İşkencehaneler ve işkenceciler

12 Eylül 1980 darbesiyle ilgili bir TV programında Sayın Muhsin Yazıcıoğlu"nu dinlerken;
27 yıl evveline dalıp gittim.
Gözlerimin önünden film şeridi gibi geçti o yıllar…
Ülkemizin her sokağında kurtarılmış bölgeler ve kanlı bıçaklı kardeşler…
Her gün birbirini vuranlar, dövenler, yaralayanlar…
Aynı silahla öldürülmüş karşıt görüşlü gençler…
Olayları önlemek için maaş alan, görev yapan ama ikiye bölünmüş polisler…
Sol görüşlü polislerin POL-DER"i, Sağ görüşlü polislerin POL-BİR"i var…
Tüm Sivil toplum örgütleri… DER ve… BİR diye ayrışmış…
Herkes vatan için birbirini öldürmekte, yaralamakta ve de düşman bellemekte…
1975–76–77–78–79 ve 1980, ölen gençlerin sayısı 10 binler civarında…
Cezaevleri dolu ama orada bile koğuşlar ayrı ayrı…
Günlerden 12 Eylül Cuma…
Sabah işe gideceğiz bir baktık ki her yer asker dolu, yasak hemşerim yasak…
Sokağa çıkmak, işe gitmek, gezmek, oynamak yasak…
Anarşi bir anda şıp diye kesilmiş, radyolarda sürekli arananların isimleri sayılmakta…
Cezaevleri yine dolmakta, işkencenin bini bir para derler ya işte öyle…
İşkencede ölenler, sakat bırakılanlar…
Bazı sadistlerin yaptığı insanlık dışı işkenceler, işkenceler…
İnsan görünümlü yaratıkların yaptığı işkencelerden bahsediyordu işte YAZICIOĞLU…
Kollarımdan tavana astılar, her yerime elektrik verdiler diye…
İnsan olanın aklına hayaline gelmeyecek ancak, vahşilerin bile tiksineceği işkence çeşitleri denenmiş…
Demokrasi adına ama demokrasiyi katledenlerce…
20 yıldır, birçok insan anlattı bu iğrençlikleri…
İşkence bir insanlık suçudur, tabii insan olanlar için!
İnsanlıktan nasibini almayanlar için de bir yöntemmiş demek ki!
Hayret ettiğim bir nokta var ki!
Türkiye"de işkence yapıldı diyen çok, ceza alan nerdeyse yok!
Bir darbeyle anarşiyi şıp diye kesenlerden, “bir yıl evvel yapacaktık ama biraz daha kan aksın da millet haklılığımıza inansın” diyenlerden yargılanan oldu mu hiç?
Niye yargılansınlar ki!
Bir zamanlar darbe yapıp, Meclisi kapatmak yasalmış demek ki!
O zaman Talat AYDEMİR neden asıldı bilen var mı?
Başaramadığı için herhalde…
Başarsaydı o da kahraman olacaktı!
Geçtiğimiz günlerde Yeni Şafak gazetesinde 28 Şubat"çılarının rezaletleri anlatıldı…
Koskoca gazeteci geçinen yalakalar neler yapmışlar meğer…
Tankların fotoğrafını tekrar çekmek için rica üstüne rica edip tekrar yürütmüşler…
Sonra da; Devlet bankalarının yağması gelmiş ve Milletimizin, geleceğimizin 40–50 milyar doları iç edilmiş birileri tarafından…
Kim bu birileri acaba!
Hesap sorulup, milletin milyar dolarları geri alınmış mı? Ne gezer!
28 Şubat Cumhuriyeti korumak için yapılmıştı güya, Cumhuriyet kaldı, paralar uçtu…
Uçan paralarla korunmuş mu bari Cumhuriyet?
Yoksa!
Cumhuriyet bahane, milyar dolarlar şahane miydi?
Brifing alanlara pay verilmiş mi yoksa sadece kullanıldılar mı?
Neyse bazıları milyarları götürmüş, bazıları Cumhuriyeti korumuş, bazıları da mevkii ve makam kaparak emekliliklerini garantiye almışlar…
Milletin hakkını hortumlayan ve de hortumlatanların boğazından geçer mi o paralar…
10 yıldır ortaya çıkmadığına göre geçmiş demek ki!
Zehir olsun, zıkkım olsun desek mi? Demeyelim, bize ne!
Bedduaya suç duyurusunda bulunurlar, bir sürü ceza maddesine de uydururlar, yıllarca yargılanır, ceza bile alırız, sanki parayı biz yemişiz gibi…
Neme lazım!
Helal olsun, hoş olsun tosuncuklara diyelim de kemali afiyetle yesinler bari!
Yesinler… Yesinler… Semirsinler iyice…
Cumhuriyet adına, demokrasi adına yesinler de bari onlar yaşasın…
Biz ne mi yapacağız?
Tosuncukların sağlığı için dua edeceğiz!
Allah"ım tosuncuklarımızı demokrasiye bağışla, tirajlarını ve de reytinglerini artır!
Yanlışlıkla tutuklanan, ceza alanları varsa; Milliyetine bakmadan, en erken sabahta veya akşamda hürriyetine postala! Diyerek