
Öyleyse; insanlar arası ilişkilerin merkezine güven unsuru yerleştirilmelidir. Müslümanların mutlaka güvenilir olması gerekmektedir.
İnsanların birbirlerine güvenlerinin olmadığı toplumlarda huzur ve mutluluğu yakalamanın imkanı yoktur.
Müslüman çevresine güven vermelidir.
Kendisi için istediğini komşusu için de istemelidir.
Eline ve diline sahip olmalıdır.
Sevgi, samimiyet ve sorumluluk duygularını yaşayan ve yaşatan olmalıdır.
İnsanların, kişiye ve güce göre değil, değerlere, hukuk kurallarına ve moral duygulara göre hareket etmesi, huzurlu ve güvenli bir toplumsal yaşamın ortaya çıkmasını sağlayacaktır.
Topluma katkıda bulunmak için etkili olmak, etkili olmak için örnek olmak, örnek olmak için de bilgi, vefakarlık, fedakarlık ve beceri gerekmektedir.
Müslüman; sadakat sahibi ve kendisine güvenilen kişi olmalı, çevresine güven vermelidir.
Sadakat ve Güvenilirlik; insan hayatına kararlılık ve verimlilik sağlayacaktır.
Müslüman nitelikli olmalı, temsil ettiği değerleri hayatına yansıtmalıdır.
Güvenilir olmak için ilkeli, istikrarlı ve gerçekçi olmak gerekmektedir.
Bu özelliklere sahip insanların bulunduğu toplum huzur ve mutluluğun zirvesini yakalamaya aday bir toplumdur.