Elimden geldiği kadar ulusal konulara ve Güneydoğu konularına girmemeye çalışıyorum, nedenine gelince zaten ulusal gazeteler bu konulara yeterince giriyorlar, sadece ulusal gazeteler değil görsel medyadan tutun sosyal medyaya varıncaya dek tüm iletişim kanallarında bu konular enine boyuna yazılıp çizilmekte olduğundan bu konulara girmek istemiyorum. Ancak son günlerde dikkatimi çeken bazı görüntüler TV'lerde yayınlanınca bir hayli canım sıkıldı, sokağa çıkma yasağı ilan edilen ilçelerle ilgili görüntüleri görünce inanın dehşete düştüm. Suriye'deki sokaklardan farkı olmayan bu ilçelerimizde Devlete ait iş makinaları sokak taşlarını söküp, bombaları imha ederken inanın canım acıdı. İnsan olur olur da bu kadar mı vicdansız olur? Kendi ülkesinin, yaşadığı sokağına döşenmiş taşları söküp altına bomba yerleştirip, yeniden hiç bir şey yokmuş gibi o taşları döşeyen zihniyet hiç mi Allah'tan korkmaz. Kaldı ki o yapılanları insan gücüyle yapmak mümkün değil, mutlaka makina parkına ihtiyaç var. Demek ki oralardaki yerel yönetimler makina araç, gereçlerini bu işlere rahatlıkla tahsis etmişler ki o yollar sökülüp altlarına bombalar yerleştirildikten sonra yeniden eskisi gibi yapılmışlar.
Dağa çıkıp teröristlik yapanlara aklım eriyor da şehrin göbeğindeki sokağın taşlarını söken insanlara inanın aklım ermiyor. Bu kadar bombayı buralara yerleştirirken kamu görevlileri neredeydiler o da çok ayrı, merak konusu bir şey. Gerçi 'Çözüm Süreci' denen süreçte Kamu görevlilerine verilen talimat sonucu kamu görevlilerinin en ufak bir şey yapamadıklarını çok iyi biliyorum. Ama bu kadarına da göz yummak bu ülkeye ihanet değil de nedir? Şehrin göbeğindeki sokakların döşenmiş taşlarını sökeceksiniz, altına bombayı yerleştirdikten sonra aynı şekilde yeniden döşeyeceksiniz de bunu kimse görmiyecek. Bunu kundaktaki çocuğa söyleseniz inanmaz. Demek ki çözüm süreci devam ederken Devletin esnek davranmasını fırsat bilen terör örgütü sürekli sokakları kazıp bombaları yerleştirmiş. O görüntüleri görünce inanın dehşete kapıldım! Sanki o ilçeler Suriye'deki sokaklarmış da, bizim haberciler oralara gidip haber yapmışlar gibi bir izlenime kapıldım.
Bazı insanlar 'Güneydoğuda savaş var' derken bir hayli kızıyordum onlara, ama o görüntüleri görünce, o insanlara hak vermemek mümkün değil, binalar delik deşik, sokaklarda bomba arayan makinalar sokakları araç işlemez hale getirmek zorunda kalmışlar. İnsanlar evlerinden çıkamıyorlar, iş yok, aş yok. Muhabirin evine girdiği bir aile 'Bu günlük yemek bulabildik, ama yarın yemeye hiç bir şeyimiz yok' diyor. Ailenin reisi pozisyonundaki adam işe gidemiyor, çünkü sokağa çıkma yasağı var. Sokağa çıkma yasağı olmasa ne yazar, kimse terör korkusundan işine gücüne bakamıyor. Bunu yapan insanlarda, hadi diyelim Allah korkusu, Ahiret inancı yok! Peki kendi vatandaşlarına yaptıkları bu zulmü nasıl izah edecekler çok merak ediyorum.
İşin daha da garibi nedir bilirmisiniz; bunu yapan insanların kültürel alt yapıları yok. İnanç noktasında en ufak bir bilgileri yok, haksız yere bir insanı öldürmenin bütün insanlığı öldürmek kadar günah olduğunu bilmiyorlar veya inanmıyorlar. Peki kendilerine aydın sıfatını yakıştıran ve isimlerinin önlerine bir sürü akademik ünvan koymuş insanların Devleti kınayan açıklamasına ne demek lazım? Bölgede yaşanan olayları sanki Devlet yapmış gibi bombalardan, silahlardan bahseden bu insanlar bence insan olamazlar. Zira insan olmanın da bir gereği vardır. Hiç günahsız onca askerimiz, polisimiz ve sivil vatandaşımız terör belası yüzünden hayatlarını kaybetmişler, onca çocuk yetim kalmış, onca ana baba acıların en ağırı olan evlat acısı çekmişler, onca bacımız gencecik yaşlarda eşsiz kalmışlar, hayatları kararmış olmasına rağmen hâlâ daha bu yaşananlarla ilgili terör örgütünü değil de devleti sorumlu tutacak kadar sorumsuz davranan sözde aydınları şiddetle ve esefle kınıyor ve telin ediyorum. Allah onlara öyle bir ders versin ki, yaptıklarının ne olduğunu anlasınlar, ölen asker, polis, sivil vatandaş bu insanların yakınları olsaydı böyle bildiriler yayınlarlar mıydı acaba?
Terör belasında hayatlarını kaybeden tüm kardeşlerimizin kederli ailelerine baş sağlığı dileyerek, sözlerime son vermek istiyorum. Kalın sağlıcakla.