İLİM İRFAN YUVALARINDA DA BU YAPILIRSA GERİSİNİ SİZ DÜŞÜNÜN
Haksızlık nerede,kime yapılmış olursa olsun karşısında durmak hepimizin görevidir, 'Bana Değmeyen Yılan Bin Yaşasın' veya 'Gemisini Yürüten Kaptan' mantığı ile hareket edenler her zaman kaybetmeye mahkum olduklarını unutmasınlar. Toplumdaki düzgün insanlar dik durmasını bilip, haksızlık karşısında gerekeni yapmaz iseler bir gün sıranın kendilerine geleceğini de bilmelidirler. Hiçbir Peygamber, Hiçbir Allah dostu bana değmeyen yılan bin yaşasın dememiştir. Mekke müşrikleri efendimize saltanattan, her türlü dünya nimetine ne istersen verelim demiş olmalarına karşın Yüce Efendimiz bir elime Ay'ı, bir elime Güneş'i verseniz yine Hak davamdan dönmem demiştir.
Bu şehirde bunca mücadele etmemizin nedeni sadece nefsimizi tatmin edip, insanlara gereğini yapmak olsaydı şimdiye kadar çoktan helak olmuştuk, yaptığımız işlere nefsimiz karışmış olsa da ağırlıklı olarak Rabbimizin rızasını tahsil etmek olduğundan Rabbimizin yardımı ile ayakta kaldık, aksi halde bu kadar canavarın arasından sağ çıkmak mümkün değildi. Rabbime nihayetsiz şükürler olsun ki o canavarların bunca uğraşına rağmen bizi mahcup etmedi. Bu kadar detaydan sonra gelelim asıl konumuza. Malumunuz geçtiğimiz Ağustos ayında Üniversitemizin Rektörü yeniden atandı, Rektör Bey atandıktan sonra görev süreleri sona eren bazı Fakülte Dekanları ile ilgili bir çalışma başlattı.Nedir bu çalışma derseniz fakültelerde bir nevi temayül yoklaması yaparak atayacağı Dekan'ın herkes tarafından kabul edilen, sevilen ve sayılan bir idareci olmasını temin edecekti.
Görev süresi sona eren İlahiyat Fakültesi Dekanlığı ile ilgili de bir temayül yoklaması yaptı, temayülde ismi öne çıkan kişi Prof.Dr. Mehmet Okuyan idi, Mehmet Okuyan'ı kamuoyu çok iyi tanır, çünkü kamuya mal olmuş, çok iyi bir tefsir alimi olan Mehmet Okuyan'ı bende yaklaşık kırk yıldır tanırım. Babası merhum Kemal Okuyan Hocamız da çok kıymetli bir alimdi, Mehmet Hoca ilk tahsilini babasından yaptı, hafızlık ilmini tamamladıktan sonra medrese usulü Arapça ilmini de okudu, daha sonra İlahiyat Fakültesini bitirdi. Prof. Dr. Mehmet Okuyan diğer meslektaşlarından çok farklı bir kariyer çizdi, Kuran'a o kadar vakıf oldu ki sohbetlerinde adeta Cenab-ı Hak'la konuşurcasına samimi ve içten konuşarak dinleyenlerin gönlünü fethetti.
Ülke genelinde televizyon kanallarında çok güzel programlar yapmaya başladı, hatta yurtdışında bir çok konferansları oldu, geçtiğimiz Ramazan ayında Hilal TV'de sahur programları sundu, sohbetlerinde Ehl-İ Sünnet çizgisini aşmayan, inanç, itikat ve amel noktasında başkaları gibi aşırılığa kaçmaksızın sade ve samimi bir hayat sürmeyi tercih etti. Şayet isteseydi, her türlü dünyalığa sahip olurdu ama ona giden hediyeleri dahi kabul etmeyip öğrencilerine verdiğini çok iyi biliyorum. Mehmet Hocayı İstanbul'dan talep ettiler iki ay önce talep yazısı Rektörlüğe ulaştı, Rektör Prof.Dr. Hüseyin Akan Hoca Mehmet Okuyan gibi bir değeri kaybetmek istemediğinden yazısını bekletti, onun amacı da Mehmet Hocayı İlahiyat Fakültesi'ne Dekan yapmaktı. Rektör kendisine düşen görevi fazlasıyla yaparak fakültede yaptığı temayül oylaması sonucunu da göz önüne alarak YÖK'e sunduğu üç kişilik listenin birinci sırasına Mehmet Okuyan Hocayı yazdı.
Rektör yazmasına yazdı ancak İsmail Türüt'ün dediği gibi ''okudum üfledim gönderdim'' ama sonra ne oldu ben de bilmiyorum.Bizim Mehmet Hocanın da YÖK'e birinci sıradan giden ataması yapılmayarak ikinci sırada olan Hüseyin Peker Hoca atandı. Prof. Dr. Hüseyin Peker de sevdiğim değer verdiğim arkadaşımdır, atanmasına bir şey demiyorum ancak buradaki sıkıntı Hüseyin Peker daha önce Dekanlık yapmış, şimdi de sıranın gençlerde olması ve onların heyecanı ile İlahiyat Fakültesine bir şeyler kazandırmanın heyecanını yaşamaları gerektiğini düşünüyorum. Geçtiğimiz dönem Dekanlık yapan arkadaşımız bu şansı yakalayamadı, Mehmet Okuyan hocanın yakalayacağını düşünüyorum.
Peki şimdi ne olacak derseniz Mehmet Okuyan gibi kaliteli bir arkadaşı bu şehir ve Üniversite kaybedecek, tayinini İstanbul'a alıp gidecek. YÖK genellikle Üniversitelerden gelen Dekan sıralamasındaki birinci sırada olanı atar, zira Rektör çalışacağı kişiyi birinci sıraya koymak sureti ile gönderdiğinden YÖK bunu dikkate alır ama burada çok enteresan bazı kulislerin yapılarak farklı bir uygulama olduğunu düşünmeden edemiyorum. İlim irfan yuvalarında da siyasetteki ayak oyunları olursa buna çok üzülürüm zira o müesseseler hepimizin okuyup geçtiği kurumlardır, onlar kötü ise biz de kötüyüz demektir amma ve lakin bu iş beni çok üzdü. Atanan arkadaşa hayırlı olsun diyorum ancak Mehmet Hocanın bu şehirden gitmesi beni ziyadesiyle üzer, kendisi benim için altın kıymetinde bir arkadaş, bir dost ve ilim adamıdır. Altın yere düşmekle kıymetini kaybetmez, Allah bahtını açık eylesin hocam. Kalın sağlıcakla