İlkadım Belediye Başkanının İlk yüz gününün değerlendirmesi
Doğrusunu ararsanız bugün yeni bir yazı dizisi başlatmayı düşünüyor idim. Yazı dizisinin konusu Adem Güney ile Adnan Bahadır"ın serüvenleri olacaktı. Ancak dün yazlıkta ziyaretime gelen eski bir dostumla yaptığım sohbetten sonra, bugünkü yazıyı değiştirip, İlkadım Belediye Başkanı"nın ilk yüz gününün değerlendirmesine ayırmak zorunda kaldım. Merak etmeyin, yazmayı düşündüğüm yazı dizisinden vazgeçmiş değilim. Önümüzdeki günlerde onu da yazacağım. Hani Emin Çölaşan"ın merhum Turgut Özal"la ilgili yazdığı Turgut Nereye koşuyor kitabı vardı ya, bu yazı dizisi de işte onun gibi bir şey olacak. Adem Güney"in nereye koştuğunu, ne yapmak istediğini, geçmişte yaptıklarını, benimle yaşadıklarını içerisine alacak bir yazı dizisini; canlı şahitleri ile birlikte yazacağım.
Gelelim 29 Mart mahalli seçimleri sonucu iş başına gelen Sayın Necattin Demirtaş Bey"in yüz günü aşan icraatlarından edindiğim intibalara. Öncelikle Sayın Başkan"ın Belediye başkanlığı koltuğuna nasıl oturduğunu, onu başkan yapan etkenlerin neler olduğunu tespit ettikten sonra; yaptığı icraatları konuşmamız gerektiği kanaatindeyim. Şayet işe oradan başlamaz isek, bazı önemli ayrıntıları yazma fırsatımız da olmayacaktır. Sayın Demirtaş" ın Başkan olmasında rol oynayan üç önemli faktör vardır. Bunlardan birincisi, mevcut Belediye Başkanlarına olan vatandaşın tepkisidir. İkincisi yapılan listelerde yer alan meclis üyeliklerinde yapılan hatalar, üçüncüsü ise bugüne kadar yapılamayan yerli, yabancı ayırımının ve yerlilerin ittifakıdır. İşte bu üç faktör Sayın Demirtaş"ın seçimi kazanmasına neden olmuştur. Ancak burada yerli ittifakından bahsederken İlkadım Belediyesinin kurucu ve eski Başkanı olan Ahmet Okuyucu"nun vermiş olduğu desteği göz ardı edemeyiz. Tek başına asgari on bin oya hükmedebilen Sayın Okuyucu bu seçimde Ak Parti"den aday adayı olup, aday olamayınca tüm gücü ile Sayın Demirtaş"ı desteklemesi, onun ipi göğüslemesinde büyük rol oynamıştır.
Başkanlık koltuğuna oturması ile birlikte oy verenlerin büyük ümit beslediği Demirtaş; ilk hatasını seçtiği çalışma arkadaşları ile birlikte yapmış, Başkan yardımcısı olarak yanına aldığı arkadaşlar çalışma heyecanını yitirmiş, emekliliği gelmiş, ununu elemiş, eleğini asmış kişilerden oluşmuş olması maça bir sıfır mağlup başlamasına neden olmuştur. Öte yandan borç batağı içerisinde devraldığı Belediye bütçesi ile icraat yapmaktan ziyade borç ödemekle yükümlü olunca, işler daha da çıkmaza girdi. Bir yandan parti teşkilatının talepleri, bir yandan hemşerilerinin beklentileri; bir yandan halkın beklentileri, diğer bir yandan teşkilatla ters düşmüş eski kulağı kesik ülkücülerin talepleri ile karşı karşıya gelince yapabilecek fazla bir şeyi olmadığını görüp, işi oluruna bırakmış durumda. Kimilerinin iddiası, ipi bir meclis üyesi ile özel kalem müdürü ve eşine verdiği doğrultuda. Kimileri eski arkadaşlarını daha fazla dinliyor, kimileri ise parti içerisinde var olan Devlet Bahçeli, Koray aydın çekişmesinde Devlet bahçeli tarafından teşkilatlardan temizlenen eski kulağı kesiklerin Başkan tarafından korumaya alındığı, hatta bunlardan bazılarına yakında Belediyede iş vereceğini, bazılarını Belediyede çalıştıracağı, bazılarına ise BİT olarak adlandırdığımız sosyal tesisleri özelleştirip vereceği iddiasındalar. Şayet bu denilenlerden herhangi birisi doğru ise vay geldi başkanın haline. Yok, bunlar söylentide kalır, başkan teşkilatı ve hemşerileri ile iç içe gönül gönüle, kendisine destek verenlerin gönlünü alarak yönetimini devam ettirirse; o zaman söylenecek söz yok. Aldığım bilgiler doğru ise Sayın Demirtaş, seçildikten sonra Okuyucu Başkan"ı ziyaret etme nezaketini göstermemiş. Seçimden önce gün aşırı ziyaret ettiği bir insanı seçimden sonra arayıp sormaz ise, bu onun vefasızlığını gösterir ve bu toplum bu tür insanları affetmez.
29 Mart seçimlerinden henüz 110 gün geçmiş durumda. Beş yıl denen zaman işin başında insana çok bir zamanmış gibi geliyor, ancak hemen gelip geçiyor. Daha dün gibi algıladığımız 1999 ve 2004 seçimleri geldi geçti. Nice Başkanlar koltuğundan oldu. Şimdi çay içecek dost bulamıyorlar. Önemli olan gök kubbede hoş bir seda bırakabilmektir. Şehrimizde son yirmi yıldır seçilmiş olan Milletvekili, Belediye Başkanı, Meclis üyesi nice arkadaşlarımız vardır. Bu insanlar görev yaptıkları süre içerisinde memnun edemedikleri durumlar elbette olmuştur. Ancak memnun ettikleri ile memnun etmedikleri oran olarak eşitse problem yok. Seçildikleri göreve seçilmeden önce gidip, çayını içtikleri dostlarının seçilmedikleri dönemde de rahatlıkla çayını içebiliyor iseler; ne mutlu onlara. Yok çay içmeye üç tane dost bulamıyor iseler, işte o zaman acınacak halleri var demektir. Ama unutmasınlar ki, yaptıklarının bedelini ödemektedirler. Kim ne ederse onu bulur. Seçimle iş başına gelmiş arkadaşların kulağına küpe olur ümidiyle. Mutlu haftalar.