Bugün iki konuyu ele alacağım. İlk konumuz karla mücadele konusundaki başarımız olacak. Karadeniz sahil şeridindeki illerin büyük bir kısmında uzun zamandan beri yağmayan kara maruz kalınca, karla mücadelede sınıfta kaldılar. Sadece Samsun sınıfta kaldı dersek haksızlık etmiş oluruz; sosyal medyada dün Trabzon’da bir vatandaş almış eline yemek tuzluğunu sokakları tuzluyor. Bu çok güzel bir tepki, hatta açıklamasında da şöyle diyor: “Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı için Atom Karınca diyorlar, karınca demelerinin nedeni karınca kışın yatar yazın çalışır, bizim Başkan da kışın yattığı için ona Atom Karınca lakabını takmışlar”. Ordu, Giresun belediyelerinin de Trabzon’dan farkı yok. Ordu Belediye Başkanı Enver Yılmaz İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kaldırdığı Mobese tuzakları nedeniyle derdinden konuşmaya dahi mecali kalmamış olmalı ki açıklamasını dahi bulamadık sosyal medyada.
Bizim Vezir Hazretleri’ne gelince, adam kalıcı yatırımlar peşinde, öyle kara, kışa, havaya suya harcayacak kaynağı olmadığını beyan ediyor, doğru da diyor… Golf alanı gibi halkın yüzde doksanının belki de tamamının ihtiyacı olan (!) önemli bir yatırım varken sokaklardaki karı temizlemenin ne anlamı var ben de anlamış değilim. Herkesin evinde oturup dinlenmek varken, ne işi var sokakta, işte, evinde yatıp uyusun… Böylece kar temizliği yapmaya da gerek kalmaz, paraları çok önemli olan golf sahasının yapımına harcar, toplumun çok ihtiyaç duyduğu (!) bu önemli konuyu halletmiş oluruz. Vezir Hazretleri ömrü hayatında fakir fukaranın, esnafın, tüccarın derdinden anlamadığı için sosyal medya üzerinden kar temizliği yapılmadı diyenlere verip veriştiriyor, bazı ahmaklar da bunu yağlandıra, ballandıra sert cevap verdi diye haber yapıyorlar ya ne diyeceğimi bilemiyorum. Ama neye layıksanız öyle idare edilirsiniz kuralı gereği demek ki biz buna layığız diyerek bu konuyu burada noktalıyorum.
Gelelim ikinci konumuza… İlk mesleğimin imamlık olması hasebiyle imamlara, müftülere, vaizlere ilgim diğer meslek gruplarından çoktur. Hani ilk göz ağrısı derler ya öyle birşey. İlkadımın eski müftüsüyle ilgili yaptığımız haberleri birçoğunuz zaten biliyorsunuz, yaptıklarımdan asla pişman olmadığım gibi keşke biraz daha yapsaydım diyorum. Ancak ondan sonra gelen şimdiki müftü ile ilgili tek bir haber dahi yapmamış olmamızın nedeni, adam işini yapan, dürüst, İlkeli, şeffaf bir insan olduğundan elimizden geldiği kadar da karşılıklı çalışmaya özen gösterdik. Sağolsun iki Ramazan ayında toplumun ihtiyacı olan İslami bilgiler her gün gazetemizde İlkadım Müftülüğü vaizleri yazdılar, biz de yayınladık. Bizim derdimiz üzüm yemek bağcıyı dövmek değil; her kim işini adam gibi yaparsa biz sonuna dek yanında oluruz, kim de işini yapmazsa onun da aynı şekilde karşısında oluruz.
İlimize atanan müftülerle ilgili biz de araştırma yaparız. Daha önce görev yaptıkları yerlerde tanıdık insanlara sorarız. Ne yaptıklarını, icraatlarını, sosyal münasebetlerini, göreve karşı ilgilerini öğreniriz, ondan sonra onlarla ilgili bizim de bir duruşumuz olur. Veysel Hoca da ilimize Müftü olduğunda daha önce görev yaptığı Trabzon, Denizli illerinde tanıdığım bir kaç arkadaşla görüştüm. Hepsinin verdiği bilgi örtüştü; Müftü Efendi’nin görevine bağlı, disiplinli bir insan olduğunu ama iki çocuğunun engelli olması nedeniyle de çok sıkıntılar yaşadığını, bu nedenle de biraz asabi olabileceğini söylemişlerdi. Benim İçin önemli olanı şehrimize gelen müftüleri kafa kola alıp onları yöneten bir şebekenin kontrolüne girip girmeyeceği konusuydu. Sanırım iki yıla yakın bir zamandır Müftü Efendi ilimizde görev yapmakta, kimseden Müftü’nün falanca adamın kontrolünde, feşmanca ekibin adamı dediğini duymadığım gibi hocaların yemek ziyafetlerine gidip oralarda gününü gün eden bir Müftü olmadığını da müşahade etmiş olmam beni mutlu etti.
Zira eskiden bazı müftülerin sürekli gidip yemek yedikleri, ziyafet çektirdikleri camiler, Kur’an kursları vardı. Bir dönem Kalkanca Kur’an Kursu’nda sürekli mangal ziyafetleri yapılıp İlçe Müftüsü orada ziyafete giderken, öğrencilerin üç öğün zeytin ekmek yedikleri dönemleri olduğunu bu gazeteden okumuştunuz. Hamdolsun şimdi ne İlkadım Müftüsü ne de İl Müftüsü böyle bir rezalete izin vermiyorlar, Allah onlardan razı olsun. Ancak bilhassa İl Müftüsü’nün hocalardan görev istemesi hususundaki disiplini birilerini rahatsız etmiş olacak ki Müftü’yle ilgili basına beyanat vermişler. İmamlar, müezzinler ve diğer din görevlileri Müftü’nün disiplininden şikayet ediyorlarsa anlayın ki Müftü işini doğru yapan, dürüst adamdır. Yoksa hiç bir Müftü için “Mafya babası gibi tehdit etti” iddialarına asla ve kat’a inanmam… Hocalara “Gidin işinizi adam gibi yapın, cemaate sohbet edin, camileri erkenden açın, camilerinizi temiz tutun, cemaatinize Kur’an öğretin demenin dışında Müftü görevliye ne diyecek? Büyük Caminin İmam odasında oturup sohbet etmeyen Müftülere bazıları kızsa da biz onları takdir ederiz. Ben müftü efendiyi yüz yüze hiç görmedim ama yaptıklarını takdir ediyorum. Kalın sağlıcakla.