1980'li yılların başına kadar; Petrolü ile ünlü, sürekli kalkınan hatta Türkiye'deki işsizlerin, Avrupa'dan sonra en büyük umudu olan bir ülkeydi.
Müteahhitlerimizin yurt dışında en fazla ihaleler aldığı, kalkınan, kişi başına düşen Milli Gelirde, Türkiyeyi çoktan geçmiş ve Başkenti Bağdat olan o ülkenin adı IRAK’tı.
Ülkemizin her yerinden, kamyonlar, TIR'lar bu ülkeye mal taşırdı.
Bu ülkenin, önce Başkan yardımcısı sonra da Cumhurbaşkanı olan, güya Sünni bir Arap, ancak; Milliyetçi Sosyalist BAAS partili bir de Başkanı Saddam Hüseyin'i vardı.
1979 yılında Rusya'nın ve darbecilerin desteğiyle resmen Devlet Başkanı olmuştu.
Ve birden o güne kadar sırtını yasladığı Rusya'yı satıp ABD'ye yanaşıverdi.
Daha sonra da yıllarca uşaklığını yaptığı ABD'nin, ülkesini işgal edip, kendisini bir çukurda yakaladığı 2003 yılına kadar yapmadığı mel'anet kalmadı!
ABD'nin emriyle 22 Eylül 1980'de aniden İran'ın hava alanlarını bombalayıp, karadan da İran'a girmeye başlamıştı...
Bu ahlaksız saldırıyla başlayan savaş 8 yıl sürecek, milyonlarca Müslümanın kanının akmasına yol açacak, iki ülkeyi de ekonomik felakete sürükleyecekti...
Sonuçta, binlerce yıllık Devlet geleneği ve siyaset tecrübesi olan İran ayakta kalacaktı ama, 30-40 yıldır devletcik olmaya çalışan Irak ve onun maceraperest Başkanı Saddam, ülkesiyle beraber kendisini de mahvedecekti.
İran'la savaşı bitirince yine ABD'nin el altından verdiği gazla, bir sabah aniden Kuveyt'i işgal edecekti ama bu onun için sonun başlangıcıydı…
İki kürt aşireti, Barzani ve Talabanileri birbirleriyle savaştırırdı.
Arada bir de; her ikisini asker, sivil demeden kimyasal silahlar dahi kullanarak üzerlerine yürüyüp bombalardı.
Kendisini; Arap Dünyasının ve güya Sunnilerin lideri görmeye başlayacak kadar etrafındaki dalkavukların gazına gelen biriydi.
Her yer heykelleriyle doluydu...
Çocuklarının bir anda kavuştukları zenginlikleri ise dillere destandı !
Halbuki, fakir bir ailenin çocuğu olarak doğmuş, dayısı tarafından büyütülmüştü...
İşte bu günkü, İŞİD’lerin, PYD ve DAEŞ benzerlerinin doğduğu çöplüklerin gübresi, o günkü Saddam ve hempalarının maceraperst, yağmacı, hukuk tanımaz ruhlarıdır.
Bir Rusya’ya, bir ABD'ye kuyruk olarak, kendi halkına her türlü adaletsizliği, zulmü yapan Saddam denen Hitler benzeri mel'un, sonunda; Ülkesini, Milletini ve hatta Mezopotamya, Orta Doğu bölgesinin felaketini hazırlamıştır.
Ağası ABD güçleri tarafından 2006 yılında, kendi ülkesinde rezil bir şekilde idam edilirken önceki ağası Rusya ise hiç sahip çıkmayacaktı!
Keşke kendi ülkesinin mahkemeleri ve hakimleri tarafından yargılanıp idam edilseydi!
Allah (c.c.) ona bu şerefli ölümü (!) bile nasip etmedi!
İşte bu günkü Irak'ın, son 40 yılının kısa hikayesi budur.
Yaşanmış bu hikayenin; Suriye ve Esad ile kendi Milletine sırt dönenerek, kurtuluşu, İngiliz, Rusya ve ABD gibi fitnebaz devletlerle flörtte arayan ve kendi milletiyle kavga eden diğer maceraperestlere ders olması dileğiyle...