Allah Rezzak ismi şerifiyle ihtiyaçlarımızı karşılamamız için bizlere sayısız nimetler vermiştir. Dinimiz İslam da bu nimetleri amacına uygun tüketmeyi öğütlemektedir. Gereğinden fazla kullanmayı da israf olarak değerlendirir. İsraf, aşırı gitmek, haddi aşmak, malı saçıp savurmak, lüzumsuz yere harcamak, kötü kullanarak eskitmek, ihtiyaçtan fazla harcamaktır. İmam Gazzâlî’de, dinin, örfün ve insanlığın gerektirdiği yerlere gerektiği ölçüde harcamak cömertlik, bu ölçülerin altına düşmek cimrilik, bunların üstüne çıkmayı ise israf olarak değerlendirir.
İsraf denildiğinde ilk akla gelen malın israfı olsa da, Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’e ve Peygamberimizin hadislerine baktığımızda maddî ve mânevî her türlü nimetin yaratılış gayesine aykırı kullanılmasının israf olduğunu görürüz. Yeme-içme, giyim, evlerimizin tefrişindeki aşırılıklar israf olduğu gibi, enerji ve su israfı, zamanın boş yere geçirilmesi, sağlığın kıymetinin bilinmemesi de israf olarak değerlendirilir. Hatta Peygamberimiz ashabına, abdest alırken bile suyun azar azar kullanılmasını, akan bir nehrin kenarında bile olsa, normal bir miktarın üzerinde su kullanmanın israf olduğunu tavsiye etmiştir. Ayrıca israf, hem nimeti gerektiği yerde gerektiği ölçüde kullanmamak hem de Allah'ın nimetine karşı saygısızlıktır. Bu yüzden Allah “Yiyiniz, içiniz, fakat israf etmeyiniz; çünkü Allah israf edenleri sevmez.” buyurmaktadır. Günümüzde refah düzeyinin artmasıyla sınırsız harcama ve tüketim çılgınlığı, israfın korkunç boyutlara varmasına, mütevazî bir hayatın terk edilmesine sebep olmaktadır.
Belki kullanırım anlayışıyla ihtiyacımız olmayan eşyaların alınması, modası geçen elbiselerin eskimeden atılması, çöpe giden ekmek ve yiyecekler, su ve enerji israfı, israfın en bariz örneklerinden bazılarıdır. Dünya üzerinde bir dilim ekmeğe, bir şişe suya muhtaç insanlar bir tarafta açlıktan canlarını kaybederken; bizim ülkemizde günlük beş-altı milyon ekmek çöpe atılmaktadır. Isıtma ve aydınlatmada kullanılan enerjinin yüzde 35’i israf ediliyor. Yıllık ilaç harcamamızın yarısını israf ediyoruz. Günlük beş milyon lira değerindeki kağıt, karton, metal, cam, plastik, tekstil, ahşap, elektronik atık, lastik gibi atık üreten Türkiye, bunun ancak yüzde 40’lık kısmını geri dönüştürerek ekonomiye geri kazandırılabiliyor. Geriye kalan kısım israf oluyor.
Kısacası Ülkemizin milli gelirinin dörtte biri çöpe gitmektedir. Bütün yapılan bu israflardan Rabbimiz hoşnut olmayacaktır. Bizler Allah’ın mülkünde misafiriz. Allah’ın verdiği nimetlerden hesap gününde mutlaka hesaba çekileceğiz. Allah Resulünün Hz. Ebu Bekir ile Hz. Ömer'e şu hatırlatmada bulunması çok manidardır: "Bu canı bu tende tutan Allah'a yemin ederim ki bu, kıyamet gününde kendisi hakkında hesaba çekileceğiniz nimetlerdendir: Serin bir gölge, güzel bir hurma ve soğuk bir su!” İstediğimiz gibi hareket edemeyiz. İçinde bulunduğumuz Ramazan ayında iftar sofralarımızın lüksten uzak mütevazi sofralar olması Yüce Dinimiz İslam’ın ruhuna uygun olacaktır. İsraf hangi şekilde olursa olsun insanın kendisine kötülük etmesidir. Ölçüsüz ve bilinçsiz bir şekilde kendisini madden ve manen tüketmesidir.