İHANET VE SADAKAT

Sami Kesmen

İhanet edenden sadakat beklen(e)mez. Bir kimsenin bir defalık bile ihaneti görülmüşse, bilinmeli ki; fırsat bulduğu her defasında ihanet edecektir. Liyakat sahibi olan kişide ihanet karakteri varsa; elbette ki tercih sadakatten yana olacaktır. Sadakat; bir duruştur. İhanet; karaktersiz oluştur. Allah c.c. ihanet edeni helallik için ihanet ettiği kimsenin ayağına getirecek, yol bir gün mutlaka kırılan kalbin sahibine çıkacaktır. Sadakat; aç mide, boş cüzdan, kırık kalp'le test edilir. En basit tarifle; kendi hesabı için, her tür söz ve eylem içerisine giren ve tüm değerleri istismar edip, yanlışın tarafında olan kimse; ihanet etmektedir. İhanet; insanın olduğu her yerde ve toplumun tüm katmanlarında görülebilecek bir durumdur. Bunu sadece aile içinde ve kadın erkek ilişkileriyle sınırlandırmak son derece yanlış ve eksik olacaktır. Her ihanet; kendi içinde bir trajedidir, eksikliktir, ezikliktir, insafsızlık ve namussuzluktur. Sadakat ise; erdemlilik, yücelik, ahlaklılık, samimiyet, ihlas ve karakterdir. Her alanda karşılık bulan sadakat ve ihanet; sonuçları itibariyle de neredeyse aynıdır. Siyasette, ticarette, idarede, sosyal ilişkilerde, toplumsal hayatta ve ailede ihaneti ve sadakati görmek her zaman mümkündür. Sadakatin varlığı toplumun ahlaklı oluşunu, ihanetin varlığı ise toplumun çürümüşlüğünün işaretidir.

Aile içinde ve kadın-erkek ilişkilerinde ihanet ve sadakat daha incitici ve acıtıcı sonuçlar ortaya koymakta ya da huzurlu bir aile yuvasının oluşmasına kakı sağlamaktadır. Erkekler yaratılıştan fıtrat gereği sevmeye, kadınlar da sevilmeye meyillidirler. Bu nedenle de erkekler; karşı cinsle ilişkilerini zaman zaman mahremiyet sınırlarını aşacak seviyeye getirerek, bilerek ve bilmeyerek ihanet edebilmektedirler. Söz konusu ilişkilerde sınırları mahremiyet anlayışının belirlemesi halinde; ihanet olmayacak, sadakat güzelliği; hem aileye hem de topluma yansıyacaktır. Toplumsal tecrübelere bakıldığında; erkeklerin ihanete, bayanların da sadakate daha yakın oldukları görülmektedir. İnanç değerlerinin gönüllere hakim olmadığı zaman; erkeklerin ihaneti neredeyse kaçınılmazdır. Kadınlarda ise; sonucu erkeğin tavrı belirlemekte, hiçbir kadın kolay kolay ailesine ihanet etmemekte, son noktaya kadar sadakatini devam ettirip, ayrılık söz konusu olsa dahi ihanet etmediği görülmektedir.

Kadınların sadakat duygusu erkeklerden çok daha fazla olduğu için; evliliklerin sürdürülmesinde fedakarlıkları kadınlar yapmakta, hatta onlardan bu fedakarlık tüm aile tarafından da beklenmektedir. Kadının anne oluşu; kendisinden istenen ve beklenen fedakarlığı yerine getirmede en güçlü dayanağı olmaktadır. Tüm demokratik özgürlüklere rağmen kadınlar; anne olmanın baskısı altında aile yuvalarını koruma fedakarlığını sürdürmektedirler. Erkekler; kendi savrulmalarını bir arayış ve sorunlardan kaçış olarak değerlendirirken, bu kaçışın kadınların gözündeki adı; haklı olarak ihanettir. Aile içinde eşler arasındaki ilişki böylesi bir değerlendirme aşamasına geldiğinde; artık eşler birbirlerine tahammül edemez duruma düşerler ki, güçlü olan kabalaşmaya, zayıf olan agresifleşmeye başlar. Depresyonlar, kavgalar, gözyaşları, kan ve sonuçta aile faciaları ortaya çıkarak; ailenin tüm tarafları perişan olmaktadır. Sadakat ve ihanet; genellikle mahremiyet sınırlarına riayet edilmediği için; sonuç böylesi bir felakete dönüşmektedir,

İnsanların birbirleri arasında affetmedikleri şey; ihanettir. Sadakat ise; ihanet edenlerin bile sevdiği davranış ve duygudur. İnsanların diğer insanlara karşı boynunu büken en büyük zaafları ihanetleridir. İhanet; sadece eşler arası cinsel aldatma olarak görülmemelidir. Bir insanın diğer insana karşı aldatıcı; söz, duygu ve davranışları ihanet sayılır. Verilen söze, inancın ve değerlerin ortaya koyduğu kurallara riayet de; sadakattir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.