İslami açıdan yılbaşı

Cuma köşesi

                                       İSLAMİ AÇIDAN YILBAŞI

Malum haftaya bugünlerde 2010 yılının içinde olacağız. Yeni umutların ve hayallerin zihinlerde yeşereceği yepyeni bir yılda, karmakarışık ve boğuk bir yaşamın esaretinden kurtulmak isteyen insanlar için erişilmez bir umut kapısı olacağından kuşku yok. Yaşamın bütün zorluklarına duçar olmuş bir insan için gelen yeni yıl, umut kapısı olması yönüyle onu sevinçle ve neşeyle karşılaması her açıdan  tabii bir durum…

Her şeyin insan fıtratıyla uyumlu içinde olması gerektiğini ısrarla isteyen ve sürekli hatırlatan dinimizin, yılbaşıyla ilgili yapmamız gerekenler noktasında bizden bir talebi var mıdır yok mudur cihetiyle bilgimizin olmasında fayda olduğu kanaatindeyim. Diğer türlü holiganlıkların, taşkınlıkların ve en önemlisi her türlü gayri insani niteliklere havi olan aşırılıkların eksilmediği bir durum söz konusu olur ki bunu ne insanlığımızla ne de insanlığımızı anlamlandıran ve şekillendiren dinimizle bağdaştırmak imkansızdır. Bilinmeyenlerin bilinenlere tur bindirdiği, islamın bir çok prensibin dumura uğradığı şu zaman diliminde ne yapabiliriz noktasında birkaç zikretmek herhalde zaman kaybı olmasa gerek. 

Yılbaşı, dini bir bayram mıdır?
Bugün,  bütün âdet ve törenleriyle noel kutlamaları kökeni itibariyle dinsel bir bayramdır. Bu bayramın ve bayramla ilgili olarak yapılan âdet ve törenlerin Müslümanlarca benimsenip uygulanması ise dinsel ve kültürel bir yozlaşma olarak görülmeli; böylesi bir tutumun; kendi dinî inançlarımızdan, değerlerimizden uzaklaşma ve başkalaşma sürecini hızlandırdığı, halkımıza-ülkemize yönelik Hıristiyan misyonerliği için de oldukça elverişli bir durum oluşturacağı gözden uzak tutulmamalıdır.

Dünyanın her yerinde yaşayan katolik; protestan bütün Hıristiyanlar, aynı tarihte mahalli gelenekleri doğrultusunda bu kutlamalara katılırlar. Bu kutlamalar onlar için çok önemlidir. Küsleri ve dargınları barıştırırlar, birbirlerine hediye alır, yaşlıları, sakatları, hastaları ziyaret ederler. O geceyi neşeli geçirmek için her şeyi unutup, kendilerini zevk ve sefaya verirler.

Çam ağaçlarını süsleyip püsleyerek dükkan vitrinlerine, evlerinin en değerli köşelerine yerleştirirler. Birbirleriyle tebrikleşirler. Dinî bir atmosfer içinde geçen noel bayramı akabinde ise, yeni yıla giriş büyük bir çılgınlıkla, lüks ve israfla kutlanır. Hıristiyan ülkelerdeki dinden kaynaklanan bu eğlenceler, 31 Aralık günü en yüksek seviyeye ulaşır. İnsanlar adeta çılgınlaşarak kendilerinden geçerler. Kumar, içki, dans partileri düzenlerler. Kökeni itibarı ile dinsel bir tören olan noel, Yunanistan ve özellikle Hıristiyan ülkelerinde şenlikler ile kutlanırken maalesef yurdumuzda da büyük meydanlarda şenliklere dönüştürülüyor.
Halbuki, bu günde yapılan içkili, kumarlı eğlencelerin gerçek Hıristiyanlıkla hiçbir alakası yoktur. Beşeriyetin ıslahı için ALLAH Teâlâ tarafından gönderilmiş ilahi bir din, tebliğcisi olan Peygamberin doğum yıl dönümünün bu şekilde kutlanmasına müsaade eder mi? İçkili, kumarlı ve insanı küçük düşüren zevklerin terennüm edildiği kutlama törenleri, İlahi bir dinin esaslarıyla bağdaşabilir mi?

“Müslüman olmayanlara benzemeyin.”
"Kim bir millete benzemeye çalışırsa, o da onlardandır," buyurmuşlardır peygamberimiz.
Bu hadis-i şerif benzemenin müspet ve menfi kısımlarını içine almaktadır. Çünkü teşebbüh (benzemeye çalışmak): Başkalarının yaptığı bir işi onlara uyarak yapmak demektir ki hayır ve şerde, günahta, küfür ve imanda olabilir. O halde bu hadis-i şerif: Kâfirlere, fasıklara, günahkarlara benzemeyi yasakladığı gibi başta Hz. Peygamber (S.A.V.) efendimize olmak üzere, sahabe-i kirama, meşayiha, takva ve salah sahibi kimselere benzemeyi de teşvik etmektedir.
Özellikle Yahudi ve Hıristiyanlar kısacası İslam"a inanmayan bütün toplumlar, Müslümanların benzememekle emrolundukları toplumlardır. Amr b. Şuayb (R.A.)nun, dedesinden rivayetine göre Peygamberimiz (S.A.V):
"Bizden başkasına benzemeye çalışanlar bizden değildir. Yahudilere ve hıristiyanlara benzemeyiniz…" buyurmuşlardır.


İsteyen kutlar istemeyende kutlamaz ona kimse karışamaz. Ama şunu da sormak gerekir.  Acaba Müslümanların yılbaşını kaç kişi hatırlıyor? Evet bir çok örf ve adetlerimizi terk edip yavaş yavaş Hıristiyan alemine özenilmeye başlandığı bir dönemde yaşıyoruz.

Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
«Kim (kendi isteğiyle) bir topluluğa (millete) benzerse, onlardan olur» Ebu Davud; 4031,


25 Aralık'taki Noel kutlamalarını 'Hıristiyanlar'a mahsus dinsel bir bayram' olarak nitelendiren Bardakoğlu, yılbaşını ise 'Anneler Günü gibi evrensel kültürün bir parçası olarak tanımladı. Müslümanlar'ın Noel'i kutlamasının 'kültürel yozlaşma' olduğunu öne süren Bardakoğlu, bu tür davranışların Hıristiyan misyonerliğe elverişli ortam hazırlayacağını savundu.

1 Ocak'taki kutlamaların ise farklı olduğunu anlatan Bardakoğlu, açıklamasında şunları bildirdi:

Kültürel bir etkinliktir.
“Bu miladi takvimi esas alan bütün uluslarca yeni yılın başlangıcı anısına kutlanan bir etkinliktir. Dünyada bu kutlamalar, dinsel bir bağlamdan öte kültürel bir anlam ifade etmekte; insanlar yeni yıla yönelik iyilik, bereket, refah, huzur ve barış beklentilerini yeni yıl kutlamalarında dile getirmektedirler. Bu kutlamaların anne-babalar günü, doğum günü gibi evrensel kültürün bir parçası olarak üretilen ve insanlığa mal olan olumlu bir davranış biçimi olarak görülmesi gerekir.' Kutlamaların folklorik unsurlarından olan Noel Baba ve çam ağacı süslemelerinin Hıristiyanlığa sonradan girdiğini anlatan Diyanet İşleri Başkanı, üstü kapalı şu tavsiyede bulundu: 'Bu kutlamaları dinsel ve kültürel değerlerimize aykırı birtakım adet ve geleneklerle birlikte düzenlemek, kesinlikle doğru değildir.”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.