Ömer 585 yılında Mekke'de dünyaya gelmiştir.Hz. Ömer (r.a.) Kureyş kabilesinin Benû Adiyy kolundan olup nesebi, büyük atası Ka’b ibn-i Lüey’de Peygamber Efendimiz’in temiz nesebleriyle birleşir.[1] Hz. Ömer (r.a.) Fil Vak’ası’ndan on üç sene sonra Mekke’de doğmuştur. Kendisinden nakledilen bir rivayete göre o, Büyük Ficar savaşından dört yıl sonra dünyaya gelmiştir. Bu durumda, Resûl-i Ekrem Efendimiz’den 10 küsur yaş küçük olmaktadır.
Çocukluğunda, babasına ait sürülere çobanlık yapmış, sonra da ticaretle meşgul olmuştur. Suriye taraflarına giden ticaret kervanlarına iştirak ettiği bildirilir. Cahiliye döneminde, şehrin eşrafı arasında yer alır, Mekke şehir devletinin Sifâre (elçilik) vazîfesini deruhte ederdi. Bir savaş hâli zuhûr ettiğinde Ömer (r.a.) elçi olarak gönderilir, sonra da verdiği bilgilere ve ileri sürdüğü görüşlere göre hareket edilirdi. Kabileler arasında çıkan ihtilafların çözümünde büyük tesiri olur, verdiği kararlara hürmet gösterilirdi. Îmanla şereflenmeden evvel Müslümanlara pekçok eziyette bulundu. Nüfûzuyla, güç ve kuvvetiyle meşhur olduğundan, onun îman etmesi Müslümanlara büyük bir kuvvet kazandırdı.
Mekke'nin Hicaz kentinde dünyaya gelen Hz. Ömer İslam'ın halifelerinden bir tanesidir. Hz. Ömer aynı zamanda Hz. peygamberin en iyi dostlarından bir tanesidir. Peygamber efendimizin kızı olan Ümmü gülsüm ile evlenmiştir. Hz. Ebûbekir’in vefâtından sonra İslâm’ın ikinci halifesi oldu. İran, Irak, Suriye ve Mısır’ı İslâm toprakları arasına dâhil etti. Kudüs, Azerbaycan, Ermenistan, Horasan, İskenderiye onun zamanında fethedildi. Kudüs kuşatıldıktan sonra şehirdeki Hıristiyanlar bir müddet direndilerse de nihayet barış istemek zorunda kaldılar. Ancak, kumandanlardan çekindikleri için şehri bizzat Halîfe’ye teslim etmeyi şart koştular. Durum Ebû Ubeyde (r.a) tarafından bir mektupla Hz. Ömer’e bildirildi. Ömer (r.a.) ashabın ileri gelenleriyle istişare ettikten sonra, Medine-i Münevvere’den Câbiye’ye doğru yola çıktı. Câbiye’de yapılan bir anlaşmadan sonra Ömer (r.a.), bizzat Kudüs’e kadar giderek şehri teslim aldı.
Hz. Ömer Suudi Arabistan'ın Mekke şehrinde dünyaya geldi. Babasının adı Hattab annesinin adı ise Hanteme'dir. Doğduğunda Beni Mahzum adlı kabileye aitti. Orta sınıflı bir aileden gelen Hz. Ömer'in babası tüccar işi ile uğraşıyordu. Çok zeki bir babaya sahip olan Hz. Ömer, babasından çok şeyler öğrendi. Babası Müslüman değil birçok tanrıcıydı. Hz. Ömer doğduktan sonra yetişkinlik çağına kadar çobanlık yapmaya başladı. Deve çobanlığı yaparak geçimini sürdürmüştür. Henüz çok küçük yaşta iken okuma yazma öğrenmiştir. Arap edebiyatına ilgi duymuş ve şiirle de ilgilenmiştir. Dövüş sporlarına da meraklıydı ve çok iyi bir güreşçiydi.
Ömer (r.a.), devlet idâresinde mühim yenilikler yaptı, pek çok ilk’e imzâ attı. İdârî, adlî, mâlî ve askerî teşkilâtlar kurdu. Onun devrinde yeni fetihlerle İslâm devletinin hudutları genişlemiş, zaferlerden elde edilen ganimetlerle devlet hazinesi dolup taşmıştı. Bunun üzerine Ömer (r.a.), İslâm’a hizmetlerini göz önünde bulundurarak Müslümanlara maaş bağlamaya karar verdi. Hz. Ömer’in Müslümanlara bağladığı bu maaş, senelik tahsisat şeklindeydi. İlk olarak askerlerin kayıtlarını tutturduğu, fey ve ganimet gelirlerinin dağıtımını kaydettirdiği “Divan” teşkilatını kurdu. Divan defterinin başına da derece derece Efendimiz’in akrabalarını ve şanlı Bedir Ashâbı’nın isimlerini yazdı.
644 yılının kasım ayında Fars bir köle olan Ebu Lule hançerle birlikte Hz. Ömer'e saldırdı. Ağır yaralanan Hz. Ömer 3 gün sonra vefat etti.