İŞTE ŞÖYLE BİR SAHAYA İNİN BAKALIM

Adnan Bahadır

   Gazeteyi kurmama neden olanların başında olan bazı böyyüük gazatacılar biz gazeteyi kurmadan önce neredeyse haftanın her günü gölge adam köşelerinden bize saldırıyorlardı. Yapılan köşe ikiye bölünmüş, bir kısmını eski bir siyasetçi bir kısmını da böyyyüük gazatacı arkadaşlar yazıyorlardı. Gölge adam olarak resmi konulan kişi ise eski siyasetçi, bir dönem astığı astık, kestiği kestik, cemaat evlerinde yetişmiş, bir dönem şehirdeki siyasetçilerden gazetecilere varıncaya dek bir çok insanın telefonlarını dinletip her gün rapor aldığı iddia edilen bir siyasetçiydi. Biz arabaya binsek tuvalete dahi arabayla gidiyor şeklinde yazıyorlar, yaya gezsek yediklerini eritiyor şeklinde yazıyorlardı. Sizin anlayacağınız arkadaşların işi gücü bizimle uğraşmaktı. Gazetelerin o günkü orijinal sayfaları da bende; zamanı gelince buradan sizlerle paylaşırım.    

      Bu yapılanlarla ilgili en ufak bir mahkeme süreci dahi başlatmamıştım. Ama mutlak surette bir gazete kurmak zorunda olduğumun artık bilincindeydim. Nihayet gazeteyi kurduktan sonra, zaman zaman tamamını benim kaleme aldığım, zaman zaman da o günkü genel yayın yönetmeninin yazdığı Menderes Yiğit köşesini kurunca bunlar adeta deli divaneye dönüp anında birilerini bulup bana karşı yazılar yazdıracak bir bülten çıkarttırdılar. Bülteni çıkartan kişi daha sonra bende köşe yazısı yazarken benim yanımdan bunları arayıp “Siz bana Adnan Bahadırla ilgili bülten çıkarttırıp her ay maaş ödemediniz mi?” dediğini de kulaklarımla duymuştum. Ama bu güne dek açık ve net olarak karşıma çıkıp yiğitçe biz buradayız deme cesaretini gösteremediler. Sürekli birilerini kullanarak beni yazdırdılar. Bunu sadece bir iki kişi değil birçok kişi yaptı. Ama arada kullanılan adamlar da sürekli ceza alıp cezaevlerine girip çıkmaktan bıkınca, artık yazı yazma şansları kalmayınca bu kez bizatihi kendileri yazmaya başladılar. Bu, yıllardır arzu edip sahaya indiremediğim insanların sahaya inmesine neden oldu ve bundan fevkalade memnun oldum. Zira ben hayatımın hiç bir döneminde maşa kullanmayı tercih etmedim. Zira bu tür maşalar gün gelir size dönerler; o yüzden hayatımın her döneminde kendi işimi kendim gördüm.

       Bu kadar detaydan sonra gelelim konumuza. Zatı muhteremin birisi dünkü köşesinde beni de ima etmiş. Aslında konuya çok ilgisiz bir yerden girmiş ama biz ilgisiz kısmına değil de bizimle ilgili kısmına girelim. Arkadaş der ki İl Özel İdaresi ile ilgili  dilekçe veren gazeteci açıklanan listenin ikinci sırasında iş almış. Dilekçeyi veren bizatihi benim ama o belgeleri tepe tepe kullanan onlar. Ama yeter ki kullansınlar hiç önemli değil. İl Özel İdaresi dört yıllık süreçte sadece bir firmaya o günün parası ile iki trilyonluk iş vermiş, bir başka firmaya da iki trilyonun üzerinde iş vermiş, dört yıl içerinde iki firmanın aldığı iş beş trilyon lira civarında. Biz kimseden herhangi bir şey talep etmeksizin, diğer verdikleri işlerin üzerine gitmeyiz ümidiyle bize sadece yirmi bin liralık iş vermişler, olayın tamamı bu. Birilerinin dediği gibi ondan sonra tehdit etmişiz istemişiz de vermemişler kısmı tamamen yalan. Şayet doğru olsaydı bu olaylar olduktan sonra 2012 yılının Kasım ayında bize yönelik yapılan operasyonda evimiz, iş yerimiz, kışlığımız, araçlarımız aranıp tutuklanmamız talebiyle mahkemeye çıkarıldığımız ve bunu yazan arkadaşın da aleyhimizde şahitlik yaptığı mahkemede neden bu iddialar yok diye  adama sormazlar mı? Kaldı ki bu arkadaş o davada gidip emniyette ifade vermiş ama daha sonra mahkemeye gelip verdiği ifade ile emniyetteki ifadesi tutmayınca hakimin uyarısına maruz kalmış mı, kalmamış mı? İnsan bir konuda ifade verip daha sonra şantajcı şeklinde nasıl yazabilir anlayabilmiş değilim.

