Milletlerin devlet kurmadığı, devletlerin millet inşa ettikleri bugün artık ulus ve ulus devletler konusunda fikir yürütenlerin hem fikir olduğu bir gerçektir. Bugün yeryüzünde 300 yüzün üzerinde ulus olarak kabul edilen ulus devletlerin olması, nihai olarak ulus devletlerin tarihi gelişimin son merhalesi olduğu ve kutsandığı günümüzde birçok millet olduğunu düşünen uluslar da ilk fırsatta bu kutsal devlet biçimine erişmek için çaba sarfetmekte, bunun için tarihten bu yana birlikte yaşadığı aynı geleneği sürdüren hatta aynı dini paylaşan insanları boğaz boğaza getirmiştir.
Nasıl oluyor da Türk, Yunan Suriye Irak, Pakistan milletlerinin nasıl devlet kurduklarını düşünmek, ulus devlet kurgusunu anlamanın ve açıklamanın en önemli boyutudur. Böylesi bir millet devlet kurgusu hiç şüphesiz ulus devletin hoşuna giden bunun ötesinde yaratmaya çalıştığı bir ilişki biçimidir. Ancak böylesi bir kurgunun ulus devletlerin karşılaştıkları sorunların ne anlaşılması ne de çözümlenmesinde faydalı olmayacağı açıktır. Millet inşa etme zor bir süreçtir.
Özellikle Avrupa"da ortaya çıkan bu yapının, tüm dünyada geçerli model olarak görülmesi beraberinde millet inşa sürecini daha da zorlaştıran sorunları beraberinde getirmiştir. Cetvelle çizilen sınırlar ve yaratılan, inşa edilen devletler söz konusu inşa hareketini gerçekleştirmenin ne kadar zor olduğunu, ancak uygulamada anlayabilmişlerdir. Tüm dünyada ve özellikle Orta Doğu"da tek tek devletler için milletler uzun gayretler sonucunda elde edilmiştir. Örneğin hepsi Arap olmasına rağmen bir ırak, bir Ürdün, bir Kuveyt milleti ulus devletlerine uygun inşa edilmiştir. Bugün orta doğudaki karmaşanında, çatışmanın da, bir arada olamamanın da sınırlarımızda her fırsatta ülkemize sızarak terör eylemi yapan PKK da aslında bu ulus devlet kurgusunun modern dünyadaki açmazlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü siz eğer bir ulus devlet olarak varlığınızı zaruri görüyorsanız bir başkasının da teorik olarak ulus devlet hayali ile yanıp tutuşmasını hatta bu yolda mücadele etmesini seyretmek durumunda kalırsınız.
Millet inşa etmenin en belirgin açmazı, modern milletlerin demokratik olmayan baskıcı iktidarlar elinde yaratılmasıdır. İşte ırakta yaşananlar ve Saddam Hüseyin"in yarım yüzyıla yaklaşan despotizmi, Suriye ve diğer Arap ülkelerinde ki Kırallıklar bunun bir göstergesidir. Nitekim bu inşa hareketlerinde ordunun temel bir uygulayıcı olarak Pakistan"da olduğu gibi ortaya çıkması tesadüf değildir. Millet inşa etme sürecinde yeni kimliklerin yaratılması, etnik kimliklerin çok daha kemikleşmiş bir nitelik kazanması, millet yaratma sürecini tamamlayan gelişmiş ülkelerin bunu başaramamış devletlere yönelttikleri baskıcılık suçlamaları nedeniyle çok daha zor bir hal almıştır. Ulus devletlerin etnik milliyetçiliği körüklediği ve bunu desteklediği bilinen bir gerçektir. Bugün ülkemizin doğusunda yaşanan terör olaylarının büyük bir bölümünde de gelişmiş ulus devletler ile onların taşeronluğunu yapan örgütler olduğu gerçeğini bilmemiz gerekiyor.