Dün İnşaat Mühendisleri Odası'nı Derebahçe'de yaptırdığı yeni binasını gezdik. Sevgili Başkan Hüsyin Tüfek davet etmişti. Genç anne Songül Kubin kardeşim haber verdiğinde ben gelirim dedim ve davete icabet ettim. İMO'nun değerli başkanı ve yönetim kurulundan isimlerini bilmediğimiz arkadaşlarla yeni binayı gezdik. Harika bir yapı. Sanki bir okul gibi dersliklerle donatılmış. Hizmet odaları o kadar azaltılmış ki.. Tam İnşaat Mühendisliği eseri. Kutlarız bunu Samsun'a Samsunlu'ya kazandıran Hüseyin Tüfek başkanlığı'ndaki İMO yönetimini. Hüseyin Tüfek, "Yapı kalitesinde; önce kaliteli ve yeterli mühendislik hizmeti sonra kaliteli amlzeme ve de en sonunda kaliteli işçilik aranması gereken en önemli özelliklerdir" dedi. Hüseyin Tüfek, "Bizim de üzerinde durduğumuz konu; yapı işlerinde çalışan her seviyede kişi, kuruluş ve kurumların belgelendirilesi, ancak bu belgelerin düzenlenmesinde aranacak kriterin, ülkemizdeki yapı kaliteini artırmaya yönelik olmasıdır. Ülkemizde malzeme standartları konusunda son yıllarda epey mesafe alınmıştır. Ancak müteahhitlerin, ustaların, kalfaların nitelikleri hakkında henüz yeterli seviyede bir standart geliştirilememiştir." diye de ekledi. Oda olarak, usta ve kalfaların hatta işçilerin yeterli düzeyde eğitim almadıklarını, geleneksel usulle usta-çırak ilişkisi ile yetiştiklerini, bu durumun da sağlıklı bir eğitim süreci olmadığını savunduklarını anlattı.
Peki diyeceksiniz. Başlıktaki içim rahatladı demem nereden kaynaklanıyor. Haklısınız. İçim rahatlatan. Kamu binalarının depreme dayanıklığı konusunda Başkan Tüfek'in anlattıkları. Tüfek, Samsun'daki Kamu binalarının depreme dayanıklı olduğunu bildiklerini söyledi. Bu sözler yetkili bir ağızdan çıkınca elbette insanın içi biraz olsun rahatlamaz mı?
Tüfek bize birlikte çay içerken "Marmara Depremi'nin ardından Samsun'da yapılan bina denetim çalışması son derece önemliydi. Bu çalışmadan sonra özellikle depremselliği yüksek olan Vezirköprü, Havza ve Asarcık'da, okul ve hastanelere takviyeler yapıldığını biliyorum. Kamu binaları deprem sonrasında işlem görecek yerlerdir. Okullar toplanma, hastaneler de yaralılar için hayati önem taşıyan yerleri olacak. Bu nedenle zayıf olan kamu binalarının güçlendirilmesi gerekiyor. Bu binaların önemi bir kat daha yüksek. İvedilikle kontrol edilmesi ve gereğinin yapılması gerek" diye de ekledi.
BAŞBAKAN CEVAP VERMİŞ
"Siz 19 Mayıs törenlerini bu kadar severdiniz de, ya neden o Samsun'daki hatıralara bugüne kadar bir el atmadınız? Samsun'da 1989-1999 arasında CHP 10 yıl belediyeyi elinde tuttu. Neden oradaki eserleri onarmadınız, neden 19 Mayıs'ın izlerine sahip çıkmadınız? Sayın Bahçeli, bu ülkede başbakan yardımcılığı yaptınız, Samsun'da, Sarıkamış'ta, Çanakkale'de, Sakarya'da milli mücadelenin hatıralarını, şehitliklerimizi neden öyle metruk, öyle mahzun halde, kendi kaderlerine terk ettiniz" demiş.
Erdoğan, Ankara Arena Spor Salonu'nda, Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesi 1. Etap konutlarının hak sahipleri kura çekimi töreninde 19 Mayıs kutlamalarıyla ilgili tartışmalara da değinen Başbakan Erdoğan,
"Şimdi çıkmışlar, bize 19 Mayıs törenleriyle ilgili ağız dolusu hakaretlerle yükleniyorlar. Kusura bakmayın beyler... 19 Mayısla, milli bayramlarla ilgili düzenlemeyi bizden önce yapmışlar. Biz yönergenin aslına uygun bir şekilde sadece uygulanmasını istedik. Bunu farklı yerlere çekmenin hiç anlamı yok, milleti de, milliyeti de, vatan ve millet sevgisini de biz sizlerden öğrenecek değiliz. Bizim 81 vilayetteki eserlerimiz, bu millete olan sevdamızın göstergesidir. 780 bin kilometrekare üzerindeki yollarımız, okullarımız, barajlarımız, şantiyelerimiz, bu topraklara olan aşkımızın tezahürüdür. Rekor seviyede büyüttüğümüz ekonomi, Türkiye'nin dünyada artan itibarı, bizim Türkiye davamızın en somut ifadeleridir. Sayın Kılıçdaroğlu, sayın Bahçeli... Siz 19 Mayıs törenlerini bu kadar severdiniz de, ya neden o Samsun'daki hatıralara bugüne kadar bir el atmadınız? Samsun'da 1989-1999 arasında CHP 10 yıl belediyeyi elinde tuttu. Neden oradaki eserleri onarmadınız, neden 19 Mayıs'ın izlerine sahip çıkmadınız?" diye konuşmuş. Ne dersiniz ey muhalefet.
