Geçtiğimiz 4 haftada; 4 maçta alınan 2 puan, cezalar, transferler ve bir kongre haberi gündemdeydi. İlk olarak içeride oynadığımız Karabükspor maçı ile merhaba dediğimiz sezona son dakikalarda yenilen gol ile 1 puanla başladık. Kamuoyunun ve spor otoritelerinin beklemediği ama taraftarın hep özlemle beklediği mücadeleyi sergileyen Samsunsporumuz, şanssızlığının ve hakem hatalarının kurbanı olarak, galibiyetle bitirebileceği bir maçtan beraberliğe razı olarak ancak sevenlerine umut vererek ayrıldı. Ancak maç sonrası alınan 1 puan ve mücadeleden çok, son dakikalarda gördüğümüz 2 kırmızı kart ve hakemin galeyanına gelen taraftarımızın tepkisini koymasından dolayı gelen saha kapatma cezası konuşuldu. İlk maçta bunların yaşanması, ilerleyen haftalarda ne gibi sorunlar yaratacak ya da ders almamız açısından önemli mi olacak hep birlikte göreceğiz. Geçen sezonun istatistiklerine bakıldığında 19 Mayıs Stadyumunun ve Samsunspor taraftarının önemi göze ilk çarpan ayrıntı oluyor. O atmosferde rakibe sahayı dar edip, yenilmez denilenleri yendiğimize şahit olmuştuk geçen sene. Bu sebepten dolayı, saha içinde veya dışında her ne olursa olsun, biz Samsunspor taraftarı olarak sağduyumuzu kaybetmemeliyiz ki, elimizdeki avantajı göz göre göre rakibe teslim etmeyelim. Ayrıca iş taraftarda bitmiyor. Futbolcularımız da eldeki kadronun farkında olup, basit kartlardan ve cezalardan kaçınmaları gerekmektedir.
2.Hafta, nispeten şanslı olduğumuzu düşündüğüm Karşıyaka deplasmanına gitti takımımız. Şanslı olduğumuzu düşünmemin sebebi, bizim gibi içerde seyircisini arkasına alarak etkili olan KSK"nın, geçen sezondan kalan 5 maç seyircisiz oynama cezasından birini bizim maçta çekiyor olması idi. Ancak maalesef evdeki hesap "çarşı"ya uymadı, etkisiz ve silik bir futbolla sahadan mağlubiyetle ayrılan taraf olduk. Maç öncesi yapılan transferler de takıma pozitif bir etki edemedi maalesef. Deplasman fobimizin devam ettiğini görmekte gerçek anlamda bir hayal kırıklığı oldu bizler için.
3.maç ise ceza sebebiyle Ordu"da oynandı Mersin İdman Yurdu ile. Hatırı sayılı bir taraftar kitlesi, ramazan ayı olmasına rağmen Ordu"ya akın etti. Fakat ne olursa olsun orası Samsun değildi ve aynı atmosferin oluşması mümkün değildi. Üstüne dış etkenlerin tahriki eklenince tribün olarak fayda sağlayamamamız, tüm aksiliklerin tuzu biberi oldu. Saha içinde ise; Turhan Hoca"nın yeni isimleri kadroya adapte etme çabaları ters etki etti ve hazır olmayan futbolcuların performansı yenilginin temellerini hazırladı. Bir de sezon başından beri performanslarını yükseltemeyen stoperlerimizin bu maçta da dökülmeleri ile sahadan boynu bükük ayrılan bir kez daha biz olduk. Şu 3 maç içerisinde kaçan 3 puana en çok yandığım maç bu M.İ.Y maçıdır. Eğer ki maçı Samsun"da oynasaydık, tahmin ettiğimizden daha kolay bir galibiyet almamız işten bile değildi. Geçen sezon ligde kalmamızın son haftada aldığımız 1 puana bağlı olduğunu hatırlayınca, böyle nüanslara şimdiden dikkat etmemizin faydasını ileride göreceğimizi düşünüyorum.
Hafta sonu ise, Rize deplasmanına gittik. Rize"nin kadrosu ve formuna bizim deplasman karnemizi ve futbol kalitemizi eklediğimizde sonucun hüsran olacağını düşünen kişi sayısı oldukça fazlaydı. Nitekim maç başladığında oyuna mental olarak hiçbir şey katmayan Samsunspor"a karşı, ne yaptığını bilen bir Rizespor vardı. Futbolun adaleti tecelli etti ve ilk yarıyı savunmamızın gayretiyle(!)- 2-0 geride bitirdik. Devre arasında ki maç yorumlarında ise kimsenin maçtan umudu kalmamıştı çünkü tüm umutlar Turgut"un sağ ayağında eriyip bardaktan boşanırcasına yağan yağmura karışmıştı. 2.yarı başladığında ise, her zaman ki gibi elinden geleni ardına koymayan bir Murat Yıldırım Klasiği vardı. Haftalardır aleyhimize çalan düdükte, ilk yarıda yine lehimize çalması gerekirken çalmadığından ve dönen pozisyon gol olduğundan dolayı huzursuzlanmış olacak ki, tam ihtiyacımız olduğu anda penaltı vuruşu için çaldı. Murat"ın çabalarıyla kazandığımız penaltıyı, maç boyunca out atışı hariç her türlü duran topu kullanma isteğiyle yanıp tutuşan Turgut gole çevirmeyi başardı. Bu dakikadan sonra ise her şey bizim istediğimiz gibi gelişti. Gol için bastıran, puan arayan taraf bizdik ve aradığımız golü, bu sene ki gururumuz Hakan Akman"ın akıl dolu vuruşuyla bulduk. Eğer biraz daha cesaretli olabilsek 3 puanı Samsun"a getirmek çok uzak değildi belki ama deplasmanda 1 puan iyi puandır demiş büyüklerimiz, razı olduk.
