Bir bilge talebelerine sormuş;" İnsan niye öfkelenir?"
Talebe cevap vermiş;"Kızarsa öfkelenir."
Bilge tekrar sormuş;"insan niye öfkelenir?"
Diğer talebe,"O an eşref saatinde değildir öfkelenir"demiş.
Bilge ,"Tekrar soruyorum,insan niye öfkelenir?"diye sorar.
Talebe,"Biri hakaret etmiştir,o yüzden öfkelenir"demiş.
Bilge;"Normalde insan sesini bir başkasına duyurabilir,fakat kalp kalpten uzaklaşınca karşı taraf sizi duymuyor zannedersiniz.
Sesinizi yükseltirseniz,sesiniz yükseldikçe kalpler birbirinden uzaklaşmaya başlar.
Dolayısıyla iki kalp birbirinden uzaklaştıkça uzaklaşır ve bütün muvazenen kaybolur, bütün intican bozulur.
Peki kalbin kalbe yakın olduğunu nereden anlarsınız?
Eğer fısıltı düzeyinde konuşuyorsanız o kalpler birbirine çok yakındır.
Daha da yakınını söyleyeyim mi?
Onlar hiç konuşmazlar,birbirine bakar, anlaşırlar.
Gerçekten de bu son kısmı bir çoğumuz yaşamışızdır.
Hani çok iyi anlaştığımız, çok sevdiğimiz biriyle aynı anda aynı şeyi düşünür,bazen aynı sözler aynı anda dilden dökülür.
İnsanlar çocuğu yaramazlık yapıyor öfkeleniyor, eşi eve geç geliyor öfkeleniyor, internet çekmiyor öfkeleniyor,acıkıyor öfkeleniyor,kargosu gecikiyor öfkeleniyor, trafikte öfkeleniyor vs....
Ne güzel anlatmış bilge. Hele de şu zamanda insanlar hep öfkeli,kendisiyle ve diğer insanlarla kavga halinde.
Sokakta yürürken gayrı ihtiyari gözün değse,"niye baktın,yan baktın",,diye birbirine giriyorlar.
Demek ki insanoğlu olarak kalplerimiz birbirinden bir hayli uzaklaşmış.
En çokta haklı olmak kaygısıyla sesler yükseliyor.
Bağırdıkça karşısındakini bastıracağı düşüncesiyle öfkelerini kusuyorlar.
Ben de soruyorum, öfke insanı daha güçlü,daha haklı yapar mı?
Derler ya, haksız olanın sesi daha çok çıkar, karşısındakini bastırarak susturmaya çalışır.
Öfkeli insan karşısındaki insanın tahammülünü zorlar, sabrını tüketir.
Gerçekten zamanla belki de bir anda kalpten, kendinden uzaklaştırır.
Anlayabilmeyi,anlayışı,empatiyi ortadan kaldırır.
Basit şeylere dahi öfkelenen kişi aslında kendisiyle,hayatla kavgalıdır.
Kendi içinde çözemediği şeyleri öfkesiyle bastırmaya çalışır.
Öfkenin sonu pişmanlık, hüsran, yıkım olur.
O yıkıntı üzerine de sağlam bir ilişki olamıyor maalesef.
Kızan kişi aklı başına gelince en çok kendine kızıyor, tecrübeyle sabit.
Öfke aynı zamanda bulaşıcıdır, başkasının da öfkesine sebep olur.
Elbette bu duygu da insani bir olgu, her insanda ortaya çıkabilir,ama onu kontrol etmek de yine kişinin elinde.
Heratius diyor ki;"Öfke geçici bir deliliktir,o yüzden ona hükmetmeye bak,yoksa o sana hükmeder."