İÇİMİZDEKİ TEHLİKE "ABD BAĞIMLILIĞI..!"

Süleyman Soylu

                                                                                                                                                                                  Türkiye Cumhuriyeti, Lozan'la çizilen misakı milli sınırları içinde yaşayan tüm halkını, azınlıklar dışında eşit haklara sahip vatandaşları olarak kabul eder. Azınlıklar uluslararası yasalara bağlıdır. Osmanlı'nın düştüğü esaretten, Atatürk sayesinde kurtuluşumuzun nişanesi olan Lozan anlaşması ile belirlenen statümüzde bir sorun yok. Asıl sorun Lozan'ı içine sindiremeyenlerdedir. Atatürk'ün yerli "Ulusal kalkınma"  yolunda yaptıkları ve attığı büyük adımlar ABD başta dış sömürgen sermaye ile işbirliği yapılarak I950 den sonra engellenmiş bağımsız politikalar terkedilmiştir. Kalkınmamızı dışa bağımlı hale getiren büyük ölçüde Menderes hükümeti politikaları olmuş. Marshal yardımlarının etkisi ve Lozan'ı onaylamayan ABD ile  bağımlılığa varan ilişkiler Menderes'ten sonra da sürdürülmüştür.      O'nun"küçük Amerika olacağız" sözünü  unutmazken, Atatürk'ün başlattığı ulusal kalkınma iktidarda kalma uğruna baltalanmıştır. Kendi üretim ve kazancımız harici dış yardım ve borçlarla yapılan hizmet ve çalışmaların çoğunluğu ABD ve AB üretim ve pazarına yaramıştır, yaramaktadır. Karşılıklı işbirlikçi şirketler kurulmuş fakat bu şirketler barındırdığı misyonerleriyle ve sermayesiyle dünyayı özellikle ülkemizi kuşatma altına almıştır. ABD ye borçlanmalar alınan yardımlar kalkınmamızı engellemiş,  bizi kendi siyasi kararlarımızı alamaz hale getirmiştir. Türkiye'nin bugün en büyük sorunu eli kanlı sermayesi, eli kanlı ilişkileri ile Ülkemize musallat olan Amerika Bileşik Devletleri'dir. Bugün itibarıyla daha azgınlaşan Emperyalist ABD ve şirketleri Ülkemizde dolaylı sağladığı destekle iktidara getirdiği Erdoğan hükümetiyle iç işlerimize fazlaca karışmaktadırlar. Öyleki Erdoğan hükümeti; ABD'nin emperyalist desteği ve talimatlarıyla Ortadoğuya ve sınır komşularımıza husumet ve savaş politikaları uygulanmaktadır. Seçimlerde ulusal yerli ve bağımsız politikalar üreten partiler seçilememektedir. Bağımsız olmayan "dışevlilik"le kurulan şirketler gelir kaynaklarımızı küresel sermayeye satan iktidarlara destek vermektedir. Akp emperyalizmin haris sömürü politikalarını iktidarları uğruna sürdürmektedir. Lozan'ı onaylamıyan ABD ile Erdoğan'ın "terörle uzlaşı" politikasını birlikte yürüttüğü açıktır. Terörist örgüt PKK, örgütbaşı hükümlü Öcalan ve örgüte siyasi bölünme desteğini açıkça belirten BDP ile ülkemiz adına açık görüşme, gizli anlaşmalara girmesi teröre saygınlık kazandırmıştır. Terörle gelinebilecek noktaya emsal olmuştur. Bu bağlamda "Pkk,Öcalan ve Bdp Kürt asıllı vatandaşlarımızın temsilcisi cephe" konumuna getirilmiştir. Ayrıca Başbakan'ın "anlaşma sağlanırsa açıklamadan uygulama yoluna gideriz" düşüncesi tehlikeli bir süreçtir. Ülkemizin bölünme, vatandaşlarının ayrışma sürecine götürüldüğü bu ortamdan kurtulmanın tek yolu Tam bağımsız politikalar uygulayan, diyet borcu, savaş ve husumet yaratmayan cesur zikzaksız yerli, ekonomide gelir dağılımını adaletli dağıtan, Vatandaşını sadakaya bağımlı kılmadan, ekonomik özgürlüğünü sağlayan,sanatta edebiyatta yaratıcı kılan, Öğretmenlerini toplumda saygın kılan, dini ve vicdani kanaatleri sadece türban gibi simgelere bağlayıp kutsal ayrışım yaratmayan barışcıl yurtsever iktidarlara ihtiyacımız acil ortaya çıkmıştır. Halkımız geç olmadan gereğini yapmalıdır...!                                                                                 saygılarımla

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.