İnsan Hakları

Şevki Yıldırım

Yaşama hakkını kullanan insanlar, bugün acaba her gün biraz daha zenginleşen temel hak ve özgürlüklerden ne kadarından yararlanabiliyor? Bu sorunun yanıtı bir anlamda insanlık tarihinin özeti oluyor. İnsanlık tarihi bir anlamda, insanın tarih boyunca uğradığı baskının ve buna karşı insanın başkaldırışının tarihi olarak algılanıyor. Kadın erkek, yaşlı genç, dinli dinsiz, yoksul varsıl, köle efendi, köylü kentli, zenci beyaz, işçi işveren, tüketici üretici, sağcı solcu tüm insanların bir rol üstlendiği insanlık tarihinde hak ve özgürlükler mücadelesinin özel bir anlam ve önem yükleniyor. Bu kitapta yer alan hak ve özgürlükler aynı zamanda insanlık tarihinde karşılaşılan haksızlık ve baskıya uğrayan insanların ödediği faturayı da anlatıyor.

Hak ve özgürlükler listesi konusunda temel bir sorunla daha karşılaşılıyor. İnsan hakları öğretisi bize insan haklarıyla ilgili olarak düzenlenen her listenin eksik olduğunu gösteriyor. Çünkü her liste tarihsel bir gerçeklik olarak, yeni haklar ve özgürlükler arayışından üreyecek yeni listelerin gerisinde kalıyor. Başka deyişle bir hak anlayışı somutlaştığı andan başlayarak aşılma ve zenginleşme sürecini başlatıyor. İnsanın tarih içindeki gelişimi ölçü alındığında her listenin doğal olarak eksik ve yetersiz olduğunu kabul etmek gerekiyor. Tanınıp kurumlaştırılan güvencelere bağlanan bir hakkın somutlaştığını ve kullanılabilir hak durumuna geldiğini belirten insan hakları kuramcıları, insan hakları listesinin ulaşılacak bir amaç değil bir araç olduğu görüşünde birleşiyor.

EMİR BALIK MARKET KATKILARIYLA
TANIDINIZ MI?

Evet bugün size bir fotoğraf sunuyoruz. Bu fotoğrafın neresi olduğunu bilen bir kişi Emir Balık Market Restoran'da Balık-Ekmek ziyafeti çekecek. Cevaplarınızı saat 17:00'ye kadar bekliyoruz. sevkiyldrm@yahoo.com veya info@dengegazetesi.com.tr Tel: 420 04 28

DUA

Louise Redden isimli çok fakir giyimli bir kadın, yüzünde bir hüzünle manava girer..
Dükkan sahibine mahcup bir şekilde yaklaşır; kocasının çok hasta olduğunu, çalışamaz duruma düştüğünü ve yedi çocuğu ile birlikte aç kaldıklarını, yiyeceğe ihtiyacı olduğunu söyler..

John Longhouse isimli manav ona ters bir şekilde bakarak derhal dükkanı terk etmesini ister. Kadın ailesinin ihtiyaçlarını düşünerek "lütfen efendim" der, "paramız olur olmaz getirip borcumu ödeyeceğim"
John kendisine kredi açamayacağını, çünkü onun eski bir müşterisi olmadığını, kendisinde bir hesabı bulunmadığını söyler. O sırada dükakanın dışında bekleyen bir müşteri ikisinin arasında devam eden bu konuşmayı dinlemektedir. İçeri girerek John'a yaklaşır ve ben o kadının almak istediklerine kefilim der "Ailesinin ihtiyacı olan şeyleri ona ver"

Bunun üzerine manav çok isteksiz bir şekilde kadına döner ve "Bir alışveriş listen var mıydı?" diye sorar. Louise "Evet efendim" der. "Tamam" der manav. "Şimdi onu terazinin şu kefesine koy, onun ağırlığınca diğer kefeye istediklerinden koyacağım"

Louise bir an duraksar sonra başının önüne eğer ve çamtasını açarak üzerine bir şeyler karalanmış kağıt parçasını çıkartır. Manavın kendisine gösterdiği kefeye bırakırken başı hala öne eğiktir.

Manav ve diğer müşterinin gözleri terazinin diğer kefesine hayretle dikilirken hayretle büyümüştür. Manav müşteriye dönerek, kısık bir sesle, "İnanamıyorum" der. Müşteri manava gülerken çoktaan diğer kefeye eline geçeni doldurmaya başlamıştır ama nafile, diğer kefeyi yerinden bile kıpırdatamamıştır. Terazinin kefesi artık üzerindekileri alamayacak kadar doldurulduğunda  manav, çaresiz hepsini bir torbaya koyarak kadına verir. Şaşkınlıkla üzerinde bir şeyler yazılmış kağıdı eline alr ve okur. Bir de bakar ki, orada bir alışveriş listesi yoktur. Sadece bir dua yazılıdır.
"Tanrım neye ihtiyacım olduğunu sen bilirsin, kendimi senin ellerine teslim ediyorum."

Manav taş gibi sessizliğe bürünmüştür. Louise, kendisine teşekkür ederek dükkandan ayrılır. Müşteri John'un eline bir elli dolarlık tutuştururken, "Her kuruşuna değdi" der.

