İyi bir idareciyi anlamak için alim olmak gerekmez. İnsanlarımız eğitim bakımından alim değiller ama bakış açısı itibariyle ariftirler. İyi bir idarecinin nasıl olması gerektiğini tarif edemeyen insanlar bile, karşılaştıkları idarecinin iyi olup olmadığı hususunda doğruya yakın ve çok isabetli değerlendirmeler yapmaktadırlar. Bu da, milletimizin ne kadar “Arif” damarlarının olduğunu göstermektedir.
Bu köşemizde zaman zaman toplumumuzun memnuniyetini kazanan idarecilerimizi ve hizmetlerini paylaşmaktayız. Vatandaşımızın resmi kurumlarla bazen ayda bir, bazen yılda bir, bazen de ömürde bir defa işleri olabilir. İşinin takibi için gittiği resmi kurumda karşılaştığı manzara, o kişinin o kurum hakkındaki tasavvurunu da oluşturmaktadır. Kurum çalışanlarının tavır ve davranışları üzerinden kurum amiri için yapılan değerlendirme de isabetli olur. Bu nedenle de; kurum amirlerinin tarifi yapılırken, kurum çalışanlarının davranışları da değerlendirme konusu yapılır.
İyi bir idareci; adil, akıllı, cesur, yumuşak huylu, güler yüzlü, cömert, merhametli, sabırlı, şükürlü, bilgili, vakarlı olur. Aldığı görevin emanet olduğunu ve emanetin de ne anlama geldiğini bilir. Oturduğu koltuğun, sahip olduğu makamın kendisine yüklediği sorumluluğun farkındadır ve bu sorumluluğun hakkını vermeye gayret eder. İnancının ve mevzuatın gereklerini dikkate alarak takdir yetkisini kullanmaya çalışır. Sözünü ettiğimiz özellikler, onun çalışma düzen ve yöntemini de belirlemiş olur.
Vesayet rejiminin, vesayet kafalı idarecileri ve bu tür idarecilerin etrafında çöreklenmiş kurum çalışanlarının devri bitmiştir. Artık millet ve hizmet merkezli, hizmeti milletin ayağına götüren, vatandaşın düğme iliklemesini değil vatandaş karşısında tebessümü kural edinmiş idareciler vardır. Vesayetten beslenen vampirler; hizmet odaklı ve millet merkezli idarecilerde, alıştıkları manzarayı ve menfaatleri göremeyince; tezvirata başlayıp her türlü iftirayı da yapabilecek aşağılıklarını sergileyebilmektedirler.
Akıllı ve iyi bir idareci; etrafında bulunan kurmay ekibinin de, en az kendisi kadar vakarlı ve akıllı, dürüst ve doğru, adaletli ve merhametli olanlardan seçer. Bu özelliklere sahip kimselerle ekip çalışması yapar. Kendisini temsil edecek personelinin de, en az kendisi kadar hizmet ve millet merkezli olmasını sağlar. Bu konuda hakkında yapılan tezviratlara aldırış etmeden, millete hizmet etmek için her türlü doğru kararı almaktan çekinmez.
Üstlerine ağlayarak, astlarına bağırarak kurum idare etme devri bitmiştir. Delilik ve velilik yaparak millete yukarıdan bakma dönemi kapanmıştır. Kurumdan güç alarak, kendi çıkar ve menfaatleri için yetkisini kullanma süreçleri tarihe karışmıştır. Korkutarak ve zoru işaret ederek kendini tarif etme alışkanlıklarının prim yaptığı anlayışlar artık sohbetlerin konusu olmaktadır.
Kurumlarını millete hizmet için harekete geçiren Vali, vatandaşın sorununu çözen Kaymakam, insanların ayağına giden Müftü, cenazelere katılan Garnizon Komutanı, kanalizasyon sorunlarına kadar eğilen Belediye Başkanı “İyi İdareci” dir. Böylesi idarecilerin olduğu kurumlarda, alt memurların çalışmaktan başka çareleri de yoktur. Sekreterin kurumu idare ettiği, kapıcının danışmanlık yaptığı, şoförün istikamet belirlediği idare anlayışı sona ermiştir.
Vesayetin memuru olan geçmiş kurum idarecileri, bugünün “İyi İdareci”sinden elbette ki rahatsız olacaklardır. Kendilerinin ne olduğu, bugünün idarecisi üzerinden daha iyi anlaşılmaktadır. Devletin en üst idari makamında bulunan sayın Cumhurbaşkanının milletin ayağına kadar inmesi, geçmiş vesayet idari anlayışını “Yer ile Yeksan” etmiştir.