Eğer dünyada sadece bir kişi görüyor olsaydı, hasta diye onun gözleri çıkarılırdı. Şimdi bile görenlerin gözleri çıkarılmaya çalışılmıyor mu? Herkes aynı yanlışları yapıyorsa o yanlış herkesçe doğru olarak algılanmaya başlanmış demektir. Ne yazık ki toplumuzda bu yönde gelişmeler bulunmakta. Bize düşen görevlerden en önemlisi elimizden geldiği kadar bu anlayış ve yanlışlarla mücadeledir.
Aslında bizler gerçek gücümüzün yeterince farkında değiliz. Zorlukların karşısında mücadele etmeye pek yanaşmıyoruz. Kısa yoldan köşe dönme hayali ile uğraşıyoruz. Çok arkadaşlar tanıyorum ki her hafta mutlaka loto oynar. Lotodan gelecek ikramiyenin hayalini kurar durur akşam yatağında. Pazar günü hayal biter. Ama olsun diğer hafta var ya, devam loto hayaline Şu söz bazı gerçekleri daha iyi anlamamıza yardımcı olacaktır: Dünyada felaket yoktur, engeller vardır. İradesi olan insan bu engelleri daima aşar. İnsan iradesine dayanabilen hiçbir güçlük yoktur. Çok değerli bir dostum sıkça kullanırdı: Eğer bir dış etken sizi üzerse, duyduğunuz acı o şeyin kendisinden değil, sizin ona verdiğiniz değerden geliyordur. Eğer o kişi veya her neyse sizi bu kadar üzüyorsa bu değere layık değildir. Öyleyse üzülmeye de gerek yoktur ve onu kafanızdan silip atmaya gücünüz vardır. Öyle değil mi? Beni üzmüşse bir kişi neden kendimizi o kadar üzüp duralım. O kişi o kadar sevilmeyi hak etmemiştir. Öyleyse beynimizdeki o paslı çiviyi söküp atmak gerekir, buna mecburuz. Kişiliğimiz adına mecburuz.
Biz, hiçbir bedduaya âmin demedik. Beddua edene de güllerle karşılık verdik. Bizim yüreğimizde bedduaya yer yoktur. Biz gönlümüze gülü ve gülebileni koyduk. Ne dikeni ne de küfredeni gönlümüzde bir yere koymadık. Bu güzel sözü benliğimize nakşetmemiz gerekmez mi? Herkes aynı düşüncede olsa kötülük diye hiçbir şey olmazdı. Hatalar elbet olacaktır. Ancak art niyet olmadıktan sonra her hata düzeltilir. Denizyıldızını kurtarma misali kendimizden başlayamaz mıyız? Ne kaybederiz? Hiçbir şey, ama kazanacağımız çok şey olacaktır. Birisi bize hakaret ettiğinde alınıyorsak bu bizim haklılığımızı göstermez. Haklı olan insanların kendilerini savunmaya ihtiyacı yoktur. Sokrates idama mahkûm olduğunda hanımı haksız yere idam edileceksiniz diye üzülüyordu. Ünlü filozof Haklı yere idam edilmiş olmam daha mı iyi olurdu? diye düşündürücü cevap vermiştir.
Çevremizdeki insanlara dikkatle baktığımızda göreceğimiz şudur: Birçok kişide mutluluktan eser yok, kederli, kaygılı, çaresiz..İnsanların bir kısmı duygusal güçlükler yaşıyor. Bazı insanlar ise sıkıntılarının ve üzüntülerinin altında ezilmiş intihar etmekle etmemek arasında gidip geliyor. İnsanlarımız yani bizler ise hiç kimsenin dertlerine yardımcı olmayı bırak, başkalarının dertlerinden zevk alır hale gelmişiz. Nasılsınız diye sorduğumuz bir arkadaşımızın aslında derdine çare olmak istediğimiz için değil, merakımızdan bu soruyu soruyoruz. Çok değerli iyi niyetli dostları elbette tenzih ediyorum. Ama gerçekler ne yazık ki çoğunluk böyle. Yüzümüzdeki kara maskeyi ne kadar saklasak ta güneş balçıkla sıvanmıyor. Çokları yüzlerinde maskelerle dolaşıyor artık. Kara maskelerle. Yüzlerinin gerçek ifadeleri anlaşılmasın diye. İyi bir ruh hali dünyayı gördüğümüz pencereyi genişleterek olaylara ve insanlara daha objektif bakmamızı sağlar. Böylece gerçekleri daha net görebiliriz. Aynı şekilde iyimser olmamız vizyonumuzun da genişlemesine yardımcı olacaktır.
Hiçbir zaman, hiçbir kimseyi peşin hükümle yargılamamak lazım. Herkesin iyi taraflarından bakmak gerek. Yanlış verdiğimiz kararlardan dönmek çok zor olur.
Hayata değer bir yaşantı, sevmeye değer bir aşk, dostluğa değer bir arkadaşlıktan asla vazgeçmemeliyiz.
Güzel bir hafta dilerim.