GEKAS
Göğsünde Atatürk taşıyan ilk Yunanlı dün gollerini atmış Altınordu ağlarına. Pardon Orduspor ağlarına. Nereden çıktı şimdi Altınordu diyeceksiniz. Malum Ordu'nun adını değiştieceklermiş ya Ordulu İçişleri Bakanı söylemişti hani. İşte Altınordu oradan geliyor. Tarihte Altınordu devleti vardı anımsarsınız.Altınordu'yu yendik! Umarız peşi gelir. Haydi Samsun haydi Samsun haydi..
GÜZEL SÖZ
"Kim ne derse desin, mutlu insanın en mutlu anı, uykuya daldığı andır ve mutsuz bir insanın en mutsuz anı, uykudan uyandığı andır. İnsan hayatı, bir tür hata olmalı." Schopenhauer
MERT ADAM KİMMİŞ?
Bir kadına el kaldırıyor iseniz mert olma şansınız hiç yoktur.Hangi Mert adam o kadar alçalabilir ki zaten..Mertlik çok kolay birşey değildir.Saygı, sevgi,sadakat, sabır, minnet duyguları gerektirir!!!
İŞTE BÖYLE OL
Sevgide güneş gibi ol, Dostluk ve kardeşlikte Akarsu gibi ol, Hataları örtmede gece gibi ol, Tevazuda toprak gibi ol, öfkede ölü gibi ol, Her ne olursan ol, Ya olduğun gibi görün, Ya göründügün gibi ol.
SEVDA DEDİĞİN!
Benim sevdam çam ağacına benzer. Ne güzde yaprak döker, ne de kışta boyun büker..
ERKEKLER SİZ SİZ OLUN!
Ortalıkta erkeklerin kadınlardan daha güçlü olduğuyla ilgili bir dedikodu var! Hadi ama Erkekler, siz aynı anda yemek pişirip, temizlik yapıp telefonda konuşabilir misiniz? 20 santimlik topukların üzerinde yürüyebilir misiniz? 4,5 kiloluk bir bebeği 9 ay boyunca karnınızda taşıyıp 36 saat boyunca doğum sancısı çekmeye dayanabilir misiniz? Bütün gece ağlayıp ertesi gün hiçbir şey olmamış gibi davranabilir misiniz? Erkekler, unutmayın; KADINLAR SADECE OJELERİ KURUYANA KADAR YARDIMA MUHTAÇTIR!!! Sonrasında sizi mahvedebilirler.
DEMEK Kİ NEYMİŞ!
TOMURCUK DERDİNDE OLMAYAN AĞAÇ ODUN'DUR..
USTA DİYOR Kİ USTAA
"Kimi insan otların kimi insan balıkların çeşidini bilir ben ayrılıkların. Kimi insan ezbere sayar yıldızların adını ben hasretlerin...
Nazım Hikmet
NE İSTEDİNİZ?
Kime sorsam, "Ben senin mutluluğunu istiyorum" dedi. Ne kastınız vardı mutluluğuma, anlamadım gitti.
Özdemir Asaf
ÖRGÜT!..
Başta Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları, 700 bin kişilik Türk Silahlı Kuvvetleri örgüt..
Terör örgütüne karşı canları pahasına savaşıp Devlet Üstün Hizmet Madalyası alanlar, hem de terör örgütü..
Bir salon toplantısında pankart açan üç üniversite öğrencisi, örgüt..
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım hem de silahlı örgütün başı..
Amma velakin..
Trabzon'dan İstanbul'a uzanan çok önemli bir siyasal ve toplumsal suikastın içindeki 19 kişi örgüt değil.. Canları sıkılınca "Hadi birini vurup neşemizi bulalım" diyen delikanlılar..
Saray kurmak istediği arazi içinde kalan yel değirmenini satmak istemeyen köylü, "Ben kralım" diye tehdit eden Büyük Frederik'e "Sen kralsan, Berlin'de de hakimler var" demişti.
Berlin'de gerçekten hakimler var..
Belli ki vize alamamış, İstanbul'a gelememişler!..
(Hıncal Uluç)
KAŞ GÖZ
Bülent Arınç, İlker Başbuğ'un durumunu değerlendirmiş: Yargı kimsenin gözünün yaşına bakmamalı.
Öyle yapıyor zaten... İnsanların gözünün yaşına değil güç odaklarının gözüne kaşına bakıp gerekli mesajı çıkarıyor...
(Haldun Ertem)
ESKİ-YENİ DOKTOR
Yaşlı doktor kasabayı terketmek üzereyken yerine gelen genç doktoru almış hastalarını tanıştırmak üzere evden eve dolaştırmaya başlamış..İlk girdikleri evde bir kadın:
- "Doktorcuğum çok mide ağrısı çekiyorum" demiş.
Eski doktor da ;
- "Bence biraz fazla meyve yiyorsunuz da ondan..." demiş. Dışarı çıktıkları vakit yeni doktor :
- "Abi kadını muayene bile etmeden nasıl böyle bir neticeye vardın?" Yaşlı doktor anlatmış:
- "Oğlum, numaradan gözlüğümü yere düşürdüm birde baktım ki yatağın altı meyve kabukları ile dolu"
İkinci evdeki hastayı genç doktorun muayene etmesine karar vermişler. Bu evdeki kadın
- "Çok halsizim" deyince doktor ;
- "Belki de Kilise faaliyetleriniz sizi çok yoruyor, biraz ara verin"demiş. Dışarı çıkmışlar yaşlı doktor genç doktora;
- "Doğru söyledin, Bu kadın kiliseden dışarı çıkmaz. Ama nasıl anladın?" Genç doktor;
- "Ben de çaktırmadan yatağın altına baktım ve kilisenin papazını gördüm."