Daha sonra John Laughause terazinin kefelerinin kırılmış olduğunu görür. Bu nedenle duanın ne kadar ağır çektiğini  sadece Tanrı bilir. Dua bizim için hiçbir maliyeti olmayan bedeve bir hediyedir.

İTİBAR&KARAKTER

İtibar fotoğraftır
Karakter ise yüz

ŞAİR EŞREF BAKIN NE DİYOR?

Sağlığında bir karış yer koyna Allah aşkına,
"Mülkü taksim eyleyip geldim" de ceddin Fatih'e
Padişahım! ölmeden öldür şu kansız milleti,
Hepsinin kabr-ı şsrsfinde oku bir fatiha

GÜZEL SÖZ

Umutsuz durumlar yoktur; sadece umutlarını kaybetmiş insanlar vardır
(Ferdinand Foch)

PORTRE

Türkiye'nin en yaygın oteller zinciri Dedeman Hotels & Resorts International'ın, Kurumsal Şef görevine Samsun Kolaylı Hüseyin Bölük getirildi. Otelcilik sektöründe önemli pozisyonlarda görev alan, son olarak Kempinski Hotel Barbaros Bay'ın Baş Aşçılık görevini yürüten Bölük, deneyim ve tecrübeleriyle çalışmalarına Dedeman zincirinde devam edecek.
Yemek kültürünün önemini çok iyi bilen Dedeman Hotels & Resorts International, bu kültürü yaratmak ve geliştirmek üzere Kurumsal Baş Aşçı pozisyonuna Hüseyin Bölük'ü atadı. Bölük, yeni görevinde, Dedeman Hotels & Resorts International için yemek kültürünü geliştirmek üzere strateji belirleyecek, mutfak konseptleri ile kaynaklarını geliştirecek ve genel işleyişe destek verecek. Grubun hizmet standardlarının güncellenmesi ve güncellenirken de yenilikler katılması Bölük'ün temel sorumluluklarından biri olacak. Otellerin baş aşçıları ile işbirliği içinde davet ve düğün yemekleri ile restoranlar için yenilikçi bir menü geliştirmeyi sağlamak üzere otel mutfak ekiplerine de önderlik edecek olan Bölük, ayrıca yiyecek kalitesini artırma ve yenilikler katmaya yönelik tüm birimlerin uyum içinde çalışmalarını sağlayacak. Aşçılık kariyeri süresince, Türk ve dünya mutfaklarından birçok lezzeti konuklarına sunan Hüseyin Bölük, artık tecrübelerini ve seçkin lezzetlerini Dedeman misafirlerinin beğenisine sunacak. Hüseyin Bölük evli ve 2 çocuk babası.
 


DERT!

CHP İl Başkanı Mehmet Bank, "Başkan istifa etmiş. 30 Ağustos, Ramazan Bayramı, ardından partinin kuruluş yıldönümü peş peşe geldi. Biz ne yapsaydık? Partinin kapısına kilit mi vursaydık?" diye konuştu. Bu arada yanına gelen bir vatandaşın derdini de dinledi. Vatandaşa "Söyle senin için ne yapabiliriz?" dedi. Vatandaşıb derdi Canik belediyesi ile ilgiliydi ve Devgerişte evinin hemen 7 metre uzağında dinamit patlatacağını anlatıyordu. "Söyle istersen seninle belediyeye geleyim" dedi. Vatandaş "Hayır, teşekkür ederim. Sen bana Haluk Bey'in telefonunu ver yeter" diye konuştu. Başkan Bank da vatandaşa Haluk Bey'in (Koç) telefonunu verdi.

GÜZEL SÖZ

Toplum tuzlu su gibidir. Yüzersin ama yutamazsın.
Arthur Stringer

HAYYAM'DAN

İnsan bastığı toprağı hor görmemeli:
Kim bilir hangi güzeldir, hangi sevgili.
Duvara koyduğun kerpiç yok mu, kerpiç?
Ya bir şah kafasıdır, ya bir vezir eli!

KALEM SİZDE

“Dünyaya, dünyanın güzelliklerine ve hilelerine aldanışımız; sineğin aldanışına benzer… Sinek bal kovanına ve balın içine girdikçe felakete gömülür… Ama o bunu anlayamaz…”
Benden söylemesi…
(Teşekkürler Aybars Turan)
***

"Kim garantisini verebilir, bir gece ansızın,
Kıyıların tadını çıkaran emekli bir diktatörün,
Kapısını kırmayacağına dalgalarımızın?"
(Teşekkürler Gülsüm Urfalı)
***

Televizyon arıza yapmış.Tamirci gelip Tv nin arkasını açmışki bir sürü ekmek kırıntısı.Kimin yaptığını hemen anlamışlar.Evin dört yaşındaki yaramaz kızı.Anne kızmadan tamircinin yanında ekmek kırıntılarını neden attığını kızına sormuş. Cevabını alınca,hüngür hüngür ağlamış.Çocuk ekranda Afrikalı aç çocukları görünce mutfaktan ekmek alıp TV nin arkasındaki delikten açlık çeken kardeşlerine ulaşması için ekmek atıyormuş.
(Teşekkürler Recep Keleş)

Nostalji

Tansu Tekin'in Objektifi

Yurdum İnsanı

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.