İT  ÜRÜR KERVAN  YÜRÜR

Adnan Bahadır

 İT  ÜRÜR KERVAN  YÜRÜR

Gazetecilik mesleği  adeta  aklınıza gelen tüm meslekleri içerisine alan  bir meslektir. Bu meslekte  başta kültürel açıdan donanımlı olup kimsenin olmadığı zaman bilgisayarın başına geçip  haber yapma  mecburiyetinde kaldığınızda hiç kimseyi aramaksızın haber yapabilecek kültürel alt yapıya sahip olmak zorunda olduğunuz bir meslektir. Peki sadece bu yönünüz olursa bu işi yapabilir misiniz derseniz, asla başarılı olamazsınız. Zira olayın ekonomik boyutunu çözebilmeniz için iyi  bir ekonomist gibi piyasayı, arz talep dengesini bilmeniz gerekir. Sadece iyi bir ekonomist olmak yeter mi derseniz elbette hayır. Çünkü reklam, pazarlama, finasman konularında kendinizi yetiştirmemiş iseniz çalıştırdığınız eleman sizi oyar da haberiniz olmaz. Birde bakmışsınız cepten yiyorsunuz da haberiniz yok. 
      Peki bu saydıklarımı bilirseniz bu işin içerisinden çıkabilir misiniz derseniz yine cevabım hayır olur, nedenine gelince; gazetenin patronu iseniz yapılan haberden, yazılan köşe yazısına, alınan reklamdan, alınacak kağıt, kalıp, film, boyadan ödenecek maaşlara, çalışan işçinin SSK prim ödemesinden, mahkeme, savcılık aşamasına varıncaya dek herşeyle birebir ilgilenmez iseniz işin içerisinden çıkma şansınız yok. Örneğin geçenlerde bir çalışanımızı  bir yerel gazete savcılığa şikayet etmiş, çalışan personel yılların gazetecisi ve Üniversite mezunu olmasına rağmen tedirgin olduğunu görünce  diğer çalışanlarıma yaptığım gibi aldım elime bilgisayarı yazdım savunmasını. Savunmayı görünce personel benim yazdığıma inanamadı, nihayet savunmasını verdikten kısa bir süre sonra koğuşturmaya yer olmadığına dair belge eline geldi. 
    Bu arada mahkemeden söz edince aklıma gelen bir hususu  belirtmek istiyorum. Ankara ziyaretimde Adalet Bakanlığına da uğrayıp, oradaki dosyaların akıbetini takip edeyim dedim, edindiğim bilgi çok enteresan düşmanlarım o kadar enteresan bir çalışma içerisine girmişler ki aklınız şaşar. Bu zavallı adamlar bir araya gelip benimle ilgili özel iki tane adam ayarlayıp yüksek miktarda para vermişler adamların işi banimle ilgili  Yargıtay'da bulunan dosyaları takip edip  yerel mahkemelerin lehimde karar verdiklerini aleyhime çevirmek, aleyhime verilen kararları onaylatmak. Bu arkadaşların unuttuğu şey; herkesin bir hesabı var ise Yüce Allah'ın da bir hesabının olduğudur, bu konuda Samsun adliyesinde olup bitenleri de yakında yazacağım.              
      Konuyu yine dağıttık kaldığımız yer işinizde başarılı olabilmek  için işinizi çok iyi bilmeniz idi. Gazetecilik mesleğinde başarılı olabilmek için de işinizi çok iyi bilmek zorunda olmalısınız. Sadece işinizi iyi bilmek yetermi derseniz elbette yetmez ekonominizin de düzgün olması gerekir aksi halde allame-i cihan olsanız nafile. Gazetecilik mesleğinin görünmeyen en sıkıntılı tarafı nedir derseniz  Matbaa  kısmıdır derim. Zira gecenin bir yarısı telefonunuz çalıp, makinanın arıza yaptığı söylendiğinde erkekseniz uyuyun.
       Kendini bilmez bazı aklı evveller devreye girip, aramızı açtıkları ve geçen yıl matbaamız arıza yaptığında baskımızı  yapmayan  arkadaşımız dün gece beni aradı, kağıdı bittiğini söyleyip kağıt istedi. Ona dedim ki, bak arkadaşım sen bir yıl önce benim matbaam arıza yaptığında  matbaa personeline talimat verip bizim gazeteyi basmamalarını söyledin ve telefonlarını kapatıp yattın. Sağ olsun Necdet Uzun bizim gazeteyi bastı, ama yanında çalışan  üç kağıtçılar ortalığı velveleye verip neden gazetemizi bastıklarını söylemişler. Ben o ciğeri beş para etmeyen adamları ciddiye almam, benim muhatabım sensin istediğin kağıdı çocuklara talimat verip gönderiyorum ama sen de o ciğeri beş para etmeyen adamları ciddiye alma.
      Meğer arkadaşımız da onları çok iyi tanıyormuş ama olayın haber boyutu ve köşe yazısı boyutuna hakim olmadığından yapacak pek bir şeyi yok. Bana dediği enteresan cümle o ciğeri beş para etmez adam var ya, onun nasıl birisi olduğunu çok iyi biliyorum; ama göçebeler gibi sokakta kaldı, biz kefil olduk evlendi yoksa ona kız dahi vermiyorlardı ama  o evliliği de yürütebileceğini sanmıyorum deyince baktım o da onu tanımış. Gazetecilik dünyanın en zor mesleklerinden birisidir. İsterse düşmanım olsun matbaası bozulan kim olursa olsun gazetesini basarım çünkü makina aksamının ne yapacağı belli olmaz bugün onun başına gelen yarın benim başıma geleceği muhakkak. İşte bu nedenle ben o gazeteye kağıt da verdim, sıkıştıklarında başka işlerini de gördüm ve görmeye de devam edeceğim. Sizin anlayacağınız it ürür kervan yürür. Kalın sağlıcakla                     
 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.