Hac ve Umre vesilesiyle kutsal topraklarda bulunduğumuz tüm dönemlerde, rehberi olduğum ve refakat ettiğim Beytullah misafiri hacı ve umrecilerimize Kâbe'nin tanıtımını bizzat mahallinde yapmayı prensip edinmişimdir. Bu vesileyle, bugün de 2019 yılı firmamız organizasyonuyla Mekkede bulunan hacı adaylarımıza Kâbe'nin tanıtımını yaptık.
Kâbe'nin tanıtımı denince; hem tarihi, hem maneviyatı, hem ibadetlerle bağlantısı, hem de hacılar için anlam ve önemini içine alacak şekilde paylaşım yapmaktayız. Ayrıca; Harem-i Şerif içinde ve etrafında bulunan insanlık ve islâm tarihi açısından karşılığı olan bütün konuları, bilgilendirme amacıyla Kâbe'nin tanıtımı programında anlatıyoruz.
Kâbe'nin ilk orjinal temellerinin, Hz. Adem ile Cebrail a.s. tarafından atıldığı bilgisi itibaridir. Hacer-ül Esvet köşesiyle Rüknü Yemani köşesi arasındaki bölümün toprak altı temeliyle bir miktar yer üstü bölümünü içine alan kısım Hz. Adem ile Cebrail tarafından birlekte inşa edilmiş olduğunu rivayetlerden öğreniyoruz.
Kâbe'nin; konumu, yeri, büyüklüğü, eni, boyu, genişliği gibi kendisine ait bütün özellikler İlahilik arz eder. Yani, program tamamen Yaratan kudrete aittir. Beşeri bir müdahale olmamıştır. Beşeri olan sadece inşaa bölümü ve sürecidir.
Allahın nurunum yer yüzüne tecelli ettiği yerdir Kâbe. İmkânı olanların Kabe'yi ziyareti Allah'ın o kimseler üzerindeki hakkıdır. Hz. İbrahimin Allah adına ve Allah'ın emriyle yaptığı bu davete, Lebbeyk nidalarıyla iştirak etmektedir hacı ve umreciler. Kainatın ilahi nur merkezi olan Kâbe insanlar tarihî ile eşdeğerdir. Hz. Adem'le başlayan bu süreç, Hz. İbrahimin Kabe'yi bugünkü şekline benzer inşaasıyla devam etmiş, Peygamberimizin hakemliği ile de son şekli verilerek bugünkü haliyle son nokta konmuştur.
Etrafında, hicri ismail(hatim bölgesi), ibrâhim makamı, üstünde altın oluk, içinde direklerin bulunduğu Kâbe; tavaf alanı ve metaf dışıyla birlikte Harem-i Şerif olarak isimlendirilmektedir. Harem-i Şerif içinden tavaf yapılmakta ama dışından yapılacak olan dönüşler tavaf kabul edilmemektedir. Altın oluk, yağmur sularının akıtılması için takılmış, yönü Türkiye doğru olan son dönem ilavelerdendir. İbrâhim makamı, Hz. İbrahimin ayak izlerini gösterir, Kâbe'nin inşasında iskele görevi görmüş, ayrıca üzerine çıkarak Hz.İbrâhim insanları Beytullaha davet etmiştir.
Kâbe'nin kuzey tarafında vaktiyle Darun Nedve, güney tarafında Sâfa tepesinin eteğinde Darul Erkâm vardır. Merve tepesi eteğinde de Hz. Haticenin evi bulunmaktadır. Peygamberimiz Hz. Hatice ile evliliğinden sonraki hayatına, hicrete kadar, Hz. Haticenin evinde devam etmiştir.
Hz. İbrâhim makamı ile Hacer-ül Esvet taşı arasında biraz geriye doğru olan bölüm ise Zemzem'in çıktığı noktadır. Zemzemle ilgili bilgilendirme bir başka yazımızın konusu olacaktır. Her Arafe gününde örtüsü değiştirilen Kâbe'nin günlük ve saatlik bakımları, zaman zaman da onarımları yapılmaktadır. Kabenin köşeleri; Rükni Iraki, Rukni Şami, Rukni Yemani ve Hacer-ül Esvet olarak isimlendirilmektedir. Tavafa, Hacer-ül Esvet taşının bulunduğu köşeden Bismallahi Allahü Ekber diyerek başlanmakta, hicri ismail dışından yedi defa dönerek tamamlanmaktadır. Bu dönüşlere şavt denmektedir.
Harem dışında, Ebu Kubeys dağı, Kuaykıyan dağı, Ebu Talip Mahallesi, Ebu Cehil tuvaletleri, osmanlı kalesinin bulunduğu ve şimdilerde zemzem tavır otelin yapıldığı yer, kralın sarayı, Hz. Ebu Bekir ve Hz.Ömer evlerinin bulunduğu şimdilerde otellerin dikildiği alanlar, içerde de osmanlı revakları vardır.
Eskiye göre daha bakımlı olan Kâbe ve çevresi, bu güzel hassasiyetin aksine Harem dışının şatafatlı otel ve çarşılarla örülmesinden dolaylı gönülleri erozyona uğratmaktadır. Görüldüğünde ve bakımdığında doyumu olmayan Kâbe; bu özelliği nedeniyle tüm müslümanların hem ibadet hem de duygu merkezi olmaktadır.