Ülkemizde istihdamda yaşanan en önemli sorun giderek artan işşizlik sorunudur. 2008 yılının başlangıcında bu oran gecen yıla nazaran yüzde 5 oranında artarak yüzde 10.1'e ulaştı. Tarım dışı işşizlik oranı ise yüzde 0.4 puan artarak yüzde 12.6'a kadar çıktı. Avrupa Birliği Ülkeleri içerisinde genç nüfusa sahip olan ülkemizde genç nüfustaki işşizlik oranı yüzde 19'dan yüzde 20'e kadar çıktı. Onbeş yaş ve üzeri nüfusumuz ise 49.511.000 olduğuna göre kayıt içi ve kayıt dışı işşiz sayımız on milyonu bulmaktadır. Resmi rakamlar işşiz sayımızın 2.350.000 olduğunu söylemektedir. Doğal olarak İŞ-KUR'a kayıt yaptırmayanlarında bulunduğu gerçeğini bilmeliyiz. Ayrıca kalifiye eleman sıkıntısı çekildiginide göz artı etmemek gerekir. İşşizlerin yüzde 73 erkek nüfustan oluşuyor. İşşizlerin yüzde 56 ise lise altı eğitimli yani kalifiye ve becerikli değildir. Ülkemizde yaşanan işşizlik sorununu aşabilmemiz için sürdürülebilir iktisadi istikrarı dünya kamu önüne koymalıyız. Global dünyanın oluşturduğu pozitif rüzgarlardan yararlanmanın tek yolu istikrardır. Yabancı sermaye sadece istihdam yaratmayacak aynı zamandada yerli sermayemizin hareketliliğini artırmada itici bir rekabet ortamı oluşturacaktır. Her geçen yıl ülkemize giren yabancı sermaye artmaktadır ancak bunun yeterli düzeyde olduğu söylenemez. Geçtiğimiz yıl ülkemize giren yabancı sermaye miktarı 16.4 milyar dolar oldu. Ancak bunun yeterli olduğunu söylemek zordur. Yerli yatırımcılarımız için de istihdam artırıcı ciddi eylemlerinin olduğunu söyleyemeyiz. Bazı firmaların sadece sahipliğinin değişmesinin dışında son yıllarda bir iktisadi hareketlilik görememekteyiz. Bu nedenle karar organlarının dış ve iç sermayeyi istihdama yöneltecek plan ve politikaları yaratmaları ve hayata geçirmeleri gerekmektedir. Ülkemiz coğrafyasının yüzde 35-40 arasında kalan alanların devlet arazisi olduğu gerçeğini bilmek ve ekonomik olarak kullanmada zorunluluğumuz vardır. Artık 21'nci yüzyılın ilk yarısında yeraltı ve yerüstü zenginliklerini kullanan ve özel sektörü itici güç olarak kullanan statik yapıdan dinamik yapıya geçmemiz şarttır. Her türlü idari ve hukuki tavırlarımızı istihdam artırıcı politikalar üzerine yoğunlaştırma zamanı geldi ve gecti bile. Şunu da unutmamak gerekir ki sıfır maliyetli kamuda istihdam yaratmak mümkündür yani kamu maliyesinden herhangi bir ek kaynağı kullanmaksızın kamu kesiminde genç ve faal nüfusumuza istihdam yaratmak mümkündür yeterki karar organları bu projenin ne olabileceğine merak duysunlar.