“İBRET, HİKMET VE TEFEKKÜR”

Sami Kesmen

Mü’min ferasetle bakar, bakışı ibrettir. Baktığını görür, gördüğünü de okur. Okuduğundan anlamlar çıkarır. En önemlisi de her şeyde ve her yerde Rabbının izlerini keşfeder.

Peygamberimiz, Mü’minin bakışından korkulmasını hatırlatmıştır. “Zira Mü’min derinden ve ibretle bakar” buyurmuştur. Mü’min basiret sahibidir. Basiret görmek demektir. Başkalarının göremediğini görmek, başkalarının keşfedemediğini keşfetmek, başkalarının hissedemediğini hissetmek Müm’minin özelliği ve güzelliğidir.

Mü’minin yüzünde ve gözünde Rabbının izleri vardır. Yaptığı ibadetin etkileri söz konusudur Mü’minin alnında. Bunun içindir ki Rabbımız Mü’minin tarifini yaparken “Onların alınlarında secde izleri vardır” diye buyurmuştur.

Mü’min Mümini kokusundan tanır. Öyle elektrik yayar ki Mü’minler bulundukları ortama, diğer Mü’minin kapsam alanına girer hemen. Çünkü kaynakları aynı İlahi operatör’dür.  Gözlerinden  ve sözlerinden tanırlar hemen birbirlerini.

Kokuları onların zihniyetlerini yansıtır. Bakışları inançlarının tezahürüdür. Sözleri hakikatin ifadesidir. Alınları da ibadetlerinin adresidir. Bu özelliklerden dolayı birbirine benzeyenler hemen birliktelik oluştururlar. Bunu neredeyse herkes tecrübe etmiştir.

Mü’minin konuşması hikmettir. Hikmet faydalı ve tesirli sözler demektir. Hz. Peygamber; “Allaha ve Ahiret gününe inanan ya hayır söylesin ya da sussun” buyurmaktadır. Atalarımız da tecrübe olarak şöyle demişlerdir; “Söz bilirsen söyle ibret alsınlar, bilmiyorsan sus da insan sansınlar:” Yine Peygamberimiz; “Mü’mine her duyduğunu söylemesi günah olarak yeter” buyurmuştur.

Nisa Suresinde Yüce Allah şahitlikle ilgili olarak müthiş bir uyarıda bulunmakta ve evrensel bir mesaj sunmaktadır şöyle buyurarak; “…hakkında şahitlik yaptığınız kişi anneniz, babanız, evladınız veya başka bir yakınınız olsa bile doğruyu söyleyiniz.” Bunlar, toplumun balansını sağlayan İlahi standartlardır. Bu uyarıları dikkate alarak yaşayan ve konuşan Mü’min yalan söyleyemez. Söylediğini hesap ederek ifade eder. İfadelerinin Kur’andaki ve Sünnetteki karşılığını düşünür, bunların topluma sağlayacağı faydayı dikkate alır ve öyle konuşur. Böyle bir konuşma Mü’minin hikmetidir. Bunun içindir ki Mü’minin söylediklerine inanılır. Mü’mine güvenilir. 

Mü’minin sukutu tefekkürdür. Bilmediğini söylemekten kaçınan Mü’min böylece de ibadet etmiş olur. Bu yaklaşım Mü’minin zikridir. Günümüzde susmak, kabul anlamında değerlendirilmektedir. Sükut ikrar değil, tefekkürdür. Tefekkür de herkesin söylediğini onaylamak anlamına gelmez. Mü’min baktığında ondan ibret alınır, konuştuğunda hikmet bulunur, sustuğunda şükran sunulur. Mü’min de zaten bu duyarlılıkları nedeniyle güvenilen ve güvenen insandır.

Peygamberimiz “Mü’minin bakışı ibret, konuşması hikmet ve susması tefekkürdür” buyurmuştur.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.