İktidarı Emperyalist güçler ikna etti

Saadet Partisi GİK Üyesi Nuri Başar çözüm adı verilen süreçte, iktidarın emperyalist güçler tarafından ikna edildiğini söyledi.

Akil adamların çoğunun AKP yanlılarından tercih edilmesi ile bunun anlaşıldığını belirten Başar, "İşin bu noktaya gelmesinde katkısı olan diğer siyasilerin kameraların karşısında hançerelerini yırtarcasına bu sürece itiraz etmelerini anlamakta zorluk çekiyoruz. Küresel emperyalizm her olayda olduğu gibi günümüzde yaşanan olayların alt yapısını elli sene önce plânlamış, şartlarını oluşturmuş ve günümüze kadar getirmiş. Günümüzde yaşananlar, konu mankenlerinin rollerini yapmaktan başka bir değer ifade etmiyor. Söylediklerimi ispat eden bir belgeyi kamuoyu ile paylaşmak istiyorum. Birleşmiş Milletler 16 Aralık 1966 tarihinde, günümüzde yaşanan bölücü olayların alt yapısını hazırlayan “Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslar arası Sözleşme”yi imzaya açmış. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti o tarihte söz konusu sözleşmeyi, ülke bütünlüğünü tehdit ettiği için imzalamamış. Peki, ne zaman imza edilmiş? 15 Ağustos 2000 tarihinde, yani ANASOL-M iktidarı zamanında imzalanmış. Yani bugün bağırarak günah çıkarmaya çalışan solcu ve milliyetçiler tarafından imzalanmış." deddi.
BİRBİRLERİNİ İŞHANETLE İTHAM EDİYORLAR
Söz konusu sözleşmenin 26. 03. 2003 tarihinde Bakanlar Kurulunca görüşülerek Kanunlaştırılmak üzere Başbakan Recep Tayip Erdoğan imzası ile TBMM Başkanlığına Kanun Tasarısı olarak gönderildiğini belirten Başar, " Kanun ekindeki söz konusu sözleşme hükümleri günümüzde feryat eden muhalefetin de en az iktidar kadar sorumlu olduğunu gösteriyor. Çünkü bu sözleşme 15 Ağustos 2000 tarihinde sağcılar, solcular ve Milliyetçilerden oluşan Hükümet adına imza edilmiş. Bu sözleşmede:
"Madde 1) Bütün halklar kendi kaderlerini tayin etme hakkına sahiptirler. Bu hak gereğince halklar kendi siyasi statülerini özgürce kararlaştırırlar ve ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmelerini özgürce sağlarlar. Madde:2) Bu sözleşmeye taraf her devlet kendi ülkesinde yaşayan ve yetkisi altında bulunan bütün bireylere ırk, renk cinsiyet, din, dil, siyasal ya da başka fikir, ulusal ya da toplumsal köken, mülkiyet, doğum ya da başka statü bakımından hiçbir ayırım gözetmeksizin bu Sözleşme'de tanınan hakları sağlamak ve bu haklara saygı göstermekle yükümlüdür. " taahhütleri var.
Biri birlerini ihanetle itham eden iktidar ve muhalefetin samimiyetleri bu belgeye göre değerlendirilirse halkımız fotoğrafı daha net görecektir. " diye konuştu.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

SİYASET Haberleri