Arabistan'ın uyguladığı kota nedeniyle hac ibadetini yapmak için kura sistemine geçilmiş, 60 yaşında sağlıklı bir çok insanın başvurusunun on yılı bulmasından dolayı her yıl umut ile beklenen çekilişin umutsuzluk ile sona ermesinin yanında ikinci kez aynı görevi yapanların varlığı soru işareti olarak kalmaktadır.
Hac ile ilgili bilgiler edinmek istiyorsanız, girecek olduğunuz sitelerde üç aşağı,beş yukarı aynı yazılarla karşılaşacaksınız.
Hac İslam'ın şartlarından beşincisi, ihram girerek, Arafat'da vakfe durmak ve Kabeyi tavaf etmek için hem mal,hem de beden ile yapılan ibadettir.Bu ibadetteki amaç,Allah'ın hoşnutluğunu, rızasını kazanmak, Allah'ın bize verdiği nimetlerden dolayı şükretmektir .
Haccın manevi faydaları, Müslüman, Allah'ın kendisine verdiği vücut sağlığı ve mal zenginliği gibi dünya nimetlerinin şükrünü yerine getirmiş olur. Değişik ülkelerden gelen Müslümanlar görüşüp tanışır ve bilgi alışverişinde bulunur, aynı zamanda ticari ilişkilerde bulunurlar. Çeşitli Müslüman ülke insanları arasında kardeşlik kurulmasına yardımcı olur. İslam dininin birlik ve beraberlik dini olduğu, hacda daha kolay anlaşılır.Hac ibadeti dünya Müslümanları arasında tanışma, yakınlaşma, birlik ve beraberlik, yardımlaşma ve kardeşlik duygularının gelişmesine yol açtığı için evrensel boyutları olan bir ibadettir.
Bir araştırmanın sonuçları, ‘’2010 yılında 2,5-3 milyon kişi hac görevini yaptı. Suudi hükumetinin bir ayı bile bulmayan süredeki hac geliri 2010 yılında 17,5 milyar dolar. (The Guardian, 14.11.2010)Umre kazancını da eklerseniz bu rakamı iki veya üçe katlamanız gerekiyor.
Peki Suudi hükumeti petrolden ve hac ve umre ziyareti gelirinden kazandığı bu paraları ne yapıyor. Paralar çoğunlukla Kraliyet ailesinin ileri gelenleri ve dört bin rakamını aşan sayıda Suudi prenslerinin gereksiz lüks harcamalarına ve hükumetin büyük miktarda silah alımına gidiyor. Suudi Arabistan GSMH oranına göre dünyada silah alımına en çok para harcayan ülke konumunda olup,ona en çok silah satan ülkede Amerika Birleşik devletleridir.’’
’Petrol ve Müslümanlardan, hac ve umre yoluyla sağlanan paraların çoğu da başta ABD olmak üzere Batı’nın, silah tüccarları, finans kurumlarına veya başka kaynaklarına çeşitli vesilelerle geri gidiyor. Kısacası; hac gelirinin çoğundan yine küresel sermaye faydalanıyor. ‘’
Son dönemde Suudilerin bölgede izlemiş oldukları politikalar, savaşın olduğu bölgelere barış getirmekten uzak, emperyalist güçlerin amaçlarına hizmet etmekten başka bir işe yaramamaktadır. Hemen yanında Yemen’in yıllardır sürüklendiği iç savaşın tarafı olmak, Suriye konusun da çıkarları için destek sağlanması, barıştan uzak izlenen politikalardır.
Amerika başkanın bölgeyi ziyareti sonucunda yüklü miktarda silah alımı, ‘’Suriye’den çıkacağız ‘’ açıklamasına, ‘’Çıkılmaması ‘’yönünde getirdiği söylemine, ‘’Masraflarımızı karşılayın’’ çıkışı, durumu daha net açıklamaktadır.
O masrafların karşılanması, üretimden kaynaklanmamaktadır, petrol gelirleri mutlaka vardır ama ibadet için bölgeye giden Müslümanların ödedikleri para, başka bölgede ki Müslümanlara bomba olarak geri dönmektedir.
Dünya üzerine öylesi bir sistem kuruluyor ki, ibadet için harcanan paraya göz diken güç, onu senden alabilmek için, sağında solunda korkudan oluşan bir kuşağı devreye sokuyor. ‘’Şii, yayılmacılığı’’ başlıklı hamle, silah alımı ve hemen yanında ki Müslüman devletin insanları üzerine, dışarıdan alınan bombaların yağdırılması ile derin bir düşmanlığın temelleri atıyor. Bu düşmanlık ve korunma isteği , bir yüz yıl daha egemen güce hizmetten ileriye gitmiyor.