Adını kullanarak, kendisine prim oluşturmasına katkı sağlamak istemediğim biri, imam-hatiplileri işaret ederek, sapıklık tarifi yapmaya çalıştığını, yazılı ve görsel basından öğrendik. Lafa bakmak gerekir laf mı diye, söyleyene bakmak gerekir insan mı diye. Yatak kıyafeti formunda toplumun önüne çıkan ve kendisini bu haliyle takip etmekten mutluluk ve huzur duydukları anlaşılan izleyicilerine kendince bir tarif yaparak, durduğu yeri anlatan bu kişinin ismini kullanmıyorum. Toplumsal değerler üzerinden kendi reytingini yükseltmenin peşinde olduğunu düşündüğümüz bu kişiye sanatçı da demiyorum. Toplumun değer yargılarıyla alay eden birinin o toplumda sanatçı kimliğini kullanmasına da gönlüm razı olmuyor. İlkokul seviyesinde bilgiye ve tahsile sahip bir kimse bile “Sapık” kelimesinin kimler için söylendiğini bilecek kadar donanımlıdır. Bu seviyede bir donanıma sahip olmadığı, kullandığı tariften anlaşılan bu kişiye “zır cahil” diyerek tarif yapmak bile eksik kalır. Cahillerle ilişkinin ve iletişimin nasıl olması gerektiğini Yüce Kur”an bildirmektedir. Onlara selam deyin geçin buyuran Ku”an, o gibilere değer atfedecek diyaloğa girilmesini istememiştir. O nedenle de; bu kişiyi dikkate almıyorum.
Toplumun inançlar ve etnik yapılar üzerinden kategorize edilmesi çok yanlıştır. İnanç değerlerimize göre; bazı insanlar hayvanlardan aşağıdırlar. Aklını kullanamayanlar üzerine pislik yağdığını da yine Kur”andan öğrenmekteyiz. Hayvanlardan aşağı olanlar da aklını kullanmayanlardır ki, onlara insan denemez. Biyolojik olarak insan olan bu gibiler; değersel olarak hayvandan da aşağıdırlar. Onlara hayvan demek, hayvanlara hakaret kabul edilecek bir tarif olur. İmam-hatiplerle ilgili kategorik bir ayrımı işaret edip de, onlara “Sapık” diyecek kadar “Zır Cahil” olan birisine insan demek doğru bir isimlendirme olmayacaktır. İmam-Hatipler ve İmam-Hatipliler ayrıcalık değil, toplumsal zenginlik ifade eden bir kitledir. Tahsilinden ve değer yargılarından dolayı bir kimseye isimlendirme yapılamaz. Bu tür sıfatlandırmalar tamamen davranışlar üzerinden oluşturulur ki, bu davranışlar da toplumsal karşılığı olan ahlaki değerler üzerinden belirlenir. Yatak kıyafetiyle toplum içinde olan birisine ”İnsan değildir” demek çok yerinde bir tariftir. Mala, cana, vatana, devlete, millete, değerlere, dini inançlara saygı duyulmasının; kendi inandığı dinin bir emri olduğunu bilen bir kitleye “Sapık” işareti yapmak; insani değerlerden uzak bir ruh halini yansıtmaktadır ki, buna da; ya “Ruh Hastası” ya “İnsan Değil” demek tam yerinde olacaktır. Bir kimsenin “Zır Cahil” olması bile, toplumsal değerlerle iç içe yaşayan bir kitleye “Sapık” demesinin gerekçesi olamaz.
İslama göre; her kademedeki insanın, kendisiyle ilgili gerekli bilgileri öğrenmesi farz-ı ayındır. “İmam-Hatipliler” demekle, yapılan bir tahsil ifade edilmektedir. Bu tahsilin müfredatında olan bilgilerin her Müslüman tarafından bilinmesi İslami bir gerekliliktir. İmam-hatipli olmak, bu bilgilere sahip olmanın öncülüğünü yapmak anlamına gelir ki, bu durum toplumsal bir ayrıcalık değil, topluma sunulan bir hizmet ve zenginliktir. İmam-Hatipliler ve İmam-Hatipliler formunda dini bilgiye sahip olan birileri; içinde bulundukları toplum için güvenin teminatıdır. İmam-Hatiplileri işaret ederek “Sapık” diyecek kadar “Zır Cahil” olanların bile güven teminatı; imam-hatipliler ve onlar gibi dini, milli, sosyal, kültürel ve entelektüel bilgilere sahip olanlardır. Bu kitlelerden kimse zarar görmemiştir.