Medyaya yansıyan, kendisiyle yapılan bir röportajda, Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Dr. Mehmet GÖRMEZ hocamıza sorulan; "Hocam, dinî tartışmalarda sık sık gündeme gelen bir tasniftir: İndirilmiş din, uydurulmuş din. Bundan ne kastediliyor. Siz bu tasnife katılıyor musunuz?" sorusuna verdiği cevap, bu hususu tartışma konusu yapan herkesi ikna edecek ve uyaracak netliktedir.
Prof. Dr. Mehmet GÖRMEZ hocamız bu soruya şöyle cevap vermiştir. "Asla. Buna hem ilmen hem de ahlaken katılmak mümkün değildir. Arap âleminde de bu tasnifi “din-i münezzel” ve “din-i mübeddel” şeklinde dile getirenler oldu. Türkiye’de de medya önünde yapılan pek çok tartışmada da bu tasnifi duymaya başladık. Bu doğru değildir. Üç ihtimal söz konusu olabilir.
Eğer biri böyle bir tasnif ile “indirilmiş din” benim inandığım dindir. Benim size anlattığım dindir. Başkalarının anlattığı ve yaşadığı din ise uydurulmuş dindir, demek istiyorsa -ki ben herhangi bir Müslümanın bunu kastedebileceğine ihtimal vermiyorum- bu tasnif ideolojik tekfirciliğin en aşırı ve en kötü ifadesi olur. Böyle bir şey elbette kabul edilemez.
Eğer bu tasnifte kastedilen; “indirilmiş din” Hz. Peygamber’e (s.a.s.) gelen, onun ve ashabının uyguladığı dindir. Ondan sonra gelen Müslümanlar bu dini topyekûn değiştirdiler ve “uydurulmuş din” ortaya çıktı, denmek isteniyorsa bu da hiç şüphesiz İslam’ın tarihine atılmış en büyük iftira olur. İslam’ın topyekûn tahrif ve tebdil edildiğini iddia etmek Allah’ın kitabına ve o kitaptaki bütün vaatlerine de aykırıdır. Bu İslam’ın tarihini tekfir etmek manasına gelir.
Üçüncü ihtimal eğer bu tasniften maksat dinin sadece Cebrail vasıtası ile inen vahiyden ibaret olduğunu, vahyin de sadece Kur’an’dan ibaret olduğunu iddia etmek ise yani Hz. Peygamber’i (s.a.s.) onun sünnet-i seniyyesini, sahih hadis ve sadık haber mirasını “uydurulmuş din” kategorisine katmak için ifade ediliyorsa bu din İslam olmaz. Zira İslam bir bütün olarak Hz. Peygamber’e (s.a.s.) gelen vahiyden onun beyan edip yaşayarak bize tebliğ ettiği hakikatler bütünüdür. Ümmetin icmaı, rey ve kıyasa dayanan fıkıh mirası aklıselimin içtihadı, istihsanı, maslahatı ve bütün bunları da “uydurulmuş din” kabul etmek hem ilme hem akla ziyandır. Bütün hüsn-ü zannımızı kuşanarak değerlendirelim ve diyelim ki; bu tasnifi yapanlar tarih içinde dine karışan yanlış düşünceleri, gelenekleri, israiliyatı, mesihiyatı, bidat ve hurafeleri kast ediyorlar varsayalım, bu da doğru değildir. Zira dinde mübalağa sanat değil yalandır. Üç beş uydurma haber üzerinden topyekûn Rasul-i Ekrem’in (s.a.s.) sünnetini ve hadis mirasını reddetmek indirilmiş dedikleri dinin de her ayetine aykırıdır."
Gereksiz yere toplumun bu konuda zihni karıştırılmak istenmektedir. Ancak, sağduyulu ve arif olan milletimiz inanç değerleriyle ilgili hiçbir müdahaleye prim vermemektedir. Hiçbir Müslüman, İslam dininin tahrifi anlamına gelecek bir cümle söylemez, söyleyemez. İndirilmiş ve uydurulmuş din diye ortaya atılan kavramların tarafları, maksatlı bir söylem gelişirmektedirler. Bu söylemlerle, hurafelerin dini hakikatlerle karıştığı söylenmek isteniyorsa, bunun ne söylemi ne de yöntemi bu değildir.
Bakir olan zihinler, hain olan fikirlerle şekillenemez. Korunması Allah c.c. ait olduğu belirtilen din, hiçbir dış müdahaleyi kabul etmez, içinde bulundurmaz ve barındırmaz.