İmlâm bozuldu benim. Senin hâllerine takılır oldu dil, kalem… Harfler sen hâlinde düşüyor aklıma, hece oluyor ve kelime sonra… Cümleler sen hâlinde, düşüyor ak kâğıda… İsmin sen halini öğretmediler. En acı ben öğrendim; ismin sen hâlindeyim…
Şehir seni uyuyor. Şehrin sen hâlinde dolaşıyorum. Seni uyanıyor sonra ezanlarla. Çağrının sen hâlindeyim… Ayakucuma bakarak giriyorum. Secde sen hâlinde, mihrap, minber… Vaktin sen hâlindeyim.
Radyodan bir türkü yükseliyor. Yeminle, sen hâlinde. Adını haykırıyor… Senin yerine birini gönderiyor mezara; ölüm sen hâlinde…
Ben bir Yakup idim kendi hâlimde. Kenan bildiğim, sen hâlinde…
Dokunmaya kıyamadığım teller, seni tınlıyor. Ezginin sen hâlindeyim. Ah’tan müteşekkil deyişler diyorum. Ah’ın sen hâlindeyim…
Pazara sunmuşum canımı. Dirhem dirhem gidiyor… Parça parça veriyorum canımı. Bıçağım sen hâlinde… Canlarım dara çekiliyor, canlar elinden. İlmeğin sen hâlindeyim… Cemlerim bozuk, hünkârım kayıp… Ermenin sen hâlindeyim…
Semahım seni dönüyor. Eteğimi tutuşturuyor bir aşk. Aşkın sen hâlindeyim…
Bir rufai kılıcıdır, seni saplıyor tenime. Vecdin sen hâlindeyim…
Hırka-i melâmettir, giymişim; hâlinden bir hâl… Düşmenin sen hâlindeyim…
Say ki kadiriyim; aşikâr zikrindeyim… Haykırışın sen hâlindeyim…
Gizlemişim say ya da, nakşetmişim… İçime bağırmanın sen hâlindeyim…
Halvetteysem, karanlıktaysam, karanlığın sen hâlindeyim…
Bin fırkayla sana geliyorum; bin fırkayla senden geliyorum. Gelişin de gidişin de sen hâlindeyim…
Kayıp kapı, gizli kuyu… Vuslattan nasibim yok, firkatin sen hâlindeyim…
Ah ömrüm ömrüm… Sana akan inişlere vardım nihayet. Ya bir adım, hadi bilemedin iki… Dönemeçleri geçtim, düzdeyim sayılır. Sonrası sana akış… Bitmenin sen hâlindeyim…
Yüzünü bilmem. Yüzün görenlere kurban olayım…
Aynalardan baktığım sensin. Şeklin sen hâlindeyim…
İsimlendirilmiş ne varsa; isimler ismin sen hâlinde…