Kadın istihdamına esnek çalışma saati önerisi

Türkiye'de işsizlik oranlarında istenen toparlanmanın geçen yıl sağlanamadığını açıklayan OKFRAM Müdürü Doç. Dr. Dilek Teker,esnek çalışma saatleri ile kadın istihdamının artırılabileceğini öne sürdü

Okan Üniversitesi Finansal Riskleri Araştırma ve Uygulama Merkezi (OKFRAM), artan iç talebe bağlı olarak kapasite kullanım oranlarında artış beklediği 2011'de esnek çalışma saatleri ile şu anda yüzde 28 olan kadın işgücü oranının 5 yıl içinde yüzde 40 düzeyine çıkabileceğini belirtiyor.
OKFRAM Müdürü Doç. Dr. Dilek Teker, yaptığı açıklamada, Türkiye'de işsizlik oranlarında istenen toparlanmanın geçen yıl sağlanamadığını, bunu sağlamanın kısa vadede zor gibi göründüğünü ifade ederek, genç bir nüfusun bulunduğu Türkiye'de her geçen gün çalışabilir çağdaki nüfusun arttığını söyledi. Teker, işsizlik oranlarının belirgin bir şekilde düşmesi için radikal çözümler gerektiğini belirterek, ''Bunların birçoğu mevcut çalışma sisteminin devam yükünün düzenlenmesiyle ilgili. Bu da sosyal güvenlik ve vergi sisteminin tümünü kapsayan bir konu. Diğer yandan, doğrudan yabancı sermaye akışının sağlanması işsizlik oranının düzeyini biraz azaltabilir. Burada değinilmesi gereken kritik nokta ise kadın istihdamı...'' dedi. AB'ye uyum kapsamında 2000 yılında imzalanan Lizbon Anlaşması'na göre Türkiye'de kadın istihdam oranının 2010 itibariyle yüzde 60 olması gerektiğini, ancak Türkiye'de son açıklanan verilerin yüzde 28'i gösterdiğini hatırlatan Teker, AB ortalamasının yüzde 63 olduğunu, Türkiye'nin, AB bölgesinde 31 ülke arasında son sırada yer aldığını, yüzde 50 ile İtalya'dan sonra geldiğini, yüzde 78 ile İzlanda'nın ise ilk sırada bulunduğunu bildirdi. Teker, istihdamdaki yavaşlamanın ''ev hanımı'' sayısını artırdığını, yüzde 60 hedefine ulaşmak için yaklaşık 10 milyon kadının iş hayatına kazandırılması gerektiğini, istihdama katılmayan nüfusun yüzde 44'ünün ev işleriyle meşgul olmak zorunda kalan kadın nüfustan oluştuğunu anlattı. Ülkelerin gelişim düzeyini gösteren önemli bir veri olan kadın istihdamının artırılması konusunda son Anayasa değişikliğinde, yasaya konulan ''pozitif ayrımcılık'' ilkesinin harekete geçmesinin yerinde olacağını ifade eden Teker, ''AB'ye uyum sürecinde yüzde 60 olması gereken kadının istihdama katılım oranının, Türkiye'de halen oldukça düşük düzeyde gerçekleşmesi esnek çalışma saatleri uygulaması gibi önemli bir reform sürecini gerekli kılmaktadır. 2011 yılında bu konuda adımlar atılacağı sinyalleri gelmektedir'' şeklinde konuştu.

HOLLANDA'DA YÜZDE 35'LERDE OLAN KADIN İSTİHDAM ORANI YÜZDE 70'LERE ÇIKMIŞ

Doç. Dr. Dilek Teker, Türkiye'de esnek çalışma saatleri, yarı zamanlı çalışma sisteminin yaygınlaşması halinde kadınların işgücüne katılımının yükseleceğini ifade ederek, şöyle devam etti: ''Esnek çalışma modeliyle kadınların istihdama katılım oranı artacaktır. Böyle bir modelle iş arayan nüfusu da azaltmış oluyorsunuz. Küresel işgücü piyasaları incelendiğinde, 1967 yılında Almanya'nın başlattığı esnek çalışma saatleri sistemi 1970'li yıllarda Belçika, İrlanda, Avustralya, İngiltere, İtalya, Fransa ve ABD'de yaygın halde uygulanmaya başlanmış. Bu sistemin çalışan açısından en önemli avantajı, özel hayatındaki düzeni aksatmadan iş hayatına adapte olabilmesi olarak tanımlanabilir. Esnek çalışma saatleri sistemiyle özellikle yoğun üretim dönemlerinde fazla mesai maliyetlerinden tasarruf yakalandığından, işveren açısından da uygulanabilir kabul edilmektedir. Modeli uygulayan ülkelerde pilot şirketler üzerinde yapılan araştırmalarda elde edilen bulgular, bu sistemin kuruma bağlılığı ve verimliliği arttırdığını göstermektedir. Bu sistem ayrıca özellikle kadın istihdam oranının düşük olduğu ülkelerde, kadınları evden çıkarıp işgücüne katabilmek için önemli bir model olarak gözlenmekte. Hollanda, 1980'li yıllarda yüzde 35 ile OECD ülkeleri içinde kadın istihdam oranından en düşük payı alırken, esnek çalışma sisteminin getirilmesi ve yeni vergi reformuyla 2000'li yıllarda bu oranı yüzde 70'lere çıkarmayı başarmıştır. Bu modelin gerçekleştirilmesi için talebin yüksek seyretmesi çok önemlidir. Önümüzdeki dönem, Türkiye açısından talebin daha yüksek olacağı bir dönem. Böyle bir model 2011 yılında geliştirilirse, yüzde 28 olan kadın işgücü oranı 5 yıllık bir sürede yüzde 40'a yükselebilecektir.'' Yüksek büyüme yaratıldığı, faiz oranları düşük olduğu ve tüketim harcamaları yükseldiği zaman işsizliğin azalacağını kaydeden Teker, ''Türkiye açısından baktığımız zaman büyüme trendi devam edecek. Faiz oranları düştü, krediler üzerine biraz daha gidilecek. Bu nedenle kapasite kullanım oranlarında bir artış bekliyoruz. Türkiye bu adımları doğru kullanabilirse kadınların iş hayatına katılımı artacaktır'' diye konuştu.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

YAŞAM Haberleri