     Şimdi ben buradan ortaya bir kaç soru soracağım, muhatapları kimlerse onlar cevap versinler. Soru 1) Bundan bir kaç yıl önce Samgaz’a gidip bizatihi patronlardan ekli bin lira para alan ben miyim başkaları mı? Buna o günkü Samgaz Genel Müdürü şahittir, asla da yalan konuşmaz, yüzleşmeye de hazırım. Soru 2) Medicana Hastanesi açılmadan önce prosedürleri eksik olmasına rağmen grup patronunun akrabası olan o günkü vekil olayı Sağlık Bakanlığı’ndan nasıl çözdüğünü bizzat bana anlattı. Olayı bir gazeteciye sormama ve bana gelen maili bizzat kendisine atmama rağmen gerçeği neden benden sakladı? Soru 3) Bana şantajcı diyen zatı muhterem daha düne kadar Büyükşehir Belediyesi’nin aleyhinde haberler yaparken neden şimdi yapmıyor? Soru 4) Bana şantajcı diyen arkadaşın gazetesi ve TV si Büyükşehir Belediyesi’ne her ay ne kadar fatura kesiyor? Bu konudaki sorularım burada şimdilik bitti.

          Gelelim bir başka konuya. Ben zaman zaman hafta sonları tarihi Amisos kentinden hikâyeler yazarım. Başkaları gibi birilerinden kopya çekerek değil kendi bilgi dağarcığımı ve edebi birikimlerimi kullanarak hikâyeler yazarım. Diyeceksiniz ki nerden bulursunuz bu hikâyeleri.. Ömer Seyfettin, Peyami Safa, Tarık Buğra v.b. nerden buluyorlarsa bizde öyle buluyoruz. Ancak birileri yazdığımız hikâyelerden rahatsızlık duymuş olmalılar ki sapıklık, ahlaksızlık şeklinde yorumlamışlar. Olabilir ben onlara saygı duyarım; zira bu tür işleri yazanlar değil de yapanlar sapık, ahlaksız ve şerefsiz insanlardır. Sözlerime son vermeden yine hiç kimseyi muhatap almadan ve suçlamadan ortaya bazı sorular sormak istiyorum, kimse üzerine alınmasın ama ilgisi olduğunu iddia edenler olur ise ona da karışmam. Sorularım şunlar: Soru 1) Bu şehirde bazı gazete yöneticileri yanlarında çalıştırdıkları bazı karı koca personellerin evlerine gidip gelmişler mi?  Soru2) Bu personellerin evlerine giderken onları arayıp eve bir şey lazım mı diye sorup çerezini, yiyeceğini, içeceğini alıp gitmişler mi? Bu konuda da şimdilik bu kadar soru yeter… Ama şu kadarını söylemek isterim ki bizim gazetede köşe yazan bir arkadaşımız var, bu konularla ilgili bir hayli bilgisi var. Birileri ister iseler onlarla o arkadaşımızı yüzleştirebileceğimi de söylemekte yarar görüyorum. Zira arkadaş bizzat kaynağından bazı şeyleri dinlemiş haberiniz olsun. Bugünlük de bu kadarla yetinelim… Kalın sağlıcakla.

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (19)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.