İslam devrimi mektubu...

Neval Sultan

Malumunuz elektronik posta denilen iletişim şekli bir anda bir çok insana ulaşmanızı sağlayabiliyor. Hele bir de "toplu" denilen adreslere gönderildiği zaman...
O topluluktan biri yapmış beni birileri sağolsun... Ve bana çok ilginç gelen bir ileti göndermiş.
Elektronik posta iletisi kullanmayan insanlar için izninizle  gelen iletiyi sizlerle  paylaşmak istiyorum. Yerimin darlığı yüzünden biraz kısaltmak zorunda olduğum için de şimdiden özür diliyorum.
"Mohsen Yazd adlı İranlı bir felsefe öğretmeni"nin Türkiye'deki gelişmeler üzerine yazdığı bir mektup olduğu söyleniyor bu metnin...

"Sevgili Türkiye'deki dostlarım ve kardeşlerim,

Bu mektubu sizlere yazmamdaki neden bizim 30 sene kadar önce yaşadığımız o talihsiz ve karanlık günün Türkiye için de yaklaşıyor olduğunu görmem ve bundan daha derin olarak kalbimde hissetmem oldu.

Sizlere önce İran İslam devriminin nasıl geliştiğini kısaca anlatmak istiyorum çünkü Türkiye'deki gelişmelerle çok büyük benzerlikler mevcut.

İRAN İSLAM DEVRİMİNİ BAŞARIYA GÖTÜREN AYAKLAR:
1-Büyük kesimi fakirleşen halk dincilerin pençesine düştü. Bu halk yiyecek, giyecek gibi ufak yardımlarla onların safına çekildi. Beyinleri yıkandı ve fakirliklerinin temelinde kirli ve dinsiz rejim olduğu benliklerine yazıldı. Açlıkla boğuşan halk bu cehaletin pençesine kolaylıkla düştü ve rejime düşmanlaştı. (ÇOK FAKİRLEŞEN TÜRK HALKINA DA AYNI ŞEYLER YAPILIYOR)

2-Hep demokrasi ve özgürlük dendi. Humeyni devrimi yapana kadar hep demokrasi ve özgürlük vaad etti. Bu şekilde bir çok sol görüşlü insanları da kendi saflarına çekti. Bu insanlar devrim akabinde ipe giden ilk insanlar oldu. (TÜRKİYE'DE HEP DEMOKRASI VE ÖZGÜRLÜK DİYORLAR)

3-Emir komuta zincirinde yapılanmış olan din adamları halkı kontrol altına aldı. (BASI ABD'DE YAŞAYAN MALUM TARİKAT'IN YAPILANMA BİÇİMİ OLAN "ABİ" YAPILANMASI BU EMIR KOMUTA ŞEKLİDİR VE DEVRİMİN EN ONEMLİ AYAKLARINDAN BİRİSİ BU EMİR KOMUTA YAPILANMASIDIR. BU EMİR KOMUTA YAPILANMASI DEVRİMİN HALK ORDUSUDUR VE DEVRİM SIRASINDA BU EMİR KOMUTA ÇOK KISA ZAMANDA ÇOK BÜYÜK KİTLELERE EGEMEN OLUR.)

4-Kargaşa ve kaos ortamında askeri Kışlalar basıldı. Ellerinde Kur'an ile kışlalar ele geçirildi. (BU AYAĞA ÇOK DİKKAT EDELİM ÇÜNKÜ DEVRİM SIRASINDA TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNİ ELE GEÇİRMENİN EN ANAHTAR AYAĞI BUDUR.)

Türk silahlı kuvvetleri bildiğim kadarı ile 600-800.000 kişiden oluşan bir kuvvetdir. Yalnız unutulmaması gereken gerçek, bu ordunun ancak yüzde 0.1'lik (Binde Bir) bir bölümü rejimin muhafızıdır. Yani harb okullarında eğitim görmüş subaylar ancak bu kadardır. Geri kalan Yüzde 99.99 er rejim muhafızı değildir. Onlar emirlere göre hareket eden vücut parçalarıdır. Beyin olan ise az sayıdaki subaylardır. İran devriminde kargaşa ve kaos ortamında kışlaları basan yobazların ellerinde Kur'an ile erleri geçerek direnen subay ve komutanları katlettiler. Burada kilit nokta ellerinde Kur'an ile harekete geçen büyük halk kitlelerine karşı erlerin silah kullanmakta zorlanacağı gerçeğidir. Zaten kullansalar bile cahil ve beyni yıkanmış halk öyle bir kudretle kışlalara saldırmıştır ki sonunda kışlalar teslim alınmıştır. O askerin açtığı ateş sonucu halktan çok ölen olmuştur ama sonuçta bir noktada erler silah bırakmak durumunda kalmışlardır. Erin kendi başına alacağı savaş insiyatifi düşmana karşıdır. Ama büyük kitleler halinde ve ellerinde Kur'an'larla üzerine gelen kendi halkına karşı bu kararlılığı göstermesi mümkün olamaz. Yani er buna bir noktadan sonra direnmez ya da direnemez. Çünkü o er karşısındakinin karanlık bir devrim yapacak olan insanlar olduğunu bilecek bilinçte de değildir, kaybedeceği aydınlığın ne olduğunu da. Bunu bilecek olan sadece subaylardır. Ve kanlarının son damlasına kadar savaşacak olanlar da bu konuda aydınlanmış Türk subaylarıdır. Ama yukarda bahsettiğim üzre onlar ordunun sadece ve sadece en fazla binde birini teşkil ederler. Yani devrimin asıl savunucusu Türk ordusunun tümü değildir, sadece subay kademesidir ve erlerin durduğu ve etkisizleştirildiği noktada o subay kademesinin yok edilmesi kolay olacaktır. İran'da ordu bu şekilde etkisiz hale getirilmiştir. "Er düşman işgali durumunda durmaz ve etkisizleştirilemez, sonuna kadar da savaşır, ama büyük bir kudretle gelen kendi halkı karşısında nasıl durabilir..."

İran ve Türk insanı arasındaki doku uyuşmazlığı ve Türk askerinin Komutanının emrinden çıkmayacağını, Türk ordusunun ve Türk milleti dolayısıyla TSK'nın da emrinde olduğu devletinin gücünün buradan geldiğini hatırlatarak yorumu siz değerli okuyucularıma bırakıyorum...

 

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.