İKTİDARIN VAHAMETİ

Süleyman Soylu

 Eski bir deyim vardır; Söz uçar yazı kalır. Bu deyim eskilerde kaldı artık, teknolojik gelişmelerle birlikte, bu çağın ortalarından itibaren söz de yazı gibi uçmaz oldu artık. Halka verilen sözler, konuşulanlar hepsi aklımızda ve dijital kayıtlarda olduğuna göre, bunlardan yola çıkarak saklanacak durum kalmamıştır.10 yıldır iktidarda olan Akp hükümeti, Halkın genel özgürlüklerini vaat edip oylarını aldıktan sonra, genel özgürlüklerden ve iyileştirmelere değil kendilerine ve yandaşlarına, aynı zamanda kendi çıkarlarıyla uygun olduğu oranda ve sahada özgürlük sağlamıştır. Halkın ihtiyaç ve hizmetlerini kendi yararları nispetinde sağlamıştır, yine kendi partisel kutsallıkları içinde, kutsallığı tanımlamışlar, kendi çizdikleri, kendi ölçtükleri metrekareleri dışındakilere özgür ve evrensel uygarlığı reva görmedikleri gibi kısıtlama yoluna bile gitmişlerdir. Kapitalist sistemde; verilen sağlık tedavisi paraya dönüşmüş, ortaya serdiği, gıda, mal ve diğer hizmetlerin çöplerden toplanıp tekrar halk kitlelerine satıldığını ve piyasanın halk için ucuzladığı savı içine girilmiş, denetimsiz bir piyasa oluşmuştur.Halkın en hassas olduğu din ve inanç konusunu bile kendilerince uyarlamaya, piyasa kapitalizmiyle harmanlamaya, çıkarlarları doğrultusunda tanımlamaya koyulmuşlardır. Halkın büyük bölümü güvencesiz çalışıp sömürülürken, yardıma muhtaç insanlar çoğalırken, halkın sırtında yokken ve bu bilinmeyen, arabalarıyla ve lüks yaşantılarıyla dikkat çeken, "türbanlı bayanlar" ve "erkek beyzadeler" inancımız olan İslam'ın gereğimi acaba? Biz tüyü bitmedik onca yetim yoksul varken nerden bu servet.   Türkiyemiz'de yalan üzerine inşa edilen bir siyaset, kapitalist ve emperyalist bir ilişki ve ticaret yerine, tüm ilişkiler hizmet ve insanlık üzerine olmalıdır.                                                      Bugünlerde herkes kendine göre 28 şubatı konuşuyor. "İrtica tesbiti" üzerine o günlerde MGK'nın uyarısı üzerine 1997 "28 şubat"ında iktidarda olan Refah-Yol hükümeti düşmüştü. Bugün anlatıyorlar yeni kuşaklara, silahlı darbe gibi gösteriyorlar fakat öyle değil. O günkü kapatılan partidekile,rin AKP yi kurarak iktidara gelmeleri sonucu bugün, o günkü müdahaleci komutanları tutuklamak istediler fakat yasalar elvermedi. Çünkü bir iç saldırı ve irticai tehlike nedeniyle yapılanlar yasalara uygundu. AKP iktidarı bu kez Meclis çoğunluğuna dayanarak hazırladığı "yargı yasalarını" bir paket içinde hizmet yasalarını ve I2 eylülü de içine koyarak referanduma götürdü. Venedik kriterleri hiçe sayılarak "elma ve armutun" karıştırıldığı 26 madde, paket halinde oylandı. Paketteki, bilmediğimiz değişen yargıya göre Askerler ve Ordu'nun üst kademesi, halkın hala anlayamadığı surette tutuklanmakta ve cezalandırılmaktadır. Aslında Halkın mutlak çoğunluğu O GÜN lerde yani 28 Şubat günlerinde; çeşitli çıkış ve eylemlerle sürece destek vermiş,"sürekli aydınlık için, bir dakika karanlık" gibi eylemlere Halk da katılmıştır. Eğer bir yargılanma oluyorsa, 28 şubat'a müdahil  olan, zemin hazırlayanlar, kimler olursa olsun, asker sivil demeden ülkemiz demokrasi'sine, laikliğe zarar veren, Anayasayı ihlal eden herkes yargılanmalıdır. Türkiye de hiç kimsenin "devrisabık" yaratmaya hakkı yoktur.                                                                                            Bugünlerde terörün ve 30 binin üstünde asker ve sivil insanlarımızın katledilmesinden sorumlu ve kesilmiş mahkumiyeti olan Öcalan'la görüşülmesi sonucu "üç mektuplu" bir dolaylı "Kandil-Karayılan, Barzani-K.Irak, Aydar-Avrupa teröristlerine bir süreç başlatılmıştır. Bu mektuplardan medet umulmaktadır. Halbuki Öcalan'ın hazıladığı ve kitap haline getirdiği, yayınlanması için Anayasa mahkemesine bireysel başvuru yaptığı; "Kürtlerin Anayasası" niteliğindeki "Kürt'lerin Manifestosu" kitabı var ki; asıl bu kitap Türk kamuoyuna açıklanmalı, çünkü dünyadaki tüm Kürt'lerin sözde temsilcisi adına yazılan bu kitapta Türkiye'nin hali nicedir. Apo, amaç ve hedeflerini, dağlarda göbeğini kaşırken ve can alırken  koymuş. Acaba, Sizler herşeye rağmen mi...?
                                                                                                              Saygılarımla.
           
                                                                           
                                                       ***                                                                                          

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.