Üç-dört günden beri köşe yazısı yazmıyorum ama oynanan senaryoları da en ince detayına kadar seyrediyorum. Dün benim yaşadıklarımın farklı senaryosunu bugün gözlemledikçe böyle siyasete lanet ediyorum. İnsan azıcık delikanlı olur, vefalı olur, bir insanı istemeyebilirsiniz, buna saygı duyarım ama onu harcamak için bu tür varyasyonlara girmek, insanlık adına utanç verici bir şey. AK Parti teşkilatı kurulduğu günden bugüne dek bir-iki yılın dışında teşkilatlarda her türlü görev almış, her türlü çileyi çekmiş, gecesini gündüzüne katmış, kuruluş aşmasında kimsenin yanaşmadığı partide yönetici olmuş. Daha sonraki yıllarda teşkilatın her kademesinde görev aldıktan sonra geçtiğimiz mart ayında yapılan yerel seçimlerde İlkadım ve Büyükşehir Belediye Meclis üyesi olduktan sonra AK Parti’nin grup Başkanvekilliği görevini üstlenen Hasan Uzunlar’la ilgili son bir haftadan beri yapılan tezvirat öyle can sıkıcı ki anlatamam. Bu olayları gördükçe 2008 yılından itibaren yaşadığım olaylar gözümün önüne geliyor, aynı tezgâhın farklı versiyonları oynanmakta, sizin anlayacağınız amaç üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek.
Gelelim olayın detayına, Hasan Uzunlar bu paylaşımları bugün yapmadı, ben onu tanıdım tanıyalı aynı paylaşımları yapar. Hatta ben de zaman zaman ‘bu paylaşımları yapma boş ver’ dediğimde beni dinlemedi. Ama şimdi aniden bu paylaşımları basına servis ederek peşinden İl Başkanı Ersan Aksu’nun Mustafa Demir’e sormadan veya sorduğu halde ‘az bekle’ demesine rağmen yangından mal kaçırırcasına Genel Merkezle irtibata geçip aynı günün gecesi Hasan Uzunlar’ı AK Parti grup Başkanvekilliğinden almasının yanında disipline de vereceğini kamuoyuna açıklaması; Odatv ve Sözcü gazetelerini memnun etmenin dışında ne işe yaradı merak ediyorum. AK Parti Genel Merkezi Odatv ve Sözcü gazetesini muhatap alarak bugüne dek hangi icraatları yapmış merak ediyorum. Diyeceksiniz ki konu Atatürk olunca akan sular durur. Eyvallah konu Atatürk olunca akan sular durur da Hasan Uzunlar bu paylaşımları bugün mü yapmış? Yoksa facebook sayfasını kullandığı günden itibaren aynı paylaşımları yapmış mı yapmamış mı ona bakıp ondan sonra konuşmak lazım.
Benim tanıdığım ve akrabam olan hatta sıkıntılı günlerimde yanımda olan tek dostum olan Hasan Uzunlar dün ne idiyse bugün de odur. Bugün AK Parti’nin grup başkanvekilidir, dün AK Parti il başkan yardımcısı ve halkla ilişkiler başkanıydı. O görevler bu görevden daha aşağı görevler değiller. Bu tür paylaşımlar o zaman da vardı. O zaman bu paylaşımları ciddiye almayanlar şimdi ne oldu da birdenbire ciddiye alıp işlem başlattı merak ediyorum. Bana göre Ersan Aksu hayatının hatasını yaptı, belki de bu olay onun il başkanlığına mâl olacak. Kendine göre çok güzel bir iş yapmış olabilir ama bana göre bu süreci yönetemedi. Ben onun yerinde olsaydım, olayı zamana yayar, başta Mustafa Demir’le, ardından Milletvekilleriyle istişare eder, ondan sonra da konuyu Genel Merkez bazında çözmeye çalışırdım. Kamuoyunda bu olayı kaşıyanlar belli. Samsun’da belli çevreler, ulusal basında Sözcü ve Odatv, bir de CHP ve ADD. Bu kuruluşlar kendilerine göre haklı da olabilirler. Zira bir fırsat yakalamışlar onu sonuna dek kullanmak isterler ama sen AK Parti’nin il başkanısın olayı usuletle ve suhuletle çözmek zorundasın. Öyle aldım görevden, verdim disipline demekle bu işler olmaz. Hayatının üçte birini bu davaya hasretmiş bir insanı kaldırıp atmak ne insanidir ne İslamidir ne de vicdanidir. Hasan Uzunlar makam mevki merakı olan bir insan değil. Bu işler onun için olmazsa olmaz da değildir ama onunla yıllarca aynı teşkilatlarda görev yapmış Ersan Aksu’nun bu olayın ardından anında Genel Merkezi arayıp gereğini yapması siyaseten hiç ama hiç vefalı bir davranış biçimi değil. Olayı uzun vadede farklı yöntemlerle çözmek varken böyle bir yolun izlenmesi Hasan Uzunlar’dan çok Ersan Aksu’ya zarar vereceği kanaatindeyim. Kaldı ki o paylaşımlarda Hasan Uzunlar’ın kendi görüşünü belirten bir yazısı da yok. Sadece alıntı yaparak paylaşmış. Paylaşmasaydı daha mı iyiydi, elbette daha iyiydi. Atatürk bu ülkenin kurucusu ve parçalanmış bir İmparatorluktan yepyeni bir Cumhuriyet kurmuş. Biz bunu her fırsatta dile getiriyoruz. Ancak Cumhurbaşkanı’nın da dediği gibi bu ülkede 17 yıl ezan Türkçe okundu. Bunun dünyada bir örneği yok. Yaşı yetmişi geçmiş herkes bilir ki babalarımız, dedelerimiz yıllarca Kuran öğrenmeye Camilere gidemediler, yasaktı. Bu ülkede Müslümanlar az çile çekmedi, biz bunu da görmezlikten gelemeyiz ama ölülerimizi de rahmetle yâd etmenin inancımızın gereği olduğu bir gerçek. Olaylara bakarken bu minvalde bakarsak daha sağlıklı düşüneceğimizi ve hakikatleri ortaya koyacağımızı düşünmekteyim. Elbette farklı düşünenler de olacak. Onlara da saygı duyacağız.
Şayet elimizdeki bilgileri ve belgeleri ortaya koyup insanları harcamak istesek, emin olun bu şehirdeki siyasetçilerin yüzde doksanı sokağa çıkamazdı. SKM’de beraber çalıştığı bayanla gönül ilişkisi yaşayan ve onlara iş bulabilmek için özel kurumların başındaki yöneticileri sıkıştıran siyasetçilerden tutun da meclis üyesi yaptığı arkadaşının kızıyla olan ilişkilerine varıncaya dek öyle bilgi ve belgeler var ki aklınız şaşar ama işimiz o değil. İşimiz üzüm yemek bağcıyı dövmek değil. Kalın sağlıcakla.