Firmamız organizasyonuyla, 20 günlük umre yapmak üzere, bir grup dostumuzla Mekke'deyiz. Hava sıcak. Ülkemizin ağustos aylarında nadiren karşılaştığı derecede sıcak var. Elbette bu durum, ekvator kuşağında olan Arabistan için, sıradan bir hava sıcaklığı anlamına gelir.
Kabe'nin etrafı genişletilerek, kullanılacak alan bakımından son şeklini almıştır. Ancak, genişletilerek, Harem Mescid--i haline getirelen ilâve alanların henüz tamamı hizmete ve ibadete cevap verecek durumda değildir. Düzenleme ve iç planlamalarla ilgili pratik işlemler hâlâ devam etmektedir. Son şekli ibadete cevap verir hâle geldiğinde, Harem'de 3-4 milyon kişi aynı anda, Kâbe imamına uyarak, mescit ve müştemilatı içinde namaz kılabilecektir.
Hac zamanı dışında, aynı anda Mekkede 4-5 milyon insanın bir arada olması söz konusu değildir. Mekke'nin kendi nüfusu da ilâve edilmiş olsa, hac zamanı dışında Mescid-i Haram, tavaf ve namaz esnasında misafirlerinin tamamını rahatlıkla kucaklayacak genişliğe ve kullanım alanına sahiptir. Yaklaşık 6-7 yıldır yapılan genişletme çalışmalarının iç ve dış düzeni de dahil, hizmete hazır hale gelmesi için bir kaç yıla ihtiyaç vardır.
İtibari bilgilere göre, ilk insan ve ilk Peygamber olan Hz. Adem ile Cebrail a.s. tarafından birlekte temeli atılan Kâbe; insanlıkla eş değer bir yaşa sahiptir. Dünyadaki ilk mabed olduğu Kur'ani bir hakikat olan Kâbe; o tarihten beri fonksiyon icra etmekte, Tevhid inancına sahip, Allah'a inanan kullarını misafir etmektedir.
Temel iki ibadet olan ve İslamın bina taşları olarak Peygamberimiz tarafından tarifi yapılan namaz ve hac ibadeti Kabe'nin fonksiyonuyla yapılır. Namaz'da Kabeye dönmek, hac'da da Kâbe etrafında tavaf yapmak farz'dır. Her iki ibadetin de gerçekleşmesi, Kâbe'nin fonksiyonuyla tamamlanır.
Kâbe ve Harem-i Şerif-in, son yirmi yılını yakından biliyorum. Her sene en az bir kaç defa, hac ve umre ibadeti nedeniyle, gidip- geldiğim Arabistan'da, bu ibadetlerin gerçekleşme alanı olan Harem-i Şerif son yıllarda yapılan köklü değişikliklerle birlekte, süreç içerisinde bir çok tamirat ve tadilat geçirmiştir. Artık, uzunca bir zaman rahatlıkla misafirlerine hizmet için Harem-i Şerif hazırdır.
Harem-i Şerif'de cuma namazı kılmak elbette ayrı bir duygudur. Diğer mescitlerden yüz bin kat ekstra fazilet sunan Harem-i Şerif; bu fazilet ölçüsünde misafirlerine duygu da sunmaktadır. Umre için kutsal topraklarda bulunduğumuz grubumuzla şu anda, Harem-i Şerif 'de, cuma namazı kılmak üzere hazırız. Teknolojinin imkanlarıyla, duygumuzu ve müşahedelerimizi, siz değerli okuyucularımızla paylaşma imkanı da buluyoruz.
Yüz binlerce müslümanla birlikte; Harem-i Şerif-in cemaati, Kâbe'nin misafiri olmaktan mutluyuz. Cuma namazını Kâbe imamının peşinde kılmak üzere hazırız ve sunduğu hutbeyi dinliyoruz. Müslümanın temel özelliklerini, insanın huzur ve mutluluğu için yapması gerekenleri sunduğu hutbede bilerken Kâbe imamı, Kudüs ve Filistin hakkında da hatırlatmalarda bulunup, ümmet sorumluluğuna işaret etmektedir.
Kâbe'de cuma namazı kılmanın duygusu, sadece fazilet hissi ile izah edilemez. Ümmet bilincinin oluşmasında gerekli olan müslüman kompozisyonunu da Harem-i Şerif'de pratik olarak görülmektedir. Rengi ve dili farklı binlerce müslümanın göz diliyle konuşup, anlaşması; Kâbe'de kılınan cuma namazının duygusunda önemli bir etkendir .
Her bir müslümana, Kabe'ye misafir olması için dua ve niyazda bulunduğumuz Kâbe'de, başta Müslümanların nefes alma merkezi, Peygamberlerin rahatlama adresi olan Kudüs için duada bulunmak da ayrı bir duygudur. Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevi ve Mescid-i Aksa'da namaz kılıp, ziyarette bulunan biri olarak; her üç kutsal Mescid-'in önemini ve bu mescitlerin bir birleriyle olan manevi bağını anlatması bakımından da Kâbe'de cuma namazı ayrı bir duygu sunmaktadır.