İLAHİ RIZAYA ULAŞMAK…

Sami Kesmen

       Ruhlar aleminde, bütün ruhlar, Allah c.c’a kulluk yapacakları sözünü vermiştir. Bu bir ahidleşmedir. Allah c.c’a verilen bu sözün yerine getirilerek, ahiretin kazanılacağı yer dünyadır. Allah’a inan bir kul için hedef; Cenneti kazanma, Cehennemden uzak olma arzusu değil, Allah c.c.’ın rızasını kazanmaktır. Bu sonuca ulaşmak; ruhlar aleminde verilen sözün, yapılan ahidleşmenin dünyada gerçekleşmesi ile sağlanır.
       Allah’ın sevgisini kazanmak; tevhid inancına sahip olmak, ahirette hesap verileceğine inanmak ve bu inançlar doğrultusunda dünya yaşamını şekillendirmektir. Dünyanın süs ve meşgaleleri insanların Rablerine vermiş oldukları sözü yerine getirmelerini zaafa uğratabilir. Bunun içindir ki, Yüce Yaratan, ilahi mesajlar göndermiş, bu mesajların anlaşılıp, hayata yansıtılması için de elçiler görevlendirmiştir.
       Kur’an okumadan, hükmü anlaşılmadan ve bu hükümlere uygun yaşanmadan Allah c.c’ın sevgisi ve rızası kazanılamaz. Allah c.c’ın sıfatlarının tanıtıldığı ihlas süresini sürekli olarak okuyan bir sahabe için Peygamberimiz, “Allah o sahabeyi seviyor” buyurmuştur. Sahabe, ihlas süresini okumakla Rabbını sevdiğini ortaya koymuştur. Çünkü bu sürede Allah c.c. kendisini tanıtmaktadır.
       Allah c.c’ın kesin emri olan farzlara riayet etmek, hayatın tamamını ibadete dönüştürmek için sürekli nafile ibadetler yapmak da, Yaratanın sevgisini kazanmanın yollarındandır. Bir kutsi hadiste Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır; “Kulum bana, kendisine farz kıldığım şeylerden daha sevimlisi ile yaklaşmadı. Kulum, nafile ibadetler ile bana yaklaşmaya devam eder ki sonunda onu severim. Onu sevince, onun kendisiyle işittiği kulağı, kendisiyle gördüğü gözü, kendisiyle tuttuğu eli ve kendisiyle yürüdüğü ayağı olurum. Benden isterse, mutlaka ona istediğini veririm. Bana sığınırsa, mutlaka onu korurum.” Kul, Allah’ı zikrettiği sürece Allah kulunun yanındadır.”
       Heva ve heveslerini Allah sevgisi için terk etmek, şeytanla dostluk kurmayıp, nefsini ilah edinmemek kulu Allaha yaklaştıran temel kuraldır. Zikir ve şükür, sabır ve tahammül nefsin hareket alanını sıfıra indirecek amellerdir. Allah’ın nimetlerini tanımak ve bu nimetleri insanlarla paylaşmak zikrin ve şükrün zirve yapmış halidir. Peygamberimiz; “Mü’minin işine hayret; şüphesiz bütün işi onun için hayırlıdır. Ona bir bolluk isabet etse şükreder ve bu onun için hayırlıdır. Ona bir darlık isabet etse sabreder ve bu onun için hayırlıdır” buyurmaktadır.
       Sözle ve fiille, kalple ve bedenle Allah’ın büyüklüğüne boyun eğilmesi de kulu Allaha yaklaştırır, rızasını kazandırır. Namaz kılmak, iyilikte yarışmak ve dua etmek, bunun bariz şeklidir. Tevbe-i İstiğfarda bulunmak, geceleri kalkıp rüku ve secde yapmak Allah’ın en sevdiği amellerdendir. İnsanları Allah için sevmek, bütün kötülüklerden ve haramlardan uzak durmak da Allah’ın sevdiği fiillerdendir.
       Kulun, Allah’ın sevgisini kazanması büyük bir lütuftur. Bunun için kısaca; inancının ve ibadetinin sağlıklı, ahlakının güzel olması gerekir. Bunların hepsi de sahih imanı sağlamak, gizli ve aşikar hallerde takvayı elden bırakmamakla olur. Allahın sevgisini kazanmak, rızasını kazanmaktır. Allahın razı olduğu kul olmak, ahiret için en güzel sermayedir.
       Müslüman için hedef Allah c.c”ın rızasını kazanmaktır. Kulluk da; ilahi rızaya erişmekle gerçekleşir. Kimin hoşnutluğu kazanılmak istenirse kulluk da ona yapılmış olur. Hedefi Allah rızası olan herkesin kulluğu da Allah içindir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.