2012 Yılında çıkarılan 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununa güvenerek birçok Ortak Sağlık Güvenlik Birimleri Açıldı. Halen Samsun da 43 adet ortak sağlık güvenlik birimi mevcut. Bu firmalar açılırken hiçbir altyapı oluşturulmadan belirli konularda standartlar belirlenmeden açılmalarına izin verildi. Samsun’un kapasitesi 10 OSGB iken 43 tane açılması sonucu hizmet kalitesinin düştüğü gibi birçok usulsüzlüklerde peşi sıra geldi. OSGB işletmek diğer işletmelere benzemez. Burada çalışanların hayatları söz konusu, hile yapamazsın yapmamalısın.
Bu kadar çok OSGB olunca doğal olarak rekabet ortamından dolayı verilen hizmet kalitesi ve ücretleri tabanında dibini gördü. Peki, olan kime oldu?
Her zamanki gibi olan daima garibana, işverene oluyor.
Bu gün mahallenizde ki bir inşaatta çalışanın eğer bareti yoksa, emniyet kemeri yoksa bilin ki orada hile var, orada iş güz arlık var orada görevini yapmayan daha doğrusu yapamayan İş Güvenliği Uzmanı var.
Bunu düzeltmek de Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının elinde. Ama bakanlık da boş vermiş durumda maalesef. Esnafa ek bir külfet getirmemenin peşinde. Bakanlık da işverenler gibi İş Güvenliği Hizmetlerini Ek külfet olarak görüyor.
6331 Sayılı yasanın çıkarıldığı yıl olan 2012 de toplam iş kazası sayısı; 74.871 ölümlü kaza sayısı; 744 çalışanımız. 2017 verilerine baktığımızda Toplam iş kazası sayısı; 286.068 ölümlü iş kazası sayısı; 1405 çalışan. İş kazası sayısı yüzde 400, ölümlü iş kazası sayısı yüzde 100 artmış. Acaba yasayı çıkarmakla yanlış mı yaptık. İş kazalarının azalması gerekirken kat kat artmış. El Salvador ve Cezayir in ardından dünyada iş kazalarında üçüncü sıradayız.
Aslında işin çözümü basit.
İş güvenliği fiyatlarını sabitleyeceksin.
Yapılan sözleşmelerin süresini en az bir yıl tutacaksın. Bir yıl içerisinde herhangi firmaların OSGB değişmesine izin vermeyeceksin.
OSGB bünyesinde bulunan iş güvenliği uzmanlarının da çalışma koşullarını yönetmeliklerle koruyacaksın.
Bakanlığa bildirimin önünü açacaksın
İş güvenliği uzmanının yetkilerini arttıracaksın. Görevli olsun ya da olmasın hayati tehlike gördüğü her işyerini anında denetleme imkânı verip o işyerini kapattırma yetkisi vereceksin
Bak bakalım o zaman iş kazasında ilk ona bile girebiliyor musun?
Tüm bu açıklamalardan sonra gelelim işsizliğin nasıl düşürüleceğine.
Öyle işyerleri var ki bunlar ülkemizde ilk 500 de olan firmalar çalışanlarını günde 16 saat çalıştırıyorlar. Ama kanun en fazla 11 saat çalıştırabilirsin diyor.
Kim takıyor kanunları?
Hiç kimse
Devlet bunları bilmiyor mu?
Tabi ki biliyor. Ama maalesef devletin de işine gelmiyor müdahale etmek. Ne kadar çok ihracat o kadar çok döviz. 200 kişinin yapacağı işi biz 100 kişi ile hallediyoruz. Ne gerek var fazladan 100 kişi daha almaya.
Başkanımız 2017 Yılında istihdam şurasında yaptığı konuşmadan sanayicilerden artı iki istihdam talebinde bulundu. Bu talep yerine kanun ve yönetmeliklere uymaları konusunda talep de bulunsaydı. 200 Kişinin yapabileceği işleri 100 kişiye yaptırmayın, çalışanlarınıza insanca davranın, onlarında sosyal hayatları olduğunu hatırlayın, onların da sizler gibi çoluk çocuğunun olduğunu hatırlayın demesi kısaca mevcut kanun ve yönetmeliklere uyun tavsiyesinde bulunsaydı işsizlik oranı çok daha düşük seviyelere inerdi buna emin olun.
Yani kısaca işverenlere “kanunlara uyun” diyeceksin.
Çok mu zor?
Bunun için bakanlığın da var. Her ilde İŞKUR ofislerin var. Baksan hepsi son derece meşgul ama biz sahada bir türlü göremiyoruz. Bu işler masada çözülmez. Sahaya ineceksin, çalışanların arasına karışacaksın. On onbeş dakikanı denetlemeye ayırıp gitmeyeceksin gerekirse günlerce çalışanlarla oturup sohbet edeceksin aynı karavandan yemek yiyeceksin ki onların dertlerini sıkıntılarını çalışma koşullarını anlayabileceksin.
Çalışanın şikayet etmesini bekleme ey bakanlık. Kimse ekmeğini kaybetmek istemez. Ucunda ölüm bile olsa.
Kalın sağlıcakla.