İkiyüzlü Seyirci ve Yeşilçam Oyuncuları

İnsan karakterini analiz edebilmek için izlediği film ve dinlediği müzik zevkini araştırmak bir başlangıç olabilir.
İnsan yapısı ve kişiliği anlam veremediğimiz bir mantıkla şekil değiştirmekte sürekli.
Tıpkı borsanın şekil değiştirip bir türlü düzenini ve rotasını bulamaması gibi.
Bir de insanın üzerinden yapılan önyargılı dedikoduların/söylentilerin de haklı-haksız izleri eklenerek yer edinmeye başlar kişi bünyesinde.
Bu sebeple de bünye oldukça zarar görmeye başlar! İstemeden itici bir kişiliğe bürünmek zorunda kalabilirsiniz. Bir de farkında olmadan bir bakmışsınız ki ikiyüzlü olmuşsunuz!
Bu tabi istemeden ikiyüzlü olanların makalesi...

Bilinçaltında ikiyüzlülük yapanları keşfetmek istiyorsanız izledikleri filmlere bakmanızı öneriyorum! O an kişinin yanında bulunmalısınız ki saçmalığı siz de görebilesiniz!
Duygu bile yapmacık ve sürelidir onlarda! Gözyaşları ve gülücükleri yerin altındaki pis kokulu buhardan geliyor sanki. Bunu gözlem yapmakla anlayabilirsiniz.
Düşünün bir zahmet! Bunu ibret tablosu diye görenlerimiz mutlaka olmuştur!
Vereceğim örnek yüzlercesinin bir tanesi sadece(!) İkiyüzlüleri bulacağız şimdi sizlere.

Her insanın sevdiği ve saydığı oyuncular vardır. Bazı insanların -bu durumda iki yüzlülerin- bakış açıları ve duyguları oynayan film süreleri kadardır.
Sevip saydıkları oyunculara aslında bu tarzla ihanet eder olmuşlar. Yeşilçam'ı ele alalım örnek olarak.
Dev oyuncular oldukça içli, dertli, neşeli ve mutluluk içerikli senaryolara yıllar boyu can verdiler ve vermekteler hala! Sırf rol olsa da zor bir iştir oyunculuk!
Konumuz zaten insan karakterini analiz etmek ve iki yüzlüleri bulmak değil mi? Onları Yeşilçam sayesinde birlikte bulacağız şimdi. Devam edelim...

Münir Özkul ve rahmetli Adile Naşit birçok filmde aile rollerinde oynadılar. Rollerine can verdiler! Onlar öz anne ve babalarımız gibiydiler.
Filmlerde fakirlerdi, parasızlardı ama gülümsemeyi ve beraberliği azatlmadılar hiçbir zaman. Onlar tam aksine "   İşte şimdi aile olduğumuzu gösterelim" mantığıyla daha çok sevdiler birbirlerini.
O filmlerde zorluk, ama her şeye rağmen "birlik olarak kalınmalı ve daha çok kenetlenmeli kötü günlerde" mesajı verilirken izleyici "onlar bu açlığın üstesinden gelir, helal olsun" dediler.
İzleyici izlediği bir olayın benzerini yaşadığında da kendisine ve çevresine filme baktığı gibi bakmıyor!
Yani iki yüzlüler (film de olsa) büyük oyunculara açlığı, sefaleti yakıştırıyorlar da kendi başlarına geldiğince neden toplumdan ve milleten soğuyorlar?
Cebinde meteliği yok diye eşine ve coğuğuna hangi hakla bağırıp tartışabiliyor? Hani 'helal olsun, üstesinden gelirler'di?
"O gelirse bende gelirim" düşüncesinde olan insanlar kalmamış mı toprağımızın üzerinde?

Yeşilçam filmlerinde rol alan dev oyunculara "açsın ama mutlusun" deyipte kendine yakıştıramayan insan seçici ve iki yüzlüdür!
Tabi oyuncular açısından bakacak olursak onlar da çok haklı! "Bizi sadece filmlerde destekleyip alkışladır, ama gerçek hayatta ne hatır soranımız vardı, ne de gelip gidenimiz!" diyorlardı.
O oyuncular işte ikiyüzlüler sayesinde açlar. Gerçek hayatlarında devam edebilme gücünü halktan, toplumdan alamayınca çoğu sefil hale geldi. Bunu çıkarı için konuşan, yerine göre duygu alıp satanlar yaptı!
Tekrar ediyorum sevgili okurlar: Geçmişin sanatçıları dengesiz düşüncelerden ve halkın arasında ikiyüzlüler var diye bugün açlar! Dediğim gibi, "bu sadece iki yüzlülerin binlercesinden sadece bir örnek.
Bugün doktor olmayı, avukat, mühendis, teknisyen ve öğretmen gibi birçok meslek sahibi olmayı becerdik, ama kendimiz olmayı bir türlü beceremedik!

Not: Yarın Kurban Bayramı! "İnsanları kurban etmemek şartıyla," kurban bayramlarınızı en içten dileklerimle kutluyorum.

Barış ve Sevgi dileklerimle