Hayırlı ve uzun ömür için dua etme geleneği neredeyse ağzı dualı herkesin günlük virdlerindendir. Buna bazen hayırlı ölüm isteği de ilave edilmektedir. Nuh Peygamberin 950 yıllık ömründen Kur’anda bahsedilir. Yuvarlak hesaplamalara göre, kabri Şırnak İl’i Cizre İlçesinde olan Nuh Peygamberin 1350 yıl yaşadığı anlatılmaktadır. Kabrinin, Kabenin etrafında, Mültezemle İbrahim Makamı arasında da olduğu rivayet edilen Nuh Peygambere ; ne kadar yaşadığı sorulduğunda, “Dünya bir han misalidir, bir kapıdan girdim, diğerinden çıktım” diye cevap verdiği rivayet edilmektedir. Peygamberimiz de bu hakikati ilan için; dünya hayatı bir yolculunun yolculuğu esnasında, yorulduğu bir sırada, bir ağacın altında gölgelenmesi, o yolculuk içinde ne anlam ifade ediyorsa, dünya hayatı da öyle bir zaman kadardır diye buyurmuştur.
Yüce Kur’an dünya hayıtıyla ilgili birçok tarif yapmıştır. Dünyanın oyun ve eğlenceden ibaret olduğu Kur’ani mesajlar içiresinde çokça görülmektedir. Elbette ! Dünyanın oyun ve eğlence olarak tanımlanması, hiçbir anlamının olmadığını işaret etmek için değildir. Kısalığını, sonlu olduğunu, kalıcı olmadığını ve dünya ile ilgili hesapların bunun üzerinden değerlendirilmesinin doğru olacağını anlatmak için bu tariflerin yapılmıştır. Tabii ki; Kur’ani mesajlarda yüce Yaratıcının ne murat ettiğini beşer olarak tam anlamamız mümkün değildir. Her zihin kendi iman ve bilgi seviyesine göre, yaşadığı çağın da değerlerini dikkate alarak Kur’ani mesajlardan bir sonuç çıkarmaktadır. Çıkarılan bu sonuçlar bazen lokaldir, bazen yıllara uzanan bir bilgi kaynağına dönüşmektedir. Dünya ile ilgili Kur’ani bilgilerin, her dönemde bir karşılığı vardır. Doğru ve ön yargısız bakıldığında da neredeyse herkes Kur’andaki dünya ile ilgili değerlendirmelerinden benzer sonuçları çıkarmaktadır.
Dünya, değersiz kabul edilemez. Zira; ahiret hayatının inşa edildiği zemin ve yaşanacak süreci; dünya hayatıyla bağlantılıdır. Ebedi bir yaşamın kodlarının atıldığı dünya ve dünya hayatı elbette değersiz sayılamaz. Üstelik; en güzel bir biçimde yaratıldığı Kur’ani bir bilgi olarak sunulan insanın; dünyada yaşam bulması, değerli olan insanın en değerli mekanda yaşamasının bir sonucudur ki, bu bile dünyanın değerli olduğunu anlatmaya yetecektir. Bütün varlıkların kendisine hizmet için yaratıldığı hem ilahi mesajlarda, hem de tecrübe ile görülen insanoğlunun yaşadığı bu dünya; esasen çok değerli ve bir o kadar da anlamlıdır. Ölümle başlayan dünya hayatındaki sonraki sürecin tamamı; dünya hayatıyla ilgili olarak şekil bulmaktadır. Ölüm anının hallerinden kabir hayatındaki karşılamaya, mahşerdeki sorgulamadan sırattaki geçişe, cehennemdeki azaptan cennetteki ihsana, İlahi cemali görmekten Rızaya ulaşmaya kadar her bir nimetin kaynağı dünya hayatıdır.
İnsanın fani dünyada sahip olabileceği en büyük servet, Allah’a kulluk ile geçirilmiş bir ömürdür. Bu sebeple Allah’tan dünyada O’nun istediği gibi yaşamayı nasip etmesi, kazanılan hayırların kaybedilmeden kendine kavuşturması istenmektedir. İyi bir kul olma isteği ve bu konuda Yaratandan yardım talebi; ahirete dönük hesapların dünyada şekillendiğinin işaretidir. İyi bir kul; Allahtan uzun ömür ama hayırlı bir yaşam ister. Dünya kaygılarına boğulan insanın; bu kaygıların etkisiyle Allahtan uzun ömür isteyip de hayırlı bir yaşam istememesi; ahiretinin nasıl şekillenmesinin kendisi için önemli olmadığını da ifade etmektedir. Ömrün uzun olması; yaşamdan tat almak ve ölüm acısını azaltmak bakımından hiçbir kıymete sahip değildir. Asl olan; hayırlı ömür yaşamak, bunun için Allah’tan yardım istemektir. Eğer hayra vesile olacaksa, uzun ömürlü olmak da bir nimettir. Dualar, “hayırlı ömür” için yapılmalıdır.