Geçtiğimiz yıl Ağustos ayında Mandisire adlı çalışmasıyla ABD'de 90 ülkeden 5 bin resim arasından sıyrılarak Jüri Ödülü'ne layık görülen Prof. Dr. Gülten İmamoğlu, bugünlerde Los Angeles'ta açtığı serginin heyecanını yaşıyor. Sanatçı, Türkiye'de çok fazla tanınmamasını ise sanata yeterince ilgi duyulmamasına bağlıyor.
O'nun için tuval duygu ve düşüncelerinin ifade bulduğu sonsuz bir özgürlük alanı. Kimi zaman fırçası el, kimi zaman elleri fırça oluyor. Renkler ise resminin olmazsa olmazı, en önemli unsuru. Prof. Dr. Gülten İmamoğlu, çağdaş Türk resim sanatının önde gelen genç isimlerinden biri. Kendine özgü tarzı ve teknikleriyle kısa zamanda büyük başarılar elde etmiş, ABD, Avrupa ve Uzakdoğu'nun tanıdığı bir isim. ABD'de peş peşe aldığı ödüller de başarısının somut kanıtları
İmamoğlu bu günlerde 9-26 Şubat tarihleri arasında ABD'nin Los Angeles şehrinde 'Organik Metastrata' adını verdiği teknikle yaptığı eserlerini sanatseverlerin beğenisine sunduğu kişisel sergisini açmanın mutluluğu içinde.
30 yıldır fırçası elinde
12 yaşından beri resim yapan İmamoğlu 1991 yılında Ondokuz Mayıs Üniversitesi Resim-İş Eğitimi Bölümü'nden mezun oldu. Bir yıl sonra araştırma görevlisi olarak aynı üniversiteye atanan sanatçı 'Samsun Halkının Resim Sanatına Bakışı' konulu tez çalışmasıyla yüksek lisansını tamamladı. Sanatta yeterlilik derecesi aldıktan sonra mezun olduğu bölümde öğretim görevlisi oldu. Zorlu bir çalışma döneminin ardından 2005 yılında doçentlik unvanını aldıktan sonra 30 yıldır elinden bırakmadığı fırçasına daha sıkı sarıldı.
ABD'nin California eyaletinde dünya çapında organize edilen 53. Sausalito Art Festival'e davet edilen ilk Türk sanatçı olarak hayallerindeki dünyanın kapısını aralamayı başardı. Geçen yıl profesör olan İmamoğlu 20 kişisel ve 70'ten fazla karma sergi açtı. Dünya çapında ikisi birincilik olmak üzere beş ödül aldı. Son olarak bu yıl Ağustos ayında ABD'deki Artslant galerisinin çağdaş sanat alanındaki etkinliğinde Mandisire adlı eseriyle 90 ülkeden 5 bin resim arasından sıyrılarak 'Jüri Ödülü'ne layık görüldü.
İmamoğlu'nun başarıları saymakla bitmiyor ancak Türkiye'de çok fazla tanınmıyor. Sanatçı bu durumu Genel olarak resme ya da tüm sanat dallarına karşı ilgi problemi şeklinde yorumluyor: Gelişmiş ülkeler düşünür, şair, yazar, ressam kısacası tüm sanatçılarının, üstün yetenekli insanlarının varlığından güç alır ve sanatçıları kendilerini temsil eden en yüce en seçkin değer olarak kabul eder. Bu ülkeler tek bir sanatçısı için bile müzeler kurup dünyanın dört bir yanından gelen yüz binlerce sanatseveri ağırlıyor.
Sanatçının hayalleriyle beslendiğini düşünen İmamoğlu en büyük sermayesinin de hayalleri olduğunu söylüyor: İki eserim Las Vegas South Nevada Fine Art Museum'un daimi koleksiyonunda sergilenmeye hak kazanmıştı. Bu başarıyı devam ettirerek diğer eserlerimin de dünyanın önemli müzelerinin daimi koleksiyonlarında yer almasını çok istiyorum. Ayrıca ülkemde sadece kendi eserlerimin sürekli sergileneceği bir müze kurulması da bir başka hayalim.
Pek çok sanatçı büyük şehirlerde olmayı tercih eder ama İmamoğlu Samsun'da yaşıyor. Neden Samsun? sorusuna şu yanıtı verdi: Samsun beslendiğim yer, benim için gerekli. O yüzden başka hiçbir şehirde yaşamayı düşünmedim. Tokat doğumlu olmama rağmen çocukluğum, ilk gençlik yıllarım ve tüm akademik hayatım Samsun'da geçti. Samsun şu anki düzeye ulaşırken kat ettiğim tüm adımlara, aşamalara birebir tanıklık etti. Büyük kentlerin karmaşasından uzak olması ve sükunetiyle Samsun benim için ideal bir üretim alanı oldu.
DENGE/SANAT