Hiç kimse bu iki duyguyu hissetmekten hoşlanmaz ama nedense bir anda zehirli sarmaşıklar gibi önce kafamızı sonrada tüm bedenimizi sarı verirler.
Korku titreşimleri yaymaya başlarız, buram buram evrene. Şüphe ve endişe isteklerimizi hiçe sayar. Bir şeyler isterken bir yandan da isteğimizle ilgili küçücük bile olsa bir şüphe veya endişe duyuyorsak zehir akmaya başlamış demektir.
Şüphe ve endişe duymak korku kaynağından gelir. Korku kaynağı da bizim içimizdedir, bir şekilde küçükken nelerden korkmamız gerektiğini öğrenmişizdir ama artık büyüdük korkmak yerine cesur olmayı, güvende olmayı seçebiliriz. Endişeler, şüpheler çok net isteklerdir. Neyden korkuyorsak odağımız ordadır ve bilinçaltı odaklandığınız şeyi gerçekleştirmek için çalışır. Bu yüzden hep korktuklarımız başımıza gelir.
Tabii ki asıl önemli nokta bu zehirli ikizlerden nasıl kurtulacağımızdır. Bunun için duygu yönetimini öğrenmek gerekmektedir. Her duygunun karşıtı vardır, istemediğiniz bir duygu geldiğinde onun yerine şu anda hangi duyguya sahip olmak istediğinizi bulup kendinizi o duyguya kanalize edebilirsiniz. Düşüncelerinizi veya fizyolojik durumunuzu değiştirerek de duygu yönetimi yapabilirsiniz. Çünkü dans ederken veya sokakta hoplayıp zıplarken şüphe ve endişe duyamazsınız, korkuda yayamazsınız. İnanmıyorsanız hemen deneyin. Beden, düşünce ve duygular hep birbirini takip eder. Farkında olsak da olmasak da sistem bütünsel çalışır. İstersek bu etkilenmeyi bilinçli bir şekilde olumlu yönde kontrol altına alabiliriz.
Bütün kaynaklar içimizde mevcut, hangi kaynağı kullanmaya ihtiyacımız varsa onu seçebiliriz. Endişe ve şüphelerle korku dolu bir hayat yaşamakta, güven dolu mutlu bir hayat yaşamakta bizim elimizde. Siz hangisini seçiyorsunuz?