Hadislerde zikredilen ikiyüzlü kimseler gerçek kafir olan münafıklardır.
Bilindiği üzere, “ikiyüzlü” kavramının iki yönü vardır:
Birincisi: Gerçek ikiyüzlü kimseler. Bunlar Kur'an’da “münafık” olarak nitelendirilmiştir. Yani, bunlar görünürde müminler gibi yaşamaya çalışırken, gerçekte kalplerinde zerre miktar iman bulunmayan kimselerdir. Bunlar ikiyüzlü olmayan kafirlerden çok daha kötü ve çok daha zararlıdır.
Bu sebeple, ayette “Şüphesiz, münafıklar ateşin / cehennemin en aşağı / en alt tabakasındadırlar; artık onlara asla bir yardımcı bulamazsın.” (Nisa, 4/145) ifadesine yer verilmiştir.
İkincisi: Müslüman oldukları halde, -imanları sağlam olmasına rağmen- münafıkların bazı vasıflarını taşıyan tabir caiz ise “mecazi münafıklar”dır. Yani iman noktasında ikiyüzlü olmadıkları halde, yine de bazı söz ve fiillerinde ikiyüzlülük yapan kimselerdir. Bunlara halk arasında “münafık” unvanı verilse de bunlar gerçekten münafık değildir, iman yönünden değil amel yönünden münafık denilir.
Bu nedenle, eğer bu mümin olan ama amel bakımından ikiyüzlü olan kimselere gerçek münafık olan kâfir manasında kullanılırsa, bu dini bir risk taşır. Yok eğer amel bakımından “ikiyüzlü” anlamında kullanılırsa, bir sakıncası olmamakla beraber, yine de “münafık” unvanıyla onları isimlendirmek doğru değildir.
Hadis-i şerifte münafıkların alametleri şöyle açıklanmıştır:
“Münafığın alâmeti üçtür: Konuştuğu zaman yalan söyler, vadettiğinde vaadinden döner, kendisine bir şey emanet edildiğinde emanete hıyanet eder." (Tirmîzî, İman, 14)
Unutmamak lazımdır ki, alametler kötü de olsa sahibi tamamen kötü olmaz. Bunun tam aksi de geçerlidir. Mesela: Bir kafir, imanın alameti olan doğruluğu esas alsa da bununla mümin olmadığı gibi, bir mümin de küfrün alameti olan yalan söylerse, bununla kafir olmaz.
Hülasa: Bediüzzaman Hazretlerinin ifade ettiği gibi, “Her bir Müslümanın her bir sıfatı Müslüman olması lazım olmadığı gibi, her bir kâfirin dahi bütün sıfat ve sanatları kafir olmak lazım gelmez.” (Münazarat, s. 32)
Ahlak kınaması, başkalarını azarlamak için bir araç değil, kendi itibarınızı artırmanın bir yolu olarak düşünürseniz, bu fikir mantıklıdır. Bir dizi çalışmada, bu görüş için destek bulduk: İnsanlar, “enerjiyi boşa harcamak ahlaki açıdan yanlış” gibi, konuşmacının kendisinin nasıl davrandığının bir göstergesi olarak birinin normatif ifadelerini dikkate almaya meyillidir. Aslında bulgularımıza göre insanlar eğer “enerjiyi boşa harcamak yanlış” derse, konuşanların enerjiyi boşa harcamadığına inanma olasılığı daha yüksektir; sadece “enerjiyi kaybetmem” demekten daha iyidir. Ahlaki kınama, güçlü bir davranış sinyali olarak görülüyor – davranış hakkında doğrudan ifadelerden bile daha güçlü.
Ahlak eleştirisini bu şekilde anladığınızda, neden insanların ikiyüzlüler tarafından aldatıldığını görebilirsiniz. Başka bir çalışmada, insanların ikiyüzlüleri ‘dürüst olmayan’ olarak gördüklerini tespit ettik – gerçekte açıkça sahtekarlık yapan kişilerden daha sahtekârdırlar. Dikkat çekici bir şekilde, ikiyüzlüler, açıkça yalan söyleyenlerden daha az güvenilir, daha az hoşlanılan ve de daha az ahlaklı olarak değerlendirildi:
Teorimizi ileri bir aşamada test etmek için, “sinyal vermeyen” ikiyüzlüleri yargılamalarını istedik: ikiyüzlü olarak meşgul oldukları davranışları kınayan, ancak kişisel davranışları hakkında erdemli olanları ima etmekten kaçınanlar – örneğin “ahlaki olarak enerji israf etmenin yanlış olduğun düşünüyorum, ama bazen yine de yapıyorum ” diyenler.