Bir parantezde Şirinler"e açmak lazım bu maçla ilgili. Onları televizyondan izlerken aldığımız hazzı anlatmanın zaten mümkünatı yok ancak, tahriklere kapılmayarak gösterdikleri olgun davranış, kendilerini geliştirmeye ne kadar açık olduklarının en büyük ispatıdır, helal olsun hepsine.
Müsabakalarda durum böyleydi. Bir de aldığımız 13 oyuncudan şimdiye kadar sahaya çıkmış olanları bir hatırlayalım.
* Okan Karabulut"tan başlamak isterim. İmzayı ilk attığında bir karamsarlık sarmıştı hepimizi. Yıllardır oynamamış bir kaleci, derin düşüncelere yol açmıştı camiada. Ancak oynadığı ilk maç olan Karşıyaka maçından beri adım adım yükselen performansı gözlerden kaçmadı. Fiziği bir kaleci oldukça uygun ve şu ana kadar bariz hatası olan bir gol yediğini hatırlamıyorum. Çok önemli olmasa da bir artısı daha var, bizlere eski bir dostu hatırlatıyor kalede duruşu, Bogdan Stella. İlerleyen haftalarda daha iyi olacağına inanıyorum.
Adem Alkaşi ile devam edelim. Sahaya çıktığı ilk maç Mersin İdman Yurdu maçı idi. Henüz hazır olmadığı daha maçın 5.dakikasında belli olmuştu ve Mersinli Sami"nin fark etmesi de geç olmadı. İlk maç için oldukça kötü bir başlangıçtı ancak, herkesin içine küçükte olsa bir umut tohumu ekmeyi başardı Adem. Eğer biraz daha çabuk olabilir ve defanstan çıkarken pas hatası yapmazsa, tepki çekmemesi açısından daha yararlı olur. Zaman zaman yaptığı bindirmelerle de etkili olabileceğinin sinyallerini verdi zaten oynadığı 2 maçta da.
* Orhan Taşdelen hakkında net yorumlar yapmak için henüz erken ancak; tek oynadığı maç olan M.İ.Y maçı göz önüne alındığında, hava toplarında etkili olduğunu, topu iyi kullanmaya çalıştığını ancak çabukluk ve hız açısından şimdilik sorunları olduğunu söyleyebiliriz.
* Hakan Hacıbektaşoğlu"nu sadece Rize maçında önlibero mevkiinde izledik. Geldiğinde tamamen soru işaretiydi. Açıkçası çokta bir şeyler beklemiyorduk ama performansı gerçek anlamda etkiledi beni. Mücadeleci karakteri ile yılmadan savaşması, topu kazandığında dikine oynamaya çalışması pozitif özellikleri. Pas yüzdesini de yükseltirse eğer, bir daha formayı çıkarması zor olur.
* Giorgi Chelidze için hemen hemen her yazımda bahsediyorum zaten. Nedense çok yalnız kaldığını düşünüyorum hücumda. Onun kabahati mi yoksa takımın oyun yapısına mı kurban gidiyor bilemiyorum. Ne olursa olsun, henüz hiç atamamış olsa da tam bir golcü izlenimi yaratıyor ben de. Kocaeli maçında atacağı bir gol, orucunun bozulmasına sebep olur da, ağız tadıyla bir golcü izleriz umarım.
* Hakan Akman"dan da bahsetmek istiyorum. Evet, ben de biliyorum altyapı ürünü olduğunu ve yıllardır forma sırası beklediğini ama nedense hemşehrilerine verilen fırsatlar bir türlü ona verilmediğinden şimdiye kadar ya alt takımlarda kapattı maç eksiğini ya milli takımlarda. Yeri geldiğinde de maraton tribünün de maç izlediğine şahit olduğum da vakidir. Şimdiye kadar kuşkusuz kendinden beklenen patlamayı yapan tek oyuncu. Formayı kapmak için olan hırsı da eli belinde sahada dolaşanları gördükçe daha da artıyordur eminim. Keza Rize maçında attığı golden sonra ki sevinci ancak gerçek bir Samsunsporlunun yaşayabileceği bir sevinçti. Senden çok şeyler bekliyoruz Hakan, bu takımın bir geleceği varsa, o senden başlıyor. Bozmadan devam edersin inşallah.
* Şimdilik bu kadar, işler umduğumuz gibi giderse 4 haftada bir, bir analiz yapmak istiyorum. Temennim, her hafta galibiyetleri, 3 puanları ve güzel olayları aktarmak sizlere. Son olarak, Başka? diye soranlara inat; Sadece Samsunspor!!