FATİH TERİM VE MİLLÎ TAKIMIMIZ
A Millî Futbol Takımı 19. Dünya Kupası elemelerinde maçlara devam ediyor. 3 maçta sıfır çeken Estonya"ya puan kaptırdık. Burada çok önemli iki puan bıraktık. Hem de galip gelmemiz çok elzem olan bir maçtı bu maç. Ama başaramadık. Tarihten ders çıkarmalıydık. Çıkaramadık. Moldova ve Malta facialarımız da vardı. Büyük denizleri geçip küçük derelerde boğulmak alışkanlık oldu bizde. Daha önceleri de bu böyle olmuştu. Şimdi de böyle oldu. En çok ders alması gereken kişi de elbette Fatih Terim"di. Ancak hiç ders almamış, alacak gibi de görünmüyor.
Mahmut Özgener diğer taraftan buradan dönüşte Fatih Terim"le sözleşme imzalayacaklarını söylüyor. 2012"ye kadar Fatih Terim"le beraber olacaklarmış.
Terim"li Ay-Yıldızlılar"ın ikide iki yapamama zafiyeti devam etti. 2010 Dünya Kupası elemelerinde Ermenistan"ı yabancı sahada 20 ile geçti. Sonrasında malumunuz Belçika ile zar zor beraberlik çıkarabildi. Bizim rakibimiz İspanya dersek çok yüksekten atmış oluruz. Rakibimiz Belçika"ya evimizde 2 puan hediye ettik. Cumartesi günü Bosna"yı 21 yendik. Ardından Estonya faciası. Estonya beraberliği bir faciadır. Fatih Terim facialardan sonra bile hiçbir şey olmamış gibi konuşur. Bahanelere sığınacak durumda değiliz, der ve bahaneleri sıralar. Pek çok yorumcu da onu eleştiremez. Çünkü o, Fatih Terim"dir. Bir markadır. Marka yapılmıştır. Onun için Millî Takımda yıllardır onun adı var veya gölgesi var. Diğer Hocalar ki Şenol Güneş ve Ersun Yanal"a en ufak bir aksamada sırt dönüldü. Dünya kupası 3."lüğünü bize hediye eden Şenol Güneş"i dövmedikleri kaldı. Bu başarı onun değil futbolcularındır dediler. Belki başarısızlıkta ne diyeceklerdi? Bu hoca bu işi zaten yapamazdı. Biz en baştan söylemiştik. Biz biliriz. Şartlanmışsınız siz. Bu kafayla başarılarımızı seriye bağlayamayız. Sadece futbolda, sporda değil her yerde durum aynıdır. Mantalitemizi değiştirmemiz gerekmektedir. Hem de en kısa sürede.
Bir oyun sistemimiz bile yok. Mevlüt, Nuri, Halil sahada yüreksiz yüreksiz geziyorlar. Takımımıza gönül verenler saç baş yoluyor. Bu kadar mı ruhsuzluk olur? Bu kadar mı? İnsanın çıkıp oynayası geliyor. 16 köşe atışı kullandığınız maçta bir gol bile atamıyorsunuz. Ceza sahasında paylaşım yanlış yapılıyor. Bizimkiler neden uzak direkte beklemezler? Atışı kullanan neredeyse hep aynı atışı dener. Ön direk de ön direk. Penaltı noktası yok mu? Ceza sahasının dışı yok mu? Bir yığın varyasyon üretilebilir. Ama nerede?
Devşirmeleri takımımıza alan Fatih Hoca nedense Trabzon kökenli veya Trabzonsporlu futbolculara takmış durumda. Bu takımda Fatih Tekke"nin tek bir ayağı bile mevcut sözüm ona golcülerden çok iş görür. Bu görüşü değerli yorumcumuz Rıdvan Dilmen de söyleyip duruyor. Başkaları da söylüyor. Dinleyen, ders alan yok. Gökhan Ünal bu takımda oynar ve gol atar. Gökdeniz nerelerde? Egemen neden düşünülmez? Serkan Balcı ve Selçuk İnan neden oynatılmaz? Sivas"tan Mehmet Yıldız? Bu hallere düşmek inanın bizi üzüyor, yıkıyor, yerin dibine sokuyor. Biz bunlara layık olmadığımızı düşünüyoruz. Estonya"ya bir gol atsaydık havalara uçacaktık. Son dakikalarda da az kalsın golümüz geliyordu. Ancak olmadı.
