İsraf; sahip olunanları başta mal olmak üzere, Allah c.c.ın razı olacağı ölçüde ve yönde harcamamak, insanlara ve canlılara faydası olmayan harcamalar yapmaktır.
İnsan fıtratı; israfa da, cömertliğe de, cimriliğe de uygun yaratılmıştır. Bir kimse sahip olduklarını istediği gibi harcama hakkına sahip değildir. Tasarruf hakkının ölçüsünü Yüce Allahın rızası, Peygamberimizin sünneti belirler.
"Yiyiniz içiniz; fakat israf etmeyiniz! Çünkü Allâh isrâf edenleri sevmez.” buyuran Yüce Allah, A'raf Suresi 31. ayette, yarattığı kullarının bu konudaki zaafiyetlerini de hatırlatmaktadır.
Yemekten maksat, yaşam için gerekli olan gıdayı almaktır. Bunun için de, ihtiyaç kadar yemek gerekir. Acıkmadan yememek, doymadan yemeği bırakmak bu hususta en güzel ölçüdür. Midenin üçte biri yemek, üçte biri su, diğer üçte biri de hava için değerlendirilmelidir. Bu; sünneti bir tavsiyedir.
Midenin tamamını yemekle doldurmak Sünnete aykırıdır. Sünnete uygun olmayan her eylem de kişiye zararlıdır. Midenin, tıka-basa doldurulması, hareket kabiliyetini daraltacağı gibi, düşünme egzersizini de azaltacaktır.
Yediğinden zevk ve lezzet alan kişi, nefsine de mağlup olacaktır. Yemek amaç değil, yaşam için vasıta görülmelidir. Yemek; nefse hizmeti değil, Allâh'a kulluğu arttırmalı, ibadet için güç kaynağı olmalıdır. Tok olmak; hem günaha düşmek için vesile olabilir, hem de aç olanların hâlini anlamaktan kişiyi uzaklaştırmış olur.
Gereksiz ve ihtiyaç olmadığı halde yemek, israf olduğu gibi, her arzu edileni ve görüleni yemek de israftır. İsraf da, haramdır.
Peygamberimiz; "Canının çektiği ve arzu ettiğin her şeyi yemen, şüphesiz israftır!” buyurmuştur. Peygamberimizin bu mesajına itibar etmemek, çok büyük bir ölçüsüzlük ve hâtadır.
Muhammed Suresi 12. ayette Yüce Allah, kâfirlerin özelliklerinden bir tanesi olarak; “İnkâr edenler, dünyada sâdece zevk-u safâ ederler ve hayvanların yediği gibi yerler! Onların varacağı yer cehennemdir.” buyurmuştur.
İnkârcıların bütün hesapları, mide ve şehvetlerine yöneliktir. Onların ahiret hesabı yoktur. Bu konuda da, müminler asla kafirlere benzeyemez, ancak ihtiyacı olduğu kadar yer ve içerler.
Bu durumun önemini anlatması bakımından Peygamberimizin, çok yemek yiyen birine hitaben söylediği; “Geğirmeyi bırak. Çünkü dünyada çok doyanlar, kıyamet gününde en uzun müddetle aç kalacak olanlardır." buyurduğu hadîs-i şerifine her zaman kulak vermek lâzımdır.
Mevlânâ, yeme içme ile insan mâneviyatı arasındaki ilişkiyi şöyle dile getirmiştir. "Kene gibi pis bir deriye konup şişeceğine, kuşlar gibi yarı aç ol ki fezâlarda dolaşasın.”Çok ve gereksiz yeme içmenin, sonuçlarının anlaşılması bakımından Mevlana'nın yaptığı bu benzetme çok anlamlıdır.
İştah duyulan değil, ihtiyaç olan yenmelidir. Çocuklar da böyle eğitilip, büyütülmelidir. Obezite çocukların bir çoğu gereksiz ve plansız beslenmenin sonucu o hâle gelmiştir. Çocuklara ihtiyaç duyulandan fazla yedirmek, emanet olan yavrulara ihanet olur.
İsraf, sadece yemek konusunda dikkate alınacak bir husus değildir. Dini hükmü, "Haram" olan bu fiilin, her konuda karşılığı vardır.
Kıyamette herkes, şu dört suale cevap vermedikçe hesaptan kurtulamaz buyurmuştur Peygamberimiz. - Ömrünü nasıl geçirdi? - İlmi ile nasıl amel etti? - Malını nereden, nasıl kazandı ve nerelere harcadı? - Cismini, bedenini nerede yordu, hırpaladı?
Sağlık, zaman, gençlik, ömür ve mal konusu israfla ilgili ana başlıklardır. Sağlığa dikkat etmemek, zamanı boşa harcamak, gençliği Sünnet ölçüsünde değerlendirmemek,ömrü faydasız işlere kurban etmek, sahip olunanları gereksiz yerlerde harcamak israftır.
"İsraf edenler, helak oldu" buyuran Yüce Allah'ın bu şiddetli uyarısına, her mü'min öncelikle ve mutlaka itibar etmelidir. Ahirette azap, dünyada pişmanlık; söz konusu helak için yetecektir.
Harcamalarda israf; ya akıl eksikliği, ya tahrik ve teşvik, ya israf konusunu bilmemek, ya tembellik, ya riya, ya da dini duyarsızlık nedeniyle yapılır. Hangi nedenle yapılırsa yapılsın, israfın makul izahı yoktur.
İsraf haramdır. Müsrif olanları da Allah sevmez. Faydasız, gereksiz ve lüzumsuz tüm harcamalar "İsraf"tır. İsraf yapanlar da "Müsrif"tir.