Konumuza girmeden bir hususa açıklık getirmek istiyorum. Son günlerde bazı üç kaatçılar, belden aşağı işleri ile nam salmış gazatacı müsveddeleri, hatta ve hatta kızları yaşındaki bayanlarla düşüp kalkmayı maharet sayacak kadar adileşen bazı insanların dürüstlük abidesi kesilmeleri, insanın, bir yerleriyle onlara gülmesine neden oluyor. İnsanlar önce kendi evlerinin önündeki pisliği temizleyecekler, ondan sonra başkalarının evletinin önlerine bakacaklar. Parayla başkalarının kalemşörlüğünü yapan insanlar, sadece ve sadece onların gönlünü razı edecek yazılar yazmanın ötesine gidemezler. Kimisi üsttekilerin canlarının istediğini yazar, kimisi de alttakilerin canlarının istediğini yazarlar. Ama bunları yazarken birilerinin de kalkıp "önce kendi pisliklerinize bakın" diyeceğini düşünmeyecek kadar da ahmaktırlar. Başkalarının pislikleri ile uğraşanlar, peşine düştükleri insanların kimlere neleri peşkeş çektiklerini bilmelerine rağmen, sanki kendileri çok temiz imiş gibi atarlanmaları akla ziyan bir durum. Sadece ve sadece peşine düştükleri insanların kamu malını peşkeş çekerek vekilin kardeşine yaptırdıkları yazlığın hesabını verseler, ömür boyu içeriden çıkamazlar. Sizin anlayacağınız "yok aslında biribirlerinden farkları ama bunlar Osmanlı Bankası" bilmem anlatabildim mi?
Gelelim yazı başlığımıza... Eskiden pantolon giyenlere adam deniliyordu ama şimdi bayanlar da erkekler gibi pantolon giydiklerinden olay değişti. Diyeceksiniz ki "o zaman erkeklik cinsiyet uzvuyla mı belli olacak?" ; ona da hayır... Çünkü cinsiyet uzvuyla erkek olanların bir kısmı da öyle bir hale düştüler ki yaptıklarına bakıldığında onlara değil erkek demek, insanın insan diyesi gelmiyor. Dense dense "yaratık" denir diye dülünüyorum. Niye böyle diyorsun derseniz, insanın biraz onuru, biraz şahsiyeti, biraz da insanlığı olması halinde bazı şeyleri kabul etmesi mümkün olmaz. Bazı şeylerden neyi kast ettiğimi de izin verin anlatayım...
Aldığım sağlam bilgilere göre, son zamanlarda bazı zatı muhteruuunlar Cumhurbaşkanı'na yakın kişiler tarafından kurulan bir vakfın yöneticiliklerini almışlar, ardından da şehirdeki bürokratları toplayıp onlara talimatlar yağdırıyorlarmış. Talimatın en büyük özelliği ise" Beyefendi böyle istiyor"... Kim bu Beyefendi derseniz, Cumhurbaşkanı'nın oğlu veya yakını... Her neyse, bu sözü duyan bürokratlar da anında yerinden fırlayıp "emret" diyorlarmış. Peki olay sadece bununla mı sınırlı derseniz, keşke sadece bununla sınırlı olsa... Bir toplantıda, şehrin en üst düzeydeki bürokratından, en alt düzeyindeki bürokratına varıncaya dek bir çok insanın bulunduğu bir vakıf toplantısında, iki üst düzey bürokrat yan yana oturup sohbet ederlerken, vakıf yöneticisi, bürokratın birisine "sen oradan kalk, ben oturacağım" demiş. Bürokrat da ne yapmış biliyor musunuz? Tıpıış tıpış kalkıp, yerini o zatı muhteruuuna vermiş. Sorarım size, şimdi, bu bürokrata ne yapmak lazım, Allah için siz söyleyin. "Ulan sizin vakfınıza da size de..." deyip orayı terk etmeyen bürokrattan ne olur ,siz takdir edin.
Bizim işimiz insanların ayıplarını araştırıp yazmak değil. Ancak şehri yöneten insanlarla ilgili yaşanan olayları da sizlerle paylaşmak zorundayız. Zira basının en temel görevi, toplumu aydınlatmaktır. İnsanları, oldukları gibi topluma sunmaktır. İşi adaleti sağlamak, toplumun refahı ve mutluluğu için çalışmak olan bürokratların, kendilerinin yaşadıkları hasızlık karşısında sessiz kalmaları inanın üzücü bir durum. Bunun dışında bir de dün dediği ile bugün yaptığı tamı tamına tezat olan bütokratlar var. Bu insanlar da atandıkları dönemlerde kendi aleyhlerinde olmuş, her türlü tezviratı yapan insanlarla bir olup, yurt dışlarına gidip oralarda devletin parasıyla zevkü sefa yapmaları, onların nasıl bir karaktere sahip olduğunun açık delilidir. Başkaları o insanların yaptıkları zararları ortadadan kaldırabilmek iöin onca uğraş verip bedel öderken, bu şeref mahrumu insanların,onlarla bir olup kamunun parası ile safariler yapmaları yok mu, insanın içşni acıtıyor. İnsanlar bu kadar ahlaksız, bu kadar şerefsiz, bu kadar haramzade nasıl oluyorlar anlamış değilim.
Bazı İnsanların, bir makamda, üç gün daha fazla oturabilmek için neredeyse her şeylerini vermeye hazır olmaları gerçekten fevkalade üzücü bir durum. Bürokratlar öyle de ticaret erbabı farklı mı derseniz, elbette onlar da öyle... Geçenlerde kayınçom bir yemek vermiş, eskiden ona küfredeninden tutun da aleyhinde her türlü işi yapanları o yemekte görünce insanlığımdan utandım, inanın iğrendim. Bazı şahsiyet yoksunları kayınçoma yaklaşırken poz vermiş, bazıları iki arkadaşının arasına girip adammış gibilerden poz vermiş, bazıları da adeta insanlıktan çıkmışlar. "Bunların adamlığına bilmem ne edeyim" demekten kendimi alamadım. İnsanlar nasıl bu kadar küçülüyorlar anlamış değilim. Kalın sağlıcakla
İNSANLARIN YALAKALARINI GÖRÜNCE İNSANLIĞIMDAN UTANIYORUM
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.