Şu maçı garanti alırız diyebileceğimiz bir maç var mı Allah aşkına? Isıran, saldıran, organize gelen, dalga dalga saldıran bir takım neden kurulmaz? Hele belli bölümlerde rakibine öyle saldıracaksın ki rakip şaşıracak. Nakavt olacak. Pes edecek. Bu sizin elinizdedir. Böyle aman aman bir oyunu Estonya karşısında oynayabildik mi? Biz kaçırdıkça adamlara güven geldi. Hatta topları direkten dönmese bu takıma yenilecektik. Şapkaları önümüze alalım ve derin derin düşünelim.
Şimdi 2008 maçlarımız bitti. 2009 Mart"ında iki İspanya maçımız var. Bu iki maçta da birinciliği neredeyse garantileyen İspanya"yı yenebilecek miyiz? Yenersek Fatih Terim yine havalı havalı konuşabilecek mi? Sen Estonya faciasından, Belçika beraberliğinden sonra nasıl konuşacaksın? Bu kara lekeler nasıl bertaraf edilecek? Birinciliğe oynamamız gereken bir grupta ikincilik zora girdi giriyor. Bir de en iyi ikinci olmak gerekiyormuş. Bosna"yı ve Belçika"yı kendi sahalarında yenebilecek miyiz? Kalan 6 maçtan kaç puan hedefleniyor? Herkesin bir hesabı var. Şimdi ciddi ciddi Bosna da umutlanmış durumdadır. Haklılar da. (Bizim bir gol atamadığımız takıma 7 gol atan Bosna ile de rekabet etmek durumundayız şimdi.) 4 maç sonunda 8 puanla Belçika"nın üstünde yer alıp 2. durumda olmamız yine de iyidir. Ancak bununla övünecek durumda kalmamız acınası bir durumdur.
Puan kaybedilmemesi gereken maçlarda puan kaybettik biz. Buna üzülüyoruz. İspanya"ya herhalde puan kaybedeceksiniz. Belçika ve Bosna"yı sahalarında yenemeyebilirsiniz. Bunlar normaldir. Şu an bizim durumumuz anormaldir. Çok kötü puanlar uçup gitmiştir. O zaman bu kayıpların telafisini zor denen maçlarda yapalım. Bize de bu yakışır. Hem bu durumda sevincimiz daha da yüksek derecede yaşanır. İki İspanya galibiyeti veya o iki maçtan 4 puan ne güzel olur. Belçika ve Bosna galibiyetleri ile de sevincimizi pekiştiririz. Bu durumda 24 puanımız olmuş olur. Bu da bize yeter. Bunu bekliyor ve takımımıza güveniyoruz.
Ey Fatih Terim 2009 Mart"ına kadar oradasın görünüyor. O zamana kadar ne yap yap takımımızı şaha kaldıracak formülleri bul ve uygula. İstediğin futbolcuyu elbet sen seçiyorsun. Yetki senindir. Bu duruma karışılmamasını istiyorsan seçtiğin takıma insanları hayran bırak. Hayran kalınacak bir takımın olsun. Aklın yolu birdir. Keşfedilenler bir daha keşfedilemez. Farklı olayım derken yanlışa sapılmasın. Ben yaptım oldu, diyorsan olmadı. Milyonlarca Türk"ü ve Türkiye"yi destekleyenleri mahcup edemezsin. Sen tek başına değilsin. Mahalle takımını çalıştırmıyorsun. Hesap vereceğin çok insan var. Çünkü onların paralarını cebe atıyor, o paralarla hava atıyorsun. Senin bir aylığınla bir mahalledeki insanların ne kadar idare edebileceğini düşün de ona göre davran. Sonra bu milletin seçtiklerine sizden 550 tane var, ben tekim deyip megalomanlık taslama. İşini yap işini. Kıyamete kadar sürecek öğrenme yolunu tıkamaya kalkma. Seni milyonlar dinliyor. Evinde veya mahalle kahvesinde konuşur gibi plansız, programsız konuşma.
O değerli formaya kavuşan değerli futbolcular siz de işinize kendinizi öyle verin ki taraflı tarafsız herkes size hayran kalsın! Size de bu yakışır. Bundan sonra işimiz zor ama henüz ölmedik.