İYİLER VE KÖTÜLER

Sami Kesmen

Çoğu kere, "kötülere bir şey olmaz" diye konuşulduğunu duyarız. Gerçekten böyle midir, kötülere bir şey olmaz mı veya bu cümlede ima ile başka derin anlamlar mı anlatılmak istenmektedir ? 

Gerek uhrevi gerekse dünyevi olarak her zaman iyiler kazanır, kötüler de kazınır. Kazanılanlarla kaybedilenleri topladığımızda, iyilerin her zaman kazançlı olduğunu görürüz.

Kur'anda, Hak-Batıl mücadelesinin varlığından ve kıyamete kadar devamından bahsedilir. Öyleyse, iyilerle kötüler her zaman var olacak ve bunlar arasında mücadeleler devam edecektir. İnsanların imtihanı da bunun üzerine inşa edilmiştir. Ahireti kazandıracak dünyadaki imtihan bu mücadele üzerine kurulmuşsa iyiler kazanacak, kötüler kaybedecektir.

Yüce Allah; İyiliğin emredilmesini, kötülüğün de nehyedilmesini emretmiş, herkesi kendi pozisyonunda bu görevle sorumlu tutmuştur. Aslında iyilerin görevi kötüleri değil, kötülükleri ortadan kaldırmaktır. Kötülüklerin olmadığı bir yerde kötülerin de olması imkansızlaşacaktır.

İnsanlar arasında kötülerin her zaman belirleyici olduğu ve kazançlı çıktıkları anlayışı vardır. Bu anlayış tecrübelere dayalı olarak oluşmuştur. Kazanç denince her zaman maddi boyut anlaşıldığından böylesi bir algılama oluşmuştur. Ama bu anlayış yanlıştır, zira kazanmak veya kaybetmek dünya ve ahiret hesabı yapılarak değerlendirilir. Dünyevi değerlendirmeler yapılarak, maddi kazançların kötüler tarafından daha çok elde edildiği görülebilir. Ancak bir şeye sahip olmak başka şey, onun kazanç olup olmadığı başka bir şeydir.

Gasp, hırsızlık, uyuşturucu ticareti, ihaleye fesat karıştırma gibi faaliyetlerle uğraşanların, maddi açıdan bir refaha kavuşacağı yani kazanacakları doğrudur. Fakat maddi olarak ölçülemeyen, sevgi, güven, huzur, gibi ruhun ya da insan olmanın temel yapıtaşlarını elinden kaybetmesi de muhtemeldir.

Aslında her ne kadar kötülerin meşru olmayan yollarla elde ettikleri kazanç gibi görülse ve dışarıdan da öyle hissedilmiş olsa bile, o yöntemlerle elde edilenler suyun üzerindeki köpük gibidir, bereketi yoktur ve geldiği gibi başka bir nedenle de elden çıkması kuvvetle muhtemeldir.

            Dini anlayışımızda kazanmak; vermekle ve paylaşmakla elde edilendir. Bir kurban sabahı Peygamberimiz(s.a.v) Aişe annemize kesilen kurbanlığın etini ne yaptığını sorar. Hz. Aişe annemiz de, bir budunun dışında kalanını dağıttığını söyler. Peygamberimiz; "desene bir bud hariç hepsi bizim olmuş" buyurur.

Meşru yöntemlerle elde edilen helal kazancın bile sahibi olabilmemiz onu, bu nimete sahip olmayanlarla paylaşmamız ölçüsündedir. Alınteri olmadan elde edilen, meşru  olmayan yöntemlerle sahip olunan mal ne kadar çok olursa olsun bizim kazancımız değildir. Kazancımız olmayan hiç bir şeyin de faydası yoktur. Helal olmayan mal ve kazanç necistir. Necis(Pislik) sahibi olmak, kazanmak değil kazınmaktır.

Kötüler kısa vadede maddi bakımdan kazançlı gibi görünmüş olsalar bile her zaman kaybedendir ve toplumsal değer bakımından kazınanlardır. Kötüler hiçbir zaman gülemez, onlar sadece iyilerin ağlamasına neden olurlar. Kötülük yapıldığında korkmak gerekir, zira o bir tohumdur, Allah onu yeşertir ve yine onun karşısına çıkartır.       

Kendisi için yaşayıp başkasını dikkate almayan, kendisi için biriktirip başkasıyla paylaşmayan, başkasının göz yaşı ve kanı üzerine mutluluk inşa edip kendisini Karunlaştıran, sahip olduklarının Allah'ın nimeti olduğunu unutup ilahlaşan kimseler kötüdürler.

Kötüler; kısa vadede vardırlar ve güçlü görünürler ama uzun vadede ne cisimleri ne de isimleri bilinmez, unutulup giderler, ya da beddua ile anılırlar, kötülükleri ile hatırlanırlar.

İyiler her zaman kazanır, kötüler de her zaman kazınır. İtibar sahibi olmak; kazanmak, unutulmak da; yok olmak ve kazınmaktır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.