Bayezid-i Bistami diyor ki; “Halka avam nazarıyla bakan, yani onları har ve hakir gören kişi, onlardan nefret eder. Halık’ının nazarıyla bakan ise onlara merhamet eder.” Zira merhamet imanın ilk meyvesidir. İnsanların inandıklarına ve yaşantılarına, değer verdiklerine karşı kibirlenmek, onları hor görmek gönüllerindeki iyilik ve merhamet noksanlığının, vicdanın dumura uğramış olduğunun en açık göstergesidir. Allah’ın kullarına küçümseme ve aşağılayıcı gözle bakmak en başta kişinin kendini bilmezliğidir.
Adana’da ABD başkonsolosluğunda çalışan iki Türk personelin kendi ülkesinde, %90’ı Müslüman olan kendi halkının dini değerleriyle nasıl dalga geçtiğini gördük geçenlerde. Hem de başka bir milletin cadılar bayramı diye kutladığı bir günde. Kâbe’nin fotoğrafı bulunan bir zemzem suyu yazılı bir şişe elinde diyor ki “ Sabahtan beri günaha bulanmış vaziyetteyiz, ama sanmayın ki günahlarımızdan kurtulmanın bir yolu yok, bu içeceği içti mi günahlarımızdan arınıyoruz. Bunun için arının, hayatınıza bakın.” Biri de giyinmiş geleneksel Arap kıyafeti içki elinde, domuz eti önünde dalga geçiyorlar. Haklarında halkı kin ve düşmanlığa sevk etme, tahrik ve aşağılama iddiasıyla soruşturma başlatıldı. Delilde kendi çektikleri video. Ne enteresan dimi öyle bir zamandayız ki insanları kendi ayıplarını günahlarını, suçlarını kendileri ortaya döküyor, ilan ediyor. İnsanın kendine yaptığını bir köy bir araya gelse yapamazmış.
Siz hiç rahip kıyafeti giyinmiş;” Bakın şaraba ekmeği banıp hacı oluyorsunuz bütün günahlarınızdan arınıyorsunuz” diyen, ya da birinin başına su döküp” bu kutsal su, seni kutsayıp vaftiz ediyorum.” Diye dalga geçen bir Hristiyan gördünüz mü? O iki Türk genç konsolosluktaki yabancı arkadaşlarına yaranmaya çalışıyorlar da herhalde.
Nisa Suresi: 139.ayette diyor ki “ Onlar müminleri bırakıp kâfirleri dost edinirler. Onların tarafında bir şeref ve kudret mi arıyorlar? Bilsinler ki şeref ve kudret tamamen Allah’a aittir.” İnsan kendini bilirse hayatın her anında Rabbinin lütfuna muhtaç olduğunu idrak edebilirse aczi yetinin farkına varır. O zaman ne Rabbinin ona yol göstermek için gönderdiği dinle nede O’na tabi olan, Rabbinin rızasından başka gayesi olmayanlarla dalga geçip büyüklenmez. “Bir İflasın ifadesidir Avrupalılaşma, bir inkâr çılgınlığı, bir intihar kararıdır.” diyor Cemil Meriç ve modernliği köhneleşmiş bir Avrupalı zihniyetinde görenlere cevabını veriyor.