IŞIKLARDA UYUMAK

Adnan Bahadır

Konumuza girmeden bir iki hususa değinmek istiyorum. Bunlardan biri ehil olmadığım konularda asla yazıp çizmem, fikir beyan etmem. Bir şeyi konuşursam mutlaka o konuda belli bir meleke kesbim vardır. Dış politikayla ve sporla ilgili hiç yazıp çizmem çünkü uzmanlık alanımda değildir. Kes, kopyala, yapıştır işi bende olmaz. Biliyorsam yazarım, bilmiyorsam susarım. Ancak Suriye’de yaşanan gelişmelerle ilgili endişelerimi de dile getirmeden geçmek istemiyorum. Kanaat-i acizânem şu ki; Suriye’de yaşanan olaylar sonrasında Musul ve Kerkük’ü de Türkiye’ye dahil edip, önce topluma Misâk’ı Milli sınırlarımızı aldık denecek ardından da eyalet sistemine geçilip farklı bir oyunla karşı karşıya kalacağız diye endişe ediyorum. İnşallah yanılırım yoksa ülkemiz için hiç de iyi olmayan sonuçlarla karşı karşıya kalabiliriz. Ülkeyi yönetenlerin hangi dünya görüşüne sahip olursa olsunlar bu hususiyetleri en ince detayına kadar düşündüklerinden şüphem yok. Dış politikada şu parti bu parti veya iktidar muhalefet olmaz, ülke menfaatleri olur. O nedenle de kimseyi suçlamadan hepimizin kenetlenerek bu işlerin üstesinden gelmek zorunda olduğumuzu unutmayalım.

Bir ikinci husus, bir önceki yazımda ‘Efendimiz “İnandığınız gibi yaşamaz iseniz, yaşadığınız gibi inanırsınız” buyurdu’ ifademle ilgili bir kardeşimiz 'Bu Hazreti Ali’nin sözüdür, Kütüb-i Sitte’de yok' diye gayet seviyeli bir eleştiride bulunmuş. Bu sözün kime ait olduğu hiç önemli değil, kimilerine göre de Hazreti Ömer’in sözüdür. Doğru sözü isterse bir feylosof söylesin, isterse bir gayrimüslim söylesin neticede çok doğru bir sözdür bu. Bir insan inandığı gibi yaşamıyorsa yaşadığı gibi inanır. Kaldı ki eleştiriyi yapan kardeşimizin Kütüb-i Sitte’yi inceleyerek bu eleştiriyi yazdığını da düşünmüyorum. Google amcaya bakıp oradan okuduğuyla bu kanaate varmış olabilir. Bence bu ifadeyi kim söylemiş olursa olsun kaynağı ne olursa olsun haktır ve gerçektir. Bu kadar detaydan sonra gelelim yazı başlığımıza. Her ne hikmetse son zamanlarda bazı insanlar ölülerin arkasından 'Işıklar içinde uyusun' ifadesini kullanmaktalar. Bu ifade fevkalade yanlış bir ifadedir. Ne İslami ne de insanidir. Manevi bir yönü de yoktur, gerekli bir söz de değildir. Benim anlayışıma göre maneviyatı kıt olan insanların 'Nur içinde yatsın' kavramına karşılık 'Işıklar içinde uyusun' ifadesini inadına kullanmalarının sebebi kendi taraflarını belli etme meraklarıdır.

Allah aşkına her şey bitti de şimdi ölen kardeşlerimizin arkasından siyasi tercihlerimizi beyan etme işi mi kaldı? Öldüğümüzde hangi siyasi düşüncede olduğumuz veya hangi milletten olduğumuz sorulmayacak. Dinin nedir, kitabın nedir, peygamberin kimdir soruları sorulacak. Işıklar içinde uyuma işinin sadece safsatadan ibaret bir söz olduğunu unutmayalım. Çok da meraklı olanlar varsa alsınlar bir ampul mezarın içine taksınlar da ışıklar içinde uyutsunlar yakınlarını. 'Nur içinde yat' ifadesine gelince; bu manevi bir deyim olup, bununla Allah’ın nurunun mezara inmesi temenni edilir, bu da ölen kişinin cennete gideceğinin delili olarak kabul edilir. Örneğin bir Hadis-i Şerif’te, “İctenibu ferasetelmümini feinnehu yenzuru binürillah” yani, ‘Müminin ferasetinden korkun zira o Allah’ın nuru ile bakar buyrulmakta.’ 'Nur içerisinde yatsın' demenin anlamı da bu manadadır. Haa şunu da söylemeden geçmek istemem, şahsen iman ehli olmadığını düşündüğüm kimseler için ben de 'Işıklar içinde uyusun' derim.

Hazır bu konular açılmışken cenazelerle ilgili bir konuya da değinmekte yarar görüyorum. Adam ömründe hiç camiye girmemiş, namaz kılmamış, oruç tutmamış. Sadece bunlarla da kalmamış; İslam’a karşı her türlü davranış biçimine girmiş, şeriat denilince İslam değil de sanki bir rejim şekliymiş gibi toplumun yanlış algılamasına neden olacak her türlü düşmanlığı yapmış ama ölünce herkes adamla ilgili hüsnü şehadette bulunuyorsa burada da bir sorun olduğunu unutmayalım. Geçen cuma namazını Çatalarmut bölgesinde bir camide kıldım, hocaefendi kürsüde çok güzel bir konuya değindi. Dedi ki: ‘Kardeşim hayatında camiye girmemiş, namaz kılmamış, abdest nedir bilmeyen adamları önümüze getirip nasıl bilirdiniz diye sorduruyorsunuz. Hepimiz de iyi bilirdik deyip yalan şahitlik yapıyoruz. Yapmayın Allah aşkına bize yalan şehadet ettirmeyin, gelin şurada bir namaz kılın da biz de şehadetimizi adam gibi yapalım.’ dedi. Allah razı olsun, çok güzel dedi. Allah Resulü (S.A.V) “Ölülerinizi hayırla yâd edin.” buyurmakta. Ölüleriniz ifadesi mümin kardeşleriniz anlamındadır, şayet hayırla yâd edilmek istiyorsak Allah’ın emirlerini yerine getireceğiz. Işıklar içinde değil, nurlar içinde yatacağız inşallah. Rabbim tüm geçmişlerimize rahmet eylesin, nur içinde yatsınlar diyerek sözlerime son veriyorum. Allah’a emanet olunuz.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